1. ABD'nin Taliban ile yaptığı esir takası anlaşması neleri içeriyor?
ABD ile Taliban arasında Katar’ın arabuluculuğuyla yapılan anlaşma, Afganistan’da Taliban’ın elinde esir olan tek Amerikalı asker olan Bowe Berghdal ile Amerika’nın elinde bulunan ve Guantanamo’da tutulan beş üst düzey Taliban yöneticisinin karşılıklı salıverilmesini kapsıyor. Bergdahl, 30 Haziran 2009 tarihinde bağlı bulunduğu karargâhı henüz bilinmeyen bir nedenle terk etmiş ve ardından Taliban’ın eline düşmüştü. ABD tarafından serbest bırakılan esirler ise Taliban’ın önemli isimleri arasında yer alıyorlar. Bunlar Taliban’ın Afganistan’da yönetimde bulunduğu zaman önemli görevler üstlenmiş şahıslar. Söz konusu şahıslar ve üstlendikleri görevler ise şunlar: İstihbarat Başkan Yardımcısı Abdurrahman Vasik, Savunma Bakan Yardımcısı Muhammed Fazıl Mazlum, Belh Valisi ve Mezar-ı Şerif savaşının komutanı Nurullah Nuri, İçişleri Bakanı ve aynı zamanda Usame bin Ladin ile yakın ilişkisi olduğu belirtilen Hayrullah Hayırhah ve askeri komutan Muhammed Nebi Ömeri. Ömeri’nin de Taliban lideri Molla Ömer ve Üsame bin Ladin ile yakın ilişkisi olduğu söylenmektedir. Yapılan anlaşma gereği bu beş şahıs Katar’a gönderildi ve en az bir yıl burada kalmaları zorunlu tutuldu.
2. Anlaşma ABD'de nasıl yankı buldu?
Anlaşma neticesinde Afganistan’da esir olan tek Amerikalı asker Bowe Bergdahl’ın serbest kalması ABD’de büyük yankı uyandırdı. Başkan Barack Obama konu ile ilgili verdiği mesajında Hollywood filmlerinde de sıkça görülen “bir tek askerin bile savaş meydanında bırakılmayacağı” ilkesinden bahsetti. Ancak bununla birlikte Kongre’den anlaşmaya yönelik tepkiler de yüksek sesle dile getirildi. Başını Cumhuriyetçi Senatör John McCain’in çektiği bir grup, ABD’nin “teröristlerle müzakere” etmesini sert dille eleştiriyor. Karara muhalefet edenler, Amerikalı askerlerin mahkûmlarla takasının diğer Amerikan askerleri için sonuçları olacağını, ABD düşmanlarının bundan sonra ABD askerlerini ele geçirmek için daha güçlü nedenlere sahip olduklarını ve bu durumun ABD’nin bütün dünyadaki askerlerini tehlikeye atacağını iddia ediyorlar. Ayrıca Obama’nın bu girişiminin yasalara aykırı olduğu, anayasaya göre mahkûmların salıverilmesinden 30 gün önce Kongre’nin haberdar edilmesi gerektiği de dile getiriliyor. Yine serbest bırakılanların muhtemelen binlerce kişinin ölümünden sorumlu oldukları ve tekrar savaş meydanına gidebilecekleri iddiaları da itirazların dayanaklarından birisini oluşturuyor. Bu eleştirilere karşılık Beyaz Saray yönetimi, Amerika’nın bu girişimiyle hiç kimsenin canını tehlikeye atmadığını, esir askerlerini kurtarmak için ortaya ani bir fırsat çıktığını ve durumun özel şartlarından dolayı bu kararın alındığını belirtiyor. ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel ise teröristlerle müzakere yapmadıklarını, kendi askerlerinin savaş esiri olarak karşı tarafın elinde bulunduğunu ve doğal olarak kendi askerlerini kurtarmak için ne yapılması gerekiyorsa onu yaptıklarını belirtti.
3. ABD'nin Afganistan yönetimini by-pass ederek doğrudan Taliban ile bir anlaşma yapması, Afgan yönetimi tarafından nasıl karşılandı?
