- Özbekistan’da cumhurbaşkanı seçimi ne anlama geliyor?
Özbekistan’da 24 Ekim 2021’de cumhurbaşkanı seçimi gerçekleştirilmiştir. Seçmenler 2016’da yapılan erken seçimin ardından ilk kez yapılan bu seçimle ülkeyi beş yıl yönetecek yeni cumhurbaşkanını belirlemiştir. Bu seçim aynı zamanda kurucu Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’dan sonra iktidara gelen mevcut Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in icraatları açısından da güvenoyu anlamına gelmektedir. Bu nedenle cumhurbaşkanı seçiminden çıkan sonuç Özbek halkının içe kapalı ve otoriter bir yönetim veya dışa açık ve ılımlı demokratik bir yönetim tercihlerini de yansıtmaktadır. Seçim sonucunda yüksek bir oyla seçilen mevcut Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in aldığı destekle demokratik açılımlara devam edeceği ve dışa açılma politikalarına ivme kazandıracağı beklenmektedir.
- Seçim sürecinde neler yaşanmıştır?
Bu seçim Özbekistan’da birçok ilkin yaşandığı bir seçim olmuştur. 25 Haziran 2019’da seçim sisteminde birtakım olumlu değişiklikleri getiren yeni Seçim Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu seçim söz konusu yeni kanun temelinde yapılan ilk seçim olmuştur. Seçimin daha demokratik ortamda yapılması amacıyla adayların kontrollü de olsa propaganda yapmalarına izin verilmiş ve televizyonlarda muhtelif oturumlar gerçekleşmiştir. Böylece adayların kendilerini tanıtmalarına ve eleştirilerini dile getirmelerine imkan tanınmıştır. Bu da Özbekistan’da bir ilktir.
Özbekistan kanunları gereğince seçimlerde sadece siyasi partiler cumhurbaşkanı adayı gösterebilmektedir. Mirziyoyev’i en fazla zorlayabileceği düşünülen bağımsız aday adayı akademisyen Hıdırnazar Allakulov kendisini aday gösterebilecek partiyi kaydettiremediği için seçim dışı kalmıştır. Bu nedenle ülkede faaliyet gösteren beş siyasi parti seçimlere katılmış ve aralarında mevcut Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in de bulunduğu beş aday yarışmıştır. Söz konusu adaylar şunlardır:
- Ekoloji Partisi’nden Narzullo Naimoviç Oblomuradov
- Halk Demokrat Partisi’nde Maksuda Azizovna Varisova
- Liberal Demokrat Partisi’nden Şevket Miromonoviç Mirziyoyev
- Milli Şahlanış Demokrat Partisi’nden Alişir Keldieviç Kadirov
- “Adalet” Sosyal Demokrat Partisi’nden Bahrom Abdurahimoviç Abduhalimov
Yüksek bir katılımla (yüzde 80,8) gerçekleşen seçimi elliden fazla ülkeyle birlikte Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı, Türk Konseyi ve Bağımsız Devletler Topluluğu’nun da aralarında bulunduğu kuruluşlardan bine yakın uluslararası gözlemci takip etmiş, yaklaşık bin yedi yüz yerli ve yabancı gazeteci seçim sürecinde görev yapmıştır. Böylece geçmişte uluslararası arenada seçimlerin şeffaf olmadığı yönündeki eleştirilere maruz kalan Özbekistan’da bu seçim oldukça şeffaf bir ortamda gerçekleştirilmiştir.
- Seçim sonucunda nasıl bir siyasi denklem oluşmuştur?
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminde birçok özerk cumhuriyette olduğu gibi otoriter bir yönetim anlayışıyla yönetilen Özbekistan, bağımsızlığını kazandıktan sonra da ilk cumhurbaşkanı seçilen ve ülkeyi yirmi yedi yıl yöneten İslam Kerimov döneminde önceki yönetim tarzı yumuşatılarak devam ettirilmiştir. Kerimov’un hayatını kaybetmesinden sonra göreve gelen Şevket Mirziyoyev her ne kadar başlangıçta Kerimov’un politikalarını devam ettireceğini beyan etmişse de kısa sürede farklı bir politika izlemeye başlamıştır. Nitekim Kerimov’un politikalarının aksine Mirziyoyev daha ılımlı ve dışa açık bir politika izlemeye başlamıştır. Bu politika sonucu ekonomide kısmen liberalleşmeye gidilmiş, özel girişimin önü açılmış, kısmen finansal serbestlik getirilmiş ve yabancı sermaye teşvik edilmiştir. Bu seçim sonucunda Mirziyoyev’in açık ara üstün gelmesi de Özbekistan halkının otoriter, içe kapanık ve devletin egemen olduğu bir yapı yerine ılımlı, dışa açık ve özel girişimin egemen olduğu bir yapıyı tercih ettiğini göstermiştir.
- Seçim sonuçları ülke istikrarını nasıl etkiler?
