SETA > Yorum |
Tanıtım Toplantısı Türk Basınında Dış Habercilik

Tanıtım Toplantısı: Türk Basınında Dış Habercilik

21 Haziran 2010, Saat 11.00-13.00, Bahçeşehir Üniversitesi, Türkan Şoray Salonu, Beşiktaş, İstanbul Program Açılış Konuşmaları: Orhan TEKELİOĞLU, Bahçeşehir Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Başkanı Taha ÖZHAN, SETA Genel Koordinatörü Rapor Sunumu: Mücahit KÜÇÜKYILMAZ, Araştırmacı Hakan ÇOPUR, SETA İletişim Koordinatörü Panel: Oturum Başkanı: Enis BERBEROĞLU, Hürriyet Gazetesi Yazarı Panelistler: Ceyda KARAN, Radikal Gazetesi Dış Haberler Müdürü Mete ÇUBUKÇU, NTV Haber Müdürü Gürkan ZENGİN, Star Gazetesi Yazarı Türk basınında dış politika haberciliği açısından önemli merkezler olan İstanbul, Ankara ve Washington’da, toplam 59 gazeteci, diplomat ve akademisyenle yürütülen bir araştırmanın sonucu olan “Türk Basınında Dış Habercilik" raporunun tanıtımı vesilesiyle Bahçeşehir Üniversitesi’nde bir toplantı gerçekleştirilmiştir.

21 Haziran 2010, Saat 11.00-13.00, Bahçeşehir Üniversitesi, Türkan Şoray Salonu, Beşiktaş, İstanbul

Program

Açılış Konuşmaları: Orhan TEKELİOĞLU, Bahçeşehir Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Başkanı Taha ÖZHAN, SETA Genel Koordinatörü

Rapor Sunumu: Mücahit KÜÇÜKYILMAZ, Araştırmacı Hakan ÇOPUR, SETA İletişim Koordinatörü

Panel: Oturum Başkanı: Enis BERBEROĞLU, Hürriyet Gazetesi Yazarı

Panelistler: Ceyda KARAN, Radikal Gazetesi Dış Haberler Müdürü Mete ÇUBUKÇU, NTV Haber Müdürü Gürkan ZENGİN, Star Gazetesi Yazarı

Türk basınında dış politika haberciliği açısından önemli merkezler olan İstanbul, Ankara ve Washington’da, toplam 59 gazeteci, diplomat ve akademisyenle yürütülen bir araştırmanın sonucu olan “Türk Basınında Dış Habercilik" raporunun tanıtımı vesilesiyle Bahçeşehir Üniversitesi’nde bir toplantı gerçekleştirilmiştir.

Türk Basınında Dış Habercilik - tam metni indirin “Dünya haberciliği” ya da “dış habercilik”, ulus-devletin ana öznesi olduğu bir uluslararası ilişkiler sistemi içinde kendi meslekî gramerini ve kavram dağarcığını oluşturdu. Egemenlik, siyasi rejim, savaş, göç, afet vb. alanlardaki enformasyon akışı ile şekillenmeye başlayan bu alanın içine daha sonra diplomasi haberciliği de girmeye başladı. Özellikle 1980’lerin sonlarından itibaren hızlanan küreselleşme süreciyle birlikte, “dünya haberciliği” yukarıdaki gibi “büyük meseleler” yanında gündelik hayata ilişkin “küçük konular”ı da bünyesine dâhil etti. Bugün bütün dünyada, “dünya haberciliği” ile ilgili olarak yapılan bir dizi araştırma, soruşturma ve tartışma ile karşı karşıya kalıyoruz.

Türk basınının dış politika konusundaki genel yaklaşımını ve bu alanda yaptığı haberciliği çözümlemeyi amaçlayan bu çalışma, medya araştırmaları alanı içinde, medya sosyolojisinin ve eleştirel medya teorilerinin birikiminden hareketle tasarlandı. Medya araştırmaları alanında bugüne kadar oluşan birikim göz önünde bulundurulduğunda, medyayı ele alan bir araştırmanın ya “medya kurumu”nu, ya “medya mesajı”nı ya da “medya etkisi”ni inceleme konusu ettiğini görebiliriz. Bu çalışma, bu üç alt araştırma alanını da kuşatan bir doğrultuda tasarlanmıştır. Araştırmada, dış politika haberciliğine katkıda bulunan aktörlerin içinde bulundukları kurumun öncelikleri, diğer medya kurumlarıyla ilişkileri, hangi şekil ve içeriklerle haber oluşturdukları, neyi haber olarak görüp neyi görmedikleri, dış politika haberlerinin ne tür etkiler oluşturdukları eleştirel bir çerçevede çözümlenmeye çalışılmıştır.