Afganistan yönetimi beş Taliban üyesinin serbest bırakılmış olmasını olumlu karşılasa da serbest bırakılma tarzlarına itiraz ediyor. Kendi vatandaşlarının üçüncü bir ülkeye verilmesinin uluslararası yasalara aykırı olduğunu belirten Afganistan Dışişleri Bakanlığı, yapılması gerekenin bu şahısların doğrudan serbest bırakılması olduğu kanaatinde. Bu yüzden de Afganistan; ABD ve Katar’dan bu şahısları serbest bırakmasını istedi. Afganistan yönetimi açısından meselenin bir diğer boyutu Amerika’nın kendisini atlayarak bu anlaşmayı yapmış olması. Çünkü Afganistan, bu anlaşmadan ancak anlaşma sağlandıktan sonra ve takasın gerçekleşmesinden hemen önce haberdar edilmiş görünüyor. Kaldı ki bu durum sadece söz konusu takas anlaşması için geçerli değil. Amerika’nın bir müddettir Taliban ile kapsamlı bir müzakere peşinde koşarken Afganistan yönetimini bunun dışında tutuyor olması Afganistan’ı fazlasıyla rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık bundan önce de Afganistan yönetimi tarafından birçok kere dile getirildi. Bundan önce Cumhurbaşkanı Karzai’nin Guantanamo’daki Afgan mahkûmların serbest bırakılması talebine, bunun için Kongre’den izin alınması gerektiği ve çok uzun bir sürece ihtiyaç olduğu gerekçesiyle sıcak bakmayan Amerika’nın Katar aracılığıyla kısa bir sürede, üstelik Kongre’den herhangi bir izin de alınmadan böyle bir anlaşma yapmış olması da Afgan yönetimi açısından değerlendirilecek bir durum olarak ortaya çıkıyor.
4. Bu anlaşma, kimi ülkelerin "terör örgütü listesinde" bulunan Taliban yönetimine uluslararası alanda bir meşruiyet sağlar mı? Uluslararası tepkiler neler olabilir?
Öncelikle Taliban’ın Amerika ve Uluslararası alanda nasıl tanımlandığı önemlidir. Çünkü Taliban’ın esas olarak bir ‘örgüt’ten ziyade bir ‘devlet’ olarak görülebilecek olması durumu karmaşık hale getiriyor. Kaldı ki Amerika da Afganistan’ı işgal ederken bunun gerekçesi olarak Taliban’ın ‘terörist’ olmasını değil ‘terör örgütü’ El Kaide’ye kucak açmasını gösterdi. 11 Eylül konjonktöründe teröre destek veren ülkelerin de terörist sayılacağı yaklaşımı Afganistan işgalinin gerekçesini oluşturdu. Yine de hukuki açıdan durum ne olursa olsun Taliban’a fiili olarak terörist olarak bakıldığı gerçeği göz önüne alındığında söz konusu takas anlaşmasının ne anlama geldiği önem kazanmaktadır. ABD bu beş kişiyi “Taliban devletindeki” önemli konumları ve Taliban’ın yaptıklarına dair derin bilgileri nedeniyle Guantanamo’da tutuyordu. Bu mahkûmların tam da Amerika’nın Afganistan’dan tamamen çekilmesinin konuşulduğu bir dönemde serbest bırakılması, Amerika’nın terörizmle mücadele adıyla verdiği uzun savaşın sona erdiğini bir an önce ilan etmek istediğinin göstergesi olarak okunabilir. Amerika’nın ‘teröristlere’ karşı tutumunun kesin olduğu ve bu gruplarla hiçbir şekilde ilişki kurmayacağının net olarak ifade edildiği günlerden bugüne kadar Taliban hiçbir şekilde El Kaide ile ilgisinin olmadığına yönelik yeni bir açıklama yapmış değil. Tersine hâlâ El Kaide mensupları Taliban lideri Molla Ömer’i kendi liderleri arasında saymaktadırlar. Taliban’ın Amerika tarafından terörist olarak görülmemesi için Taliban’ın ilişki ağları ve doktrini açısından bir neden yokken, Taliban ile kurulan bu son ilişki göstermektedir ki, Amerika Afganistan savaşından 13 yıl sonra artık Taliban’ı terörist olarak görmeyecek noktaya gelmiş bulunuyor. Bu durum Amerika’nın dış politikasında, belirtileri daha önce de görülen yenilenmenin bir göstergesi olarak okunabilir. Bu durumda uluslararası alanda Amerika’nın bu son davranışı Taliban eksenli değil ABD eksenli okunacaktır. Bununla birlikte başta NATO olmak üzere uluslararası güçlerin Afganistan’da Taliban karşısında bir başarı elde edememiş olması birçok aktörü Taliban’ın yok sayılamayacağı düşüncesine ittiğinden, Taliban ile gerçekleşen ve gerçekleşek anlaşmaların çok tepki çekeceği beklenmemelidir.
5. ABD'nin 2014 sonuna kadar Afganistan'daki tüm askerini çekmesi bekleniyor. ABD'nin giderayak Taliban yönetimi ile bir anlaşma yapmasının ülkedeki dengelerin geleceğine olası etkileri neler olabilir?
Bir yandan ABD diğer yandan Afganistan Taliban ile barış müzakerelerinin yapılması gereğine inanmakta ve her ikisi de bu doğrultuda adımlar atmaktadır. Her iki devletin de bu görüşmeleri Katar’da ve Katar aracılığıyla yapıyor olması ve son anlaşmayla serbest bırakılan Taliban üyelerinin de Katar’da kalacak olması müzakereler açısından önemli bir durumdur. Bu beş kişinin özgür kalmasının barışın sağlanmasına yardımcı olup olmayacağı önemli bir soru olarak karşımızda durmaktadır. Amerika Savunma Bakanı Chuck Hagel takastan bir gün sonra Amerikan kuvvetlerini ziyaret için geldiği Kabil’de Amerikalı temsilcilerle Afgan Talibanı’nın resmi müzakere ihtimalinden bahsetti. Aynı şekilde Afganistan Barış Konseyi üyesi İsmail Kasımyar da serbest bırakılan şahısların Taliban liderliğinde etkili şahıslar olduğunu belirterek, bu şahısların Katar’da bulunacak olmasından ötürü orada yürütülen barış görüşmelerinin daha iyi hale geleceğini umduğunu söyledi. Böyle bir umut olmakla birlikte, geçmişte bazı Taliban komutanlarının serbest kaldıktan sonra tekrar savaş meydanına geri dönmüş olmaları hatırlandığında bu şahısların da aynı yolu takip edecekleri endişesi de varlığını koruyor. Dolayısıyla bu anlaşmanın nasıl sonuç doğuracağı bu anlamda bu şahısların tercihlerinin ne olacağı ile de ilgilidir. İkinci olarak, Taliban ile yapılacak barış görüşmeleri elbette Afganistan yönetiminin de arzuladığı bir durum olup Afganistan’ı istikrara kavuşturma potansiyeline sahip olsa da ABD’nin Afganistan yönetiminden habersiz ve bağımsız şekilde Taliban ile doğrudan görüşmüş olması Afgan yönetiminin Taliban karşısında elini zayıflatabilecektir. Çünkü Amerika’nın kendileriyle doğrudan görüştüğünü gören Taliban, Kabil ile görüşmesine ihtiyaç olmadığı ve Amerika ile anlaşırsa hedeflerine ulaşabilecekleri sonucuna ulaşabilir. Afganistan yönetimini müzakerelerde ikinci plana itecek böyle bir algının oluşması bütün dengeleri bozacak ve yeni saflaşmalara neden olacak potansiyeli de kendisinde barındırıyor. Tekrar Taliban’ın bir örgüt değil bir devlet olduğunu ve hâlâ kendisini Afganistan’ın meşru devleti olarak gördüğü hatırlandığında Amerika’nın kimi muhatap alacağının Afganistan’ın geleceği açısından çok daha önemli bir anlamının olduğu anlaşılacaktır.
[Söyleşi: Sadık Şanlı]