Türk-Alman ilişkileri konusundaki serinin bu son yazısında iki ülke ilişkilerinin şekillenmesinde giderek etkisini artıran Almanya’daki Türkiye diasporası ve Türkiye karşıtı lobiden bahsetmek istiyorum.
Bilindiği gibi Almanya’da 3 milyondan fazla Türkiye kökenli insan yaşıyor. Bunların yarıdan fazlası Almanya’da doğmuş kişilerden oluşuyor. Bunlar arasında Türk vatandaşlığını koruyanlar sayıca hâlâ fazla olsa da, Alman vatandaşı olanların sayısı da yarıya yakın bir rakamı oluşturuyor.
Yani 24 Eylül’de Almanya’da yapılacak genel seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olan 1 milyondan fazla Türkiye kökenli insanın varlığı söz konusu. Berlin’in Türkiye siyasetine müdahaleleri düşünüldüğünde, Ankara’nın da Almanya seçimlerinde önemli rol oynayabilecek olan bu Türkiye kökenli seçmenlere yönelik bir strateji geliştirmesi çok önemli. Böyle bir strateji, Almanya’daki bütün siyasi partilerin Türkiye karşıtlığı üzerinden oy devşirmek için Türkiye’ye karşı saldırgan politikalarda yarışmalarına engel olabilir.
Almanya’daki Türkiye kökenli diasporaya biraz yakından bakıldığında, bu kitlenin çok büyük bir bölümünün aslında muhafazakâr eğilimlere sahip olduğu ve Türkiye siyaseti söz konusu olduğunda iktidardaki AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sempatiyle yaklaştıkları görülür. Almanya, Hollanda ve Avusturya ile son dönemde yaşanan krizlerde bu muhafazakâr çoğunluğun açık bir şekilde Erdoğan’a destek verdiği görüldü. Bu desteğin çok farklı sebepleri var, ancak bunlar arasında, Türkiye kökenli oldukları için kendilerini dışlanmış ve ezilmiş hissettikleri Almanya karşısında Türkiye’nin dik duruşundan memnun olmaları özellikle vurgulanabilir.
Türkiye diasporası içerisinde muhafazakâr kitle sayıca büyük çoğunluğu oluştursa da Alman siyasetine etki açısından bunların çok fazla öne çıkamadığı da bir gerçektir. Bu konuda, sayıca çok daha az olan, ancak örgütlenme bakımından çok ileride bulunan sol diasporanın belirgin şekilde kendisinden söz ettirdiği görülüyor. Başta siyaset ve medya dünyası olmak üzere, sivil toplumun neredeyse her alanında Türkiye kökenli sol diasporanın Almanya’da çok ciddi bir etkinliğe sahip olduğunu ifade etmek gerekir.
Bunun üç temel nedeninden bahsedilebilir.
İlk olarak, sol eğilimli bu kitlenin Alman toplumuna entegre olma konusunda muhafazakâr kesimler gibi kültürel bariyerlere sahip olmamaları onların Alman siyaset ve medya dünyasıyla istedikleri bağları kurmalarını, sivil toplum kuruluşları ve bürokraside kendilerine yer edinmelerini kolaylaştırmıştır.
İkinci olarak, aşırı sol ve ayrılıkçı kesimlerin de yer aldığı bu kitlenin Türkiye’deki özellikle muhafazakâr iktidarlara karşı duyduğu nefret, onların daha örgütlü ve hırslı bir şekilde Alman toplumunda yer edinme ve Alman siyasetini Türkiye konusunda etkileme istemeleri sonucunu doğurmuştur. Almanya gibi etkili bir devleti arkalarına alarak Türkiye’de arzu ettikleri dönüşümü gerçekleştirebileceklerini düşündükleri için bu ülkedeki etkilerini artırmaya çalıştılar.
Üçüncü olarak, bu aşırı politize olmuş kitle Alman devleti tarafından da Türkiye politikaları açısından kullanışlı bir araç olarak görülmüştür. Yeri geldiğinde Türkiye’ye yönelik baskı politikalarının bir enstrümanı olarak kullanmak üzere bu Türkiye karşıtı sol diasporanın Almanya’daki medya ve siyaset dünyasında yer edinip örgütlenmesine müsaade eden Berlin yönetimi bu yapıyı sürekli olarak kontrol altında tutabileceğini düşünmüştür.
Ancak aşırı sol Die Linke, Yeşiller ve hatta SPD içerisinde kendisine bulduğu müttefiklerle her geçen gün güçlenen aşırı sol Türkiye diasporasının Alman devletinin kontrolünden çıkıp Türk-Alman ilişkilerini kendi ideolojik takıntıları doğrultusunda ipotek altına alma riski oldukça yüksektir. Bu risk, Alman devletinin kendi çıkarları gereği Türkiye ile tansiyonu düşürmek istediği durumlarda bile, bu sol Türkiye diasporası ve onunla ittifak hâlindeki Türkiye karşıtı lobinin Almanya uzantılarının dizginlerini çekip, Türkiye’ye karşı saldırgan tutumları konusunda onları frenleyemeyeceği anlamına gelir.
Bu noktada sorulması gereken soru:
PKK, DHKP-C, TKP-ML ve çok sayıda aşırı sol örgütü bünyesinde barındıran Almanya’daki sol Türkiye diasporası ve onun Alman siyaset ve medyasındaki uzantıları hâlâ Alman devletinin kontrolünde mi? Yoksa kontrolden çıktılar da Almanya’nın Türkiye politikasını artık onlar mı şekillendiriyor?
Son dönemde Almanya’dan Türkiye konusunda gelen irrasyonel adımlar bu soruları sormayı zorunlu kılıyor.
[Türkiye, 09 Ağustos 2017].