SETA > Yorum |
Millet FETÖ'yü Bitirdi

Millet FETÖ'yü Bitirdi

Uzun dönem devletin içine sızmış FET֒cü cuntanın dikkate almadıkları husus, Türkiye toplumunun, siyasetin ve siyasi liderliğin birçok sınamadan geçtiği ve dönüştüğü meselesidir.

15 Temmuz gecesi Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) gerçekleÅŸtirdiÄŸi darbe giriÅŸimindeki terör saldırıları, 11 Eylül’de El Kaide Terör Örgütü’nün ikiz kulelere yaptığı terör saldırısından daha vahimdi. Sivil halkın üzerine adeta zevk alırcasına sürülen tanklar, Gazi Meclis’in bombalanması, darbeye karşı çıkan halka havadan bomba yaÄŸdırılması DAEÅž terör örgütünün canlı bombalarla yaptığı katliamdan hiçbir farkı yoktu. Elleri havada “durun yapmayın” diye kendilerine yalvaran insanları kurÅŸuna dizmeleri, DAEÅž’in kameralar önünde kafa kesmesiyle birebir aynıydı. Caddelerde darbeye karşı duran insanların üzerine adeta zevk alırcasına tank sürerek insanların vahÅŸice ÅŸehit edilmesi ile Fransa’da kutlama yapan insanların üzerine bir kamyonla gidilerek katledilmesi benzerdi.

Sapkın bir din anlayışı ile insanların motive edilerek ve “beklenen gün”ün geldiÄŸine inandırılarak bu katliamın yapılması, DAEÅž terör örgütünün kıyamet senaryosu ile aynıdır. Türkiye’de yaÅŸayan herkesin bildiÄŸi üzere, Gülenistler terörist başı Fethullah Gülen’in sapkın ÅŸifreli öÄŸretilerini yorumlayarak sürekli “beklenen gün”e göre motive olmuÅŸlardır. Söz konusu gün geldiÄŸinde Fethullah Gülen’in mehdiliÄŸinin aÅŸikar hale geleceÄŸine ve herkese ilan edileceÄŸine,sadece son dönemde deÄŸil bu örgütün kurulmasından itibaren Gülenistler inandırılmıştır. 17-25 Aralık darbe giriÅŸiminden sonra bu örgütün üst düzey yapılanmasının attığı tweetlere ve Gülen’in söylemlerine bakıldığında örgüt üyelerine ümitsizliÄŸe kapılmamalarını “beklenen gün”ün çok yakın olduÄŸunu söylemeleri yeterince açıklayıcıdır. Bu anlamda FETÖ, DAEÅžvari sapkın bir ideolojiyle ve Ä°slam’ı bu ideolojiye alet ederek ordu baÅŸta olmak üzere devlet kurumlarının içerisine sızdırdığı cuntacı yapılanma ile “beklenen günde” bu darbe giriÅŸimini gerçekleÅŸtirmiÅŸ ve gözünü kırpmadan birçok insanı katledilmiÅŸtir. Darbenin baÅŸarısız olması ise yeni bir “beklenen gün”ün FETÖ’ye müjdeleneceÄŸinin iÅŸaretidir.

ÖNCEKÄ° DARBELERDEN FARKI

Bu anlamda, 15 Temmuz darbe giriÅŸimi, Türkiye siyasal hayatında daha önceden yapılan darbelerden birçok yönden farklıdır. Tüm askeri darbelerde kullanılan bazı yöntemler devreye sokulmuÅŸtur. Ancak bu darbe giriÅŸiminin baskın özelliÄŸi sapkın bir dini motivasyonla terörist yöntemlerin kullanılmış olmasıdır. Türkiye bu darbe giriÅŸiminden önce doÄŸrudan silah kullanılarak ya da dolayı yöntemlerle darbelerle karşılaÅŸmıştır. Ancak hiçbir darbede devletin kurumları bombalanmamış ve halk caddelerde kurÅŸuna dizilmemiÅŸtir. Bu darbe giriÅŸiminde olduÄŸu gibi, 27 Mayıs 1960 darbesi de ordunun hiyerarÅŸisinin dışında gerçekleÅŸmiÅŸti. Ancak, 27 Mayıs cuntası örgütlenmesinin, kendi hiyerarÅŸisi ve motivasyonları ordu içinde oluÅŸturulmuÅŸtu. 15 Temmuz  darbe giriÅŸimi cuntacılarının hiyerarÅŸisi ve örgüt yapısı ordu dışında ÅŸekillenmiÅŸtir...