Araştırmanın özgün değeri, Türkiye’deki dış habercilikle ilgili, daha önce elimizde olmayan betimsel bir çerçeve sunmasının yanı sıra, bizzat alanda çalışan ve dış haberin oluşum sürecine katkıda bulunan kişilerin görüşlerinden hareketle ortaya çıkmış olmasından kaynaklanıyor. M. Mücahit Küçükyılmaz ve Hakan Çopur’un, Türk basınında dış politika haberciliği açısından önemli merkezler olan İstanbul, Ankara ve Washington’da, toplam 59 gazeteci, diplomat ve akademisyenle yürüttüğü araştırma boyunca zaman zaman eleştirel bir yaklaşım öne çıksa da, sonuçta sorunlu alanların tespiti ve çözüm önerileriyle konuya yapıcı bir perspektiften bakıldı. Umarız bu çalışma, Türkiye’deki dış habercilik alanında betimsel bir çerçeve ortaya koyabilir, ortaya attığı soru ve eleştirilerle verimli tartışmaların başlamasına ve her şeyden önemlisi Türkiye’deki gazetecilik ve habercilik standartlarının yükselmesine hizmet edebilir.

SETA Yayınları IX, I. Baskı: Mayıs 2010, ISBN: 978-605 -4023-07-3

M. Mücahit Küçükyılmaz Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu; aynı üniversitede Siyaset Bilimi alanında yüksek lisansını tamamladı. Anlayış dergisinde editörlük, Birgün gazetesinde medya eleştirmenliği yaptı. “Türkiye’de Siyasal Katılım” (Birey Yayıncılık, İstanbul: 2009) adlı bir kitabı bulunan Küçükyılmaz, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü’nde doktora programını takip ediyor.

Hakan Çopur İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Halkla İlişkiler bölümleri mezunu; Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Sivil Toplum dergisinde ve Ekopolitik araştırma merkezinde çalışan Çopur, halen SETA Vakfı’nda araştırmacı olarak bulunuyor.          

SETA’dan Dış Habercilik Raporu: “Basın Dünyasının Monşerleri” Mercek Altında

SETA’nın “Türk Basınında Dış Habercilik” başlıklı araştırması tamamlanarak bir rapor halinde kamuoyunun takdirine sunuldu. Mücahit Küçükyılmaz ve Hakan Çopur’un 6 ay süren araştırmaları sonucunda ortaya çıkan ve kitaplaştırılan rapor, 21 Haziran 2010 Pazartesi günü İstanbul’da düzenlenen bir tanıtım toplantısıyla duyuruldu. Bu araştırmayla “dış habercilik” kavramı literatürde ilk kez, iki kapak arasında bir eser olarak yayımlandı. Araştırmanın ortaya koyduğu bazı sonuçlar şu şekilde ifade edilebilir.

Türk basınında uzmanlaşmaya ve nitelikli elemana değer verilmiyor

Muhabire ve muhabirliğe verilen önem arttırılmalı; muhabirlerin özlük hakları ve mesleki standartları editör ve köşe yazarları ile karşılaştırıldığında zayıf kalmamalıdır. İletişim fakülteleri ve hatta uluslararası ilişkiler bölümlerinde dış politika haberciliği alanına ilişkin yönlendirme ve branşlaşmalar lisans döneminden itibaren planlanmalıdır. Dış habercilerin olumlu etkilendikleri BBC, el-Cezire ve CNN gibi başarılı küresel yayın kuruluşları ile karşılıklı eleman değişim programları yapılabilir.

Dış Haberciler: “Basın dünyasının Monşerleri”

Mülakatlarda ortaya çıkan sonuçlardan biri de dış habercilerin “Basın dünyasının Monşerleri” olarak algılandıkları yönünde. Dış politikayla ve diplomasiyle yakınlaştıkça dış habercilerin de “diplomat” gibi olmaya başladıklarını ifade eden pek çok katılımcı, dış habercilerin basında “ayrıcalıklı” bir konumda algılandıklarını dile getirdi. Ancak dış habercilerin çoğunluğu bu kanaati paylaşmazken, kendi alanlarına özgü sorunlara dikkat çektiler.

“AA bir gün servis yapmasa bütün gazeteler dökülür”

Ajanslara bağımlı bir Türk basınının dış habercilikte üst bir standart yakalaması zordur. İşte, ajans bağımlılığını ifade eden katılımcılardan biri, bu durumu “Anadolu Ajansı bir gün servis yapmasın, bütün gazeteler dökülür” şeklinde samimi bir ifadeyle aktardı. Bunun yanında ulaşılan sonuçlar; birincil kaynakların kullanılması ve özellikle Batılı kaynaklardan yapılan tercümelerin ağırlığının azaltılması yönünde oldu.

Basın kuruluşunun ve orada çalışan habercinin üzerinde haberin içeriğini ve veriliş tarzını etkileyecek iç veya dış baskıların bulunmaması gerekmektedir. Sansür ve psikolojik baskı ihtimalinin olduğu mesleki ortamda nitelikli bir dış habercilik yapılması mümkün değildir.

“Türk basını her şeye fazla yerel bakıyor”

Birçok katılımcı dış habercilikte yerel bakış açısını aşmanın önemine vurgu yaparken, her şeye Türk gözlüğüyle bakmak yerine, mesleki alana daha insani ve evrensel bir perspektiften yaklaşmak gerektiğini ifade etti. Bu çerçevede, Soğuk Savaş sonrası yaşanan değişimi ve bu çerçevede Türk dış politikasında ortaya çıkan yeni tavır ve tutumları, karşıt veya destek olmaktan bağımsız bir biçimde, doğru okumak gerekmektedir.

“Dış haberciler editoryal yapıda yer almalı”

Yayın çizgisini, manşeti, başlıkları ve spotları belirleyen, karar verici editoryal yapının içinde dış haberciler de bulunmalıdır.

Haberde kullanılan dil ve üslubun daha nitelikli ve anlaşılır olması ve insan merkezli bir habercilik yaklaşımının benimsenmesi önemlidir; öznesi insan/toplum olan bir habercilik anlayışı, okurla haberin öznesi arasındaki ilişkiyi daha sıcak ve anlamlı hale getirebilir.

Haber programları reytingden çıkarılmalı

Genel olarak haber programlarının, özelde ise dış haberciliğin ölçümlerden çıkarılması ve haberin bir reyting malzemesi olarak düşünülmemesi, kalitenin artması konusunda temel bir yaklaşım olarak benimsenmelidir.

“Bizim niye bir Foreign Affairs’imiz yok”

Türk basınında derinlikli düşünce üretimi ve analitik bakışın yerleşmesi açısından Foreign Affairs, New Yorker, Times ya da Newsweek gibi dünya standartlarında bir dış politika dergisi çıkarılmalıdır. Zira gündeme daha geniş ve analitik bir pencereden bakan dergiler, hem dış habercilerin yetişmesi için elverişli bir okul niteliği taşıyabilir, hem de özgün ve derinlikli analizlerle Türkiye’deki dış haberciliğin gelişmesine ve itibar kazanmasına katkı sağlayabilir.

Kamu geliştirici olsun, ama gözetleyici olmasın

Dış habercilerin önemli bir kısmının kamunun denetleme ve gözetleme faaliyetine karşı mesafeli oldukları, buna karşılık kamunun geliştirme işlevi konusunda beklentiler taşıdıkları görülmektedir.

Dış habercilerin ve yabancı gazetecilerin düzenli, hızlı ve doğru biçimde birincil kaynaklardan bilgilendirilmesi için, Ankara’da Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bir basın merkezine ihtiyaç bulunmaktadır.

Bununla birlikte kamu gücünün medya kuruluşlarına karşı eşit ve dengeli olması, özellikle eleştirel basının baskı altına alınmaması beklenmektedir.

Demokratikleşen Türkiye’de basın da gelişir

Türkiye’de medya ile devlet arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi amacıyla öncelikle Siyasi Partiler Kanunu, Basın Kanunu ve Seçim Kanunu üzerinde demokratikleştirici reformlar yapılmalıdır.

Dışişleri Bakanlığı’nın düzenli, hızlı ve ayrımsız bir biçimde habercileri bilgilendirmesi, kişisel ilişkilerle yetinmeyip kamu diplomasisi yürütecek kurumsal bir yapı oluşturması gerekmektedir.

Kamu gücü ve siyasiler çoğu zaman gazeteciler için haber kaynağıdır, fakat gazetecinin kaynağın güdümüne girmemeye dikkat etmesi önemlidir; bu noktada, basın mensuplarına olduğu kadar kamu görevlilerine de vazife düşmektedir.

Kamunun imkânlarıyla düzenlenen yurt dışı seyahatlerine sadece köşe yazarları ve genel yayın yönetmenleri değil, diplomasi muhabirleri de götürülmelidir.

Hedef kitlenin demokratik mecralarda katılımcı olması, RTÜK ve sivil toplum örgütleri aracılığıyla bireysel ve organize tepkiler ortaya koyması önemlidir.