Sovyet sonrası bağımsızlığını kazanmış Özbekistan, Türk cumhuriyetleri arasında seçkin bir yere sahip olup pek çok yönden bu özelliğini yansıtan bir ülkedir. Bu durum Özbekistan açısından avantaj oluşturduğu gibi birtakım potansiyel sorunlara da kaynak teşkil etmektedir. Bu nedenle ülkede oluşabilecek bir yönetim boşluğu iç ve dış barışı ciddi şekilde etkileyebilecektir. Mirziyoyev cumhurbaşkanı seçildikten sonra yönetimde birtakım reformlar yapmıştır. Ülkenin önemli makamlarında bulunan bazı üst düzey yetkilileri görevden almıştır. Bununla birlikte ülkede bazı yapısal sorunlar henüz çözülememiş, çözüm beklemektedir. Kimi çevrelerce de ülkede ılımlı bir yönetimin sergilenmesi bir zaaf olarak görülmekte ve bu durumun muhalif hareketleri cesaretlendirerek ülke istikrarına zarar verilebileceği şeklinde yorumlanmaktadır. Bu seçimle birlikte sandıktan güçlü bir şekilde çıkan Mirziyoyev’in ülkede tamamen kendi kadrolarını işbaşına getirerek yapısal sorunların üstesinden gelebileceği yönünde beklentiler güçlenmiştir. Demokrasi kültürünün geliştiği, radikal hareketlerin ise yoğun bulunduğu, büyük güçlerin mücadele alanı olan ve yapısal olarak istikrarsızlığa meyilli bir bölgede yer alan Özbekistan’da yeniden cumhurbaşkanı seçilen Mirziyoyev’in denge unsurlarını gözeten bir politika takip edeceği ve ülkede istikrarın artarak süreceğine yönelik güçlü bir beklenti bulunmaktadır.
- Yeni kompozisyon bölgeyi ve Türkiye’yi nasıl etkiler?
Özbekistan bölgedeki bütün ülkelerle sınırdaş olan; bozkırlar, çöller ve dağların arasında büyük ulaşım ve ticaret yollarının kavşağında yer alan bir ülkedir. Özbekistan jeostratejik konumu, köklü tarihi, zengin kültürel değerleri ve ekonomik potansiyeliyle Orta Asya’nın kilit ülkesi konumundadır. Bu nedenle Özbekistan bölge, Türkiye ve Türk dünyası açısından büyük öneme sahiptir.
Kurucu Cumhurbaşkanı İslam Kerimov içe dönük politika izleyerek genellikle ikili görüşmelere mesafeli yaklaşmış, komşu ülkelerle olan sorunları çözmek yerine ötelemeyi ve zamana yaymayı tercih etmiştir. Kerimov’un hayatını kaybetmesinden sonra göreve gelen Mirziyoyev ise tam tersine komşularıyla iyi ilişkiler geliştirme ve dünya ile uyum sağlama yönünde bir politikayı uygulamaya koymuştur. Mirziyoyev gerek bölge ülkeleri gerekse Türkiye ile iyi ilişkiler kurmaya çalışmış ve Türk dili konuşan ülkelerce teşekkül edilen kurumlara taraf olmaya başlamıştır. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi zirvesinde konuşan Mirziyoyev koronavirüs (Covid-19) pandemisinin neden olduğu krizin üstesinden gelmeye odaklanan bir ekonomik iş birliği stratejisi geliştirmeyi önermiş, Türk Keneşi Yatırım Fonu ve Kalkınma Bankası’nı kurma zamanının geldiği görüşünü dile getirmiştir. Mirziyoyev, Özbekistan-Türkiye ilişkilerine özel bir önem vermektedir. Bu politika sonucu 2016’dan itibaren iki ülkenin iş birliği de yeniden canlandırılmış ve her geçen gün daha da güçlendirilmektedir. İki ülke arasında ekonomik, askeri ve kültürel iş birliği ciddi bir ivme kazanmıştır.
Yapılan seçimde aldığı büyük destek Mirziyoyev’in göreve başladıktan sonra izlediği ılımlı, dışa açık ve yapıcı politikalarının kesintisiz beş yıl daha devam edeceği anlamına gelmektedir. Bu durum hem bölgesel istikrar hem de Türkiye-Özbekistan ilişkileri açısından son derece olumludur. Aynı şekilde uzun dönem boyunca içine kapanmayı tercih eden Özbekistan’ın yeni dönemde Türk dünyası ile ilişkilerini yoğunlaştıracağı beklenmektedir. Ülkenin jeostratejik ve jeopolitik durumu dikkate alındığında bölge ile entegre olmuş ve Türkiye ile stratejik ilişkilerini geliştiren Mirziyoyev liderliğindeki Özbekistan’ın Orta Asya’da istikrarlı bütünleşmenin lokomotifi olacağını söylemek mümkündür.