Bu yıl 23.’sü düzenlenen Dünya Enerji Kongresi “Yeni Ufukları Kucaklamak” temasıyla 9-13 Ekim 2016 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. Üç yılda bir düzenlenen ve “Dünya Enerji Olimpiyatları” olarak da adlandırılan organizasyona, 80 ülkeden 250’den fazla devlet başkanı, enerji bakanı, uluslararası kurum ve kuruluş temsilcisi katıldı. Kongrenin ana gündem maddesi, 2060 yılına dair enerji senaryoları ve üçlü enerji açmazı konuları olan enerji güvenliği, enerjiye erişim ve sürdürülebilirlikti.
Bunun yanında enerji konusunda gerçekleşen teknolojik ilerlemeler, iklim değişikliği ve çevre duyarlılığı, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, depolama, petrol fiyatları, Hazar havzası, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği gibi enerji ile doğrudan ilgili birçok başlıkta oturumlar düzenlendi. Kongreyi diğerlerinden farklılaştıran özellik ise son günün Afrika başlığına ayrılmasıydı. Bu bağlamda dünya genelinde çoğunluğunu Sahra Altı Afrika ülkelerinin oluşturduğu 1 milyarın üzerinde bir nüfusa enerji ve özellikle elektrik ulaştırılması konusunda gerçekçi ve uygulanabilir adımlar atılması adına çeşitli politikalar tartışıldı.
Geleceğe Yönelik Enerji Senaryoları
23. Dünya Enerji Kongresi’nde enerjinin geleceğiyle ilgili farklı senaryolar da masaya yatırıldı. Bu senaryolar politika yapıcılara ve enerji aktörlerine spesifik amaçları doğrultusunda ipuçları vermenin yanı sıra yarının enerji dünyasını şekillendirmede etkili olacak unsurları ve bunların sonuçlarını değerlendirme imkanı da sağlamaktadır. Diğer bir ifadeyle bu senaryolar karar vericilere potansiyel stratejilerini ve politikalarını tekrar gözden geçirmeleri adına bir çerçeve sunmaktadır.
Enerjinin geleceğine dair sunulan üç senaryonun ilham kaynağı ise müzik. Modern Caz, Bitmeyen Senfoni ve Sert Rock olarak adlandırılan bu senaryolar, 2060 yılı için enerji dünyasındaki beklentileri ve bu beklentilerin olası sonuçlarını irdelemektedir.
Modern Caz senaryosu dijital imkanların kullanıldığı, yenilikçi ve piyasa odaklı bir enerji dünyasını yansıtmaktadır. Bu senaryoya göre 2015-2060 arasında dünya ekonomik büyümesi ortalama olarak yüzde 3,3 olarak tahmin edilirken, 2060 yılında kişi başına düşen gelir 30 bin 600 dolar olarak öngörülmektedir. Bu senaryonun gerçekleşeceği ortamda dijital imkanların arttığı ve yüksek teknolojik ilerlemelerin olduğu varsayılmıştır.
Bitmeyen Senfoni senaryosu ise daha akılcı ve sürdürülebilir ekonomik büyüme modellerinin ortaya çıkması sonucunda daha düşük karbon salınımı olan çevreci bir dünya inşa etmek adına devlet odaklı olarak tasarlanmıştır. Güçlü politikalar, uzun dönem planlamaları ve iklim konusunda ortak hareket etme bu senaryonun başlıca etmenlerini oluşturmaktadır. Bitmeyen Senfoni senaryosunda 20152060 arasında GSYH ortalama yıllık olarak yüzde 2,9 artarken, kişi başına düşen GSYH’nin 2060 yılında 25 bin 200 dolar seviyelerine ulaşması tahmin edilmektedir.
Son olarak Sert Rock senaryosunda daha parçalı bir uluslararası sistemin neticesi olarak zayıf ekonomik büyüme ve içe dönük politikaların olduğu bir dünya tasvir edilmektedir. Bu senaryoda da parçalı politikalar, yerel içerikler ve sorunlu bölgeler ile ilgili en iyi çözüm önerileri geliştirilmek istenmektedir. Bu senaryoda 2015-2060 dönemi için yıllık küresel ekonomik büyüme yüzde 1,7 iken, 2060 yılında kişi başı gelirin 14 bin 700 dolar olacağı tahmin edilmektedir.
