Elazığ ve Malatya'da 24 Ocak'ta gerçekleşen depremden sonra Türkiye hem kurumlarıyla hem de milletçe önemli bir sınavı başarıyla verdi.
Merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6.8 şiddetindeki depremde 41 kişi hayatını kaybetti. Bin 607 kişi yaralandı. Bununla birlikte 45 kişi yıkılan binaların enkazından sağ olarak çıkartıldı. Adeta zamanla yarışıldı ve kurtarılanların çok büyük bir kısmına depremden sonraki ilk 24 saatte ulaşıldı.
Bu mühim başarının arkasında her yönüyle uygulanan kriz yönetimi ve krizi iletişimi bulunuyor. Olması gerektiği gibi eş zamanlı bir odaklanmanın varlığı kamuoyuna yansıdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan depremin birinci günü bölgeye giderek vatandaşlarla bir araya geldi. Yaralıları ziyaret etti. Kurtarma çalışması yürüten ekiplerle bir araya geldi. Çalışmaların daha motive bir şekilde devam edebilmesi bakımından siyasi iradenin en üst seviyeden olayın içinde bulunması yönetim mekanizmasının etkin çalışmasında öncelikli faktördü.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ilk günden itibaren Elazığ'da bulunarak gidişatı bizzat yönettiler. Mevcut sorunlara yerinde ve zamanında birinci elden müdahale ederek hem çözüm ürettiler hem de sorunların büyümesini engellediler.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak depremden etkilenen vatandaşların mali yükümlülükleri konusunda müjde vererek vatandaşları rahatlattı.
Depremden sonraki çalışmalar için AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) ve Türk Kızılay harekete geçirildi. İki kurum da başarılı bir sınav verdi. AFAD koordinasyonunda 5 bin 148 personel, 636 araç ve 22 arama köpeği görev yaptı. Toplam 800 sivil toplum kuruluşunun (STK) ekipleri de çalışmalara katıldı. Dolayısıyla süreç çok kapsamlı bir çalışmayla etkin şekilde yönetildi.
Diğer taraftan iletişim boyutuna aynı ciddiyetle önem verildi. İletişim Başkanlığı tarafından vaktinde yapılan uyarıların dikkate alınmasıyla özellikle konvansiyonel medyada daha hassas bir dil ve içerik kullanıldı.
Krize hazırlıklı olmak
Gelelim kriz yönetiminin nasıl başarıldığına. Kriz kavramı kurumlar ve kişiler için kullanıldığında genellikle "beklenmedik bir zamanda karşı karşıya kalınan durum" olarak zikredilir. Deprem gibi doğal afetler de kriz örneklerinin ilk sırasında gelir.
Peki, krizlere karşı nasıl dayanıklı olunabilir. Bu konuda öne çıkan üç nokta bulunuyor. Birincisi kriz kapıyı çalmadan önce hazırlık yapmak gerekiyor. Depremden sonra devletin sürece yönelik müdahalesindeki hıza ve kapasiteye bakıldığında hazırlıklı olunduğuna dair pozitif göstergeler vardı.
Enkazın kaldırılması, sağ kurtarılan insanlara tıbbi müdahalenin yapılması, yatacak yer ihtiyacının karşılanması ve yemek dağıtımı gibi konularda ortaya konulan performans deprem odaklı bir krizin yönetilebilmesi için belirli senaryoların çalışıldığını gösteriyor.
Çünkü senaryoların çalışılması olmazsa olmaz şartlardan birisi kriz yönetiminde.
Süreç içinde yetkililerden yoğun şekilde duymaya başladığımız Türkiye Afet Müdahale Planı devreye alınarak bu kapsamdaki ilgili kurumlar görevleri doğrultusunda deprem bölgesine sevk edilmiş.
Krizin yönetimi
Kurtarma çalışmaları sırasında farklı sivil toplum kuruluşlarının logolarını taşıyan ekiplerin de orada olduğu medyaya yansıdı. Bu ekiplerin sadece kendi inisiyatifiyle değil Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında AFAD ile koordineli şekilde sahada bulunduğunu bu süreçte öğrenmiş olduk. Hepsinin belirli bir görevi var. Bu müthiş bir uyum. Çünkü böylece hem sivil toplumun kapasitesi artırılmış oluyor hem de sivil toplumun gücünden faydalanılarak devlet-STK uyumundan doğan sinerji hayatların kurtarılmasına yönlendiriliyor.
İkincisi kriz ile yüzleşince soğukkanlı bir şekilde süreç yönetimine odaklanılmalıdır. Panik yapılması veya ciddiyet eksikliği krizi derinleştirir ve yönetilemez bir noktaya taşır. Başkan Erdoğan'ın doğrudan müdahil olduğu yönetim süreci bu anlamda oldukça soğukkanlı ve başarılıydı.
Üçüncü nokta ise kriz sonrasına işaret eder. Krizden ders alınmasını ve değerlendirme yapılarak sonraki muhtemel krizlere yönelik çalışmalar yapılmasını vurgular. Yapılan açıklamalar zaten böylesi bir hazırlık süreci içinde bulunulduğunu ve bu konuda tam konsantrasyon olduğunu gösteriyor.
Kriz yönetiminde gösterilen başarı genellikle böylesi süreçlerden sonra yaşanma ihtimali olan bazı negatif durumları da ortadan kaldırmış oldu. Birincisi kurumun ve ilgili yöneticilerin itibarı sarsılmadı, aksine arttı. İkincisi kurumun ve ilgili kişilerin dengesini bozamadı. Paniğe yer vermeyen soğukkanlı bir yaklaşım gösterilebildi. Üçüncüsü çözüm için karar alma süreci çok kısa olmasına rağmen olması gereken refleks gösterilebildi. Yani harekete geçme süresinin kısa olması bir dezavantaja dönüşmedi. Sonuçta genellikle kriz durumlarında yönetim iyi sergilenemediğinde ortaya çıkan negatif algı ve itibar kaybı yaşanmadı. Devlet-millet kucaklaşması kendini gösterdi. Yaralar birlikte sarıldı. Vatandaş, devletin yanında olduğunu hissetti.
Krizin iletişimi
Depremden sonra en tehlikeli konuların başında iletişim akışında yaşanabilecek negatif durumlardır. Bunların başında ise dezenformason gelir. Diğeri ise ajitasyondur. Birinci konuda ilgili bakanların sürece hakim olması ve düzenli basın toplantısı yapmasından dolayı genel olarak bir sorun yaşanmadı. Açıklamalarda kullanılan her kelimeye dikkat edildiği görüldü. Çoğunlukla yazılı metinlerden hareketle bilgi eksenli cümleler kuruldu. Bakanlıklar kendi ilgi alanları doğrultusunda medyayı bilgilendirerek hem kirli bilginin önüne geçmiş oldu hem de kamuoyunun merakını giderdi.
İkinci konuda ise İletişim Başkanlığı tarafından paylaşılan temel kriterler belirleyici oldu. Deprem haberleri nasıl aktarılmalı ve nelere dikkat etmek gerektiği bağlamında paylaşılan etik ilkeler ajitasyon yoğunluklu içerikleri azalttı.
Buna rağmen iki konuda da ipin ucunu kaçıranlar elbette oldu fakat bunlar genel gidişatı yönünü etkileme kapasitesine ulaşamadı. Çünkü doğru bilgi daha inandırıcı ve güçlüydü.
Dolayısıyla depremden sonra devlet kriz yönetimi ve iletişimi bakımından iyi bir sınav verdi.
Kriz çalışmalarının en temel yaklaşımlarından biriyle bitirelim. Kriz hiçbir zaman çıkmayabilir. Fakat siz yönetim ve iletişim konusunda dört dörtlük hazırlıklı olmak zorundasınız. Çünkü kriz çoğu zaman geliyorum der.
[Sabah, 1 Şubat 2020].