Seçim kazanmanın en etkili yolu kampanyada psikolojik avantajı ele geçirmektir.
Söylemde moral üstünlük kurmak ya da karşı tarafın moralini bozmak başvurulan yaygın taktiklerdir.
23 Haziran seçimlerindeki en kritik konunun moral üstünlük kapışması olduğu görüşündeyim.
İstanbul ölçekli bir yerel seçim olmakla birlikte bu seçimlerde AK Parti iktidarına karşı olan kesimlerin toplu bir muhalefete geçtiği aşikar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlık seçiminin iptal edilmesi içte ve dışta kapsamlı bir kampanya için seferber ediliyor.
Farklı yerlerden gelen eleştirilerin hepsi "sandık meşruiyeti" tartışmasına odaklanıyor.
Israrla "sandığa güven kalmadı" argümanı öne sürülüyor.
***
YSK'nın seçimlerde ciddi usulsüzlük bularak iptal kararı aldığı bir kenara bırakılıyor.
Prosedür boyutuyla teknik bir hukuk meselesi olan iptal,
"Erdoğan rejiminin çöküşü" ve
"devrim" tartışmasına çevriliyor.
Sanki mazbata İmamoğlu'ndan alınarak Yıldırım'a verilmişçesine bir atmosfer oluşturuluyor.
Vesayetçi siyasetin adresi olarak bilinen CHP, hakimlerin kararını eleştirmekten öteye geçiyor.
"Hukuk cinayeti, çete" suçlaması ile hakimleri
hedef yapıyor.
Bütün bu gayretlerin İmamoğlu'nu kazandırmak isteyenlerin moral üstünlük kurma taktiği olduğu ortada.
***
Bu seçimlerdeki moral üstünlük kapışması sadece iki ittifakın kampanya rekabeti ile sınırlı değil.
Dış medyanın ve AK Parti'de siyaset yapmış isimlerin tavrı da ayrıca önemli.
Batı basını Erdoğan aleyhine yorumlarla dolu.
Dünkü New York Times,
"Erdoğan İstediğini Elde Edene Kadar Türkiye'de Seçim Düzenlenmeye Devam Edilecek" başlığını atmış.
The Guardian ise
"Düzmece Seçim Demokrasi Değildir" başlığı ile 23 Haziran seçimlerini şimdiden mahkum etmiş.
The Economist'e göre Erdoğan bir takım işler çevirerek CHP adayının kazanmasını engelleyecektir.
Bu sebeple
"AK Parti'nin seçmenleri de dahil olmak üzere, Türkiye'de demokrasinin var olmasını isteyen milyonlar" CHP adayına
oy vermelidir.
***
Batı başkentlerinin bir süredir AK Parti'nin iktidardan gitmesini istediklerini biliyoruz.
Bu sebeple Batı medyasının Erdoğan karşıtlığı kimseyi şaşırtmıyor.
Zira 16 Nisan referandumunda da 24 Haziran seçimlerinde de aynı yerdeydiler.
"Türkiye'de demokrasi yıkıldı" söylemini yıllardır
tekrarlamaktan yorulmadılar.
Şimdi de İstanbul seçim iptalini malzeme olarak kullanıyorlar.
Ankara veya Antalya'da başkanın değişmesini görmezden gelerek
"sandığa güveni" hedef alıyorlar.
"Diktatörlük" hikayesini yeniden piyasaya sürüyorlar.
CHP adayı lehine moral üstünlük kurmaya çabalıyorlar.
***
Moral üstünlük kapışmasında, ister bilerek ister bilmeyerek, rol alan ikinci bir grup daha var.
Daha önce AK Parti'de siyaset yapan isimler de iptal kararını sandık meşruiyetinin kaybıyla ele alıyor.
İptali, Kemalist vesayetin
vahim demokrasi ihlalleri ile karşılaştırıyor.
Bu yaklaşım kendisi için yeni bir siyasi pozisyon üretememekle kalmıyor.
23 Haziran seçimlerinde CHP adayına moral üstünlük desteği sunuyor.
AK Parti'yi de
Türkiye'yi dönüştürme serüveni bağlamında
eleştirmekten öte
geçerek hasımlarının dili ile
mahkum ediyor.
Sandık başına gidecek AK Parti seçmeninin kampanya dönemindeki moral üstünlük kapışmasını ve taraflarını gözden geçirmesinde fayda var, vesselam.
[Sabah, 11 Mayıs 2019].