Bu üç senaryo incelendiğinde ilki piyasa odaklı, ikincisi devlet merkezli ve sonuncusu da parçalı bir oluşum olarak değerlendirilebilir. Hepsinin ortak amacı ise düşük karbon salınımı ile çevreye duyarlı bir enerji politikası izlemek, teknolojik ilerlemeler sayesinde enerjinin daha verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak ve sürdürülebilir enerji konusunda ilerleyici adımlar atmaktır. Yani tüm dünyayı ilgilendiren sorunların çözümü ve enerji arz güvenliği için birçok alanda küresel ve bölgesel işbirliği yapmak zorunlu bir hal almıştır.
Küresel Enerji Politikalarının Değişiminde Türkiye’nin Rolü
Dünya Enerji Konferansı’na ev sahipliği yapan Türkiye’nin enerji perspektifine bakıldığında ise ilk olarak bu konferansın İstanbul’da düzenlenmesi gelecek hedefleri açısından olumludur. Özellikle enerji politikaları ve enerji arz güvenliğinin sağlanmasında değişimden bahsedilmesi enerji aktörlerinin değişiminin ipuçlarını verirken, bu durum Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir.
Bu değişim sürecinde Türkiye gerek coğrafi konumunun getirdiği avantajı kullanması gerekse de gösterdiği ekonomik performansıyla dünya enerji piyasalarında önemli bir aktör olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Yakın zamanda gerçekleşen enerji transfer projeleri ile birlikte Türkiye’nin bu alandaki yeri ve önemi artık daha belirgin bir hal almıştır.
Bu kongre sırasında imzalanan ve Rus gazını Türkiye’ye ve buradan Avrupa’ya taşıyacak olan Türk Akımı Projesi de Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefinde stratejik bir hamle olmuştur. Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’nden (TANAP) sonra Türk Akımı’nın da hayata geçirilecek olması, bölgemizde büyük rezervlere sahip olan İran, Türkmenistan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Doğu Akdeniz’deki doğalgazın Türkiye’ye ve ülkemizden de Avrupa Birliği (AB) ülkelerine taşınması için yeni projelerin gerçekleştirilmesi noktasında hızlandırıcı bir etki yapacaktır.
Petrol ve doğalgaz kaynaklarının yaklaşık olarak üçte ikisinin çıkarıldığı ülke ve bölgelere yakın bir konumda olması nedeniyle Türkiye, hem enerji transferi hem de enerji ticaret merkezi olma sürecinde olmazsa olmaz bir ülke konumundadır. Türkiye, doğalgazda transfer ve ticaret merkezi olma sürecinde enerji kaynaklarını arz eden ülkeler ile talep eden ülkeler arasında köprü işlevi görmektedir. Doğu-batı ve kuzey-güney enerji pazarları arasındaki coğrafi konumu sayesinde enerji arz eden ülkeler ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın, “Bölgesel enerji projeleri, uzun yıllardır kangren haline gelen bölgesel ihtilafların ve terörist faaliyetlerin önlenmesinde ortak aklı harekete geçirerek refahın sağlanmasında önemli bir işlev görecektir. Yeter ki kaynakların daha adil dağılımı, huzurun inşası için ve barış için paylaşalım” vurgusu, Türkiye’nin yeni dönemde enerji politikalarının oluşumundaki rolünü de açıklamaktadır.enerji talebinde bulunan ülkeleri buluşturması, Türkiye’nin yeni enerji denklemindeki yerini ve önemini gittikçe artırmaktadır.
Böylece Türkiye kendi enerji arz güvenliğinin yanı sıra bölgesel açıdan da önemli bir konuma yükselmiştir. Bu yüzden Türkiye’nin bölgesel enerji denkleminde ağırlığı da, sorumluluğu da artmaktadır. Çünkü enerji denkleminde Türkiye, enerji arz eden ve talep eden ülkeler arasında adaletli sistemin kurulmasında kilit ülke olarak görülmektedir.
Enerjinin ülkelerin siyasi ve ekonomik ajandalarını da değiştirdiği dikkate alındığında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın kongrenin açılış konuşmasındaki, “Bölgesel enerji projeleri, uzun yıllardır kangren haline gelen bölgesel ihtilafların ve terörist faaliyetlerin önlenmesinde ortak aklı harekete geçirerek refahın sağlanmasında önemli bir işlev görecektir. Yeter ki kaynakların daha adil dağılımı, huzurun inşası için ve barış için paylaşalım” vurgusu, Türkiye’nin yeni dönemde enerji politikalarının oluşumundaki rolünü de açıklamaktadır.
[Kriter, 1 Kasım 2016]
.