Arap-Çoğunluklu Başkaldırılar’ı esasen gerçekleştikleri her ülkede güvenlik sektörünün acımasız tavrı tetikledi. Tunus’taki ayaklanma Aralık 2010’da Mohammed Bouazizi’nin bir kadın polis tarafından aşağılanmasından sonra kendisini yakmasıyla başladı. Mısır’da internet aktivisti Khaled Said’in iki polis memuru tarafından Haziran 2010’da katledilmesi ve Kasım-Aralık 2010 arası yapılan düzmece parlamento seçimleri süresince polisin sert tutumu ayaklanmanın zeminini hazırladı. Libya’da Şubat 2011’de Fathy Terbil’in tutuklanması –1996’da Abu Selim Hapishanesi’ndeki 1236 siyasi tutuklunun Muammer Kaddafi’nin güvenlik güçleri tarafından katledilmesinden sonra kurbanların ailelerini temsil eden bir insan hakları savunucusu avukat– Libya’daki silahlı devrimi tetikledi. Mart 2011’de Suriye’de Esad’ın güvenlik güçleri tarafından yapılan insan hakları ihlalleri –ki bunlar içinde Deraa’daki çocukların ve gençlerin tırnaklarının sökülmesi de var– halen devam etmekte olan silahlı ayaklanmayı başlatan protestoları harekete geçirdi. Arap-Çoğunluklu Başkaldırılar pek çok yönden güvenlik güçlerinin yaptıkları ihlallere karşı bölge genelini kapsayan bir reaksiyon ve onları sorumlu tutmak için bir arayıştı
Perspektif: Güvenlik Sektörü Reformu ve Arap Baharı
Güvenlik sektörünün Arap-Çoğunluklu Başkaldırıların tetiklenmesindeki rolü nedir? Güvenlik sektörü reformunun önünde ne gibi engeller vardır? Güvenlik sektörü reformu için ne gibi adımlar atılmalıdır?
Paylaş
Etiketler »
İlgili Yazılar