HiyerarÅŸi FETÖ örgütlenmesine göre dizayn edilmiÅŸ, cuntanın yapılanmasında ordu dışı kiÅŸiler de kullanılmıştır. Darbe giriÅŸimi gecesi FETÖ’cü yapılanmanın üst düzey sivil kanadının askeri garnizonlarda ve tank içinde yakalanması bu anlamda yeterince açıklayıcıdır.

GeçmiÅŸ darbe uygulamalarına benzer ÅŸekilde sokaklara tanklar çıkarılmış, jet uçakları korku salmak amacıyla ses hızını aÅŸan bir ÅŸekilde çok alçaktan uçurulmuÅŸtur. Ä°letiÅŸim stratejisi olarak geçmiÅŸ darbelere benzer, TRT’nin haber kanalı ele geçirerek bildiri okutulmuÅŸ, diÄŸer özel yayın kuruluÅŸlarına müdahale edilmeye çalışılmıştır. Darbenin gerçekleÅŸmesi halinde kimin hangi kuruma atanacağı kararlaÅŸtırılmış, darbe sonrası bir plan hazırlanmıştır. TRT’de okunan bildiride geçmiÅŸ darbe bildirilerinde olduÄŸu gibi, darbe giriÅŸimin bir takım gerekçeleri sıralanmış, darbecilerin BM ve NATO baÅŸta olmak üzere uluslararası yükümlülüklere baÄŸlı kalacağı açıklanmış, sıkıyönetimle birlikte sokaÄŸa çıkma yasağı ilan edilmiÅŸtir.

Ancak geçmiÅŸ darbe giriÅŸimlerinden farklı olarak, sokaÄŸa çıkan tank, kendi halkına savaÅŸ açmış, uçaklardan bomba yaÄŸdırılmış, cuntacılar sivil katliama giriÅŸmiÅŸtir. Ä°letiÅŸim planlamasında, TV kanalarına ve TÜRKSAT uydu sistemine el koymaya çalışırken, kendi sivil teknik ekiplerini yanlarında götürmelerine raÄŸmen, iletiÅŸim teknolojilerinin boyutunda bazı yönleri ıskalamışlardır. Ya da TÜRKSAT baskının da olduÄŸu gibi, personelin zekice hamleleri ve cesurca direnci ile amaçladıkları emellerine ulaÅŸmayarak tüm televizyon kanallarının yayınını kesmeyi aynı anda baÅŸaramamışlardır. Çünkü cuntacılarının yapmak istediÄŸi TRT hariç diÄŸer kanalların yayınını kesmek, TRT’yi ise kendi propagandaları için açık tutmaktı. DiÄŸer taraftan sosyal medya iletiÅŸimini kesmeyi planlasalar da bu planlarını uygulayamamışlardır. Ayrıca binlerce cami hoparlörünün görebileceÄŸi iÅŸlevi hesap etseler de Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı’nı ele geçirememiÅŸlerdir.

ERDOÄžAN’IN ETKÄ°SÄ°

Åžurası bir gerçek ki uzun dönem devletin içine sımış FETÖ’cü cuntanın, kamuoyunda tartışılanın aksine planlamayı en ince ayrıntısına kadar düÅŸündükleri aÅŸikardır. Ancak, hesap edemediklerinden  ya da kendilerine çok güvendiklerinden dolayı dikkate almadıkları husus, Türkiye toplumunun, siyasetin ve siyasi liderliÄŸin bir çok sınamadan geçtiÄŸi ve dönüÅŸtüÄŸü meselesidir. Darbenin engellenmesinde darbenin emir komuta zincirinin dışında olması, iletiÅŸim teknolojilerinin geliÅŸmesi gibi hususların da etkili olduÄŸu bir gerçekse de, esas etken ErdoÄŸan’ın siyasi liderliÄŸi ve toplumu meydanlara çıkarabilme gücüdür.

Darbenin önlenmesinde ErdoÄŸan etkisi, sadece darbe gecesinde göstermiÅŸ olduÄŸu siyasi liderlik deÄŸil; son 14 yıllık Türkiye’nin dönüÅŸümünde ve geliÅŸimine vurduÄŸu damgayla doÄŸrudan ilgilidir. ErdoÄŸan’ın darbe gecesi televizyon kanallarına görüntülü olarak baÄŸlanarak halkı havaalanlarına ve meydanlara çağırması, halkın özgüveni ve motivasyonunu artırırken darbecilerin psikolojik olarak paniklemesine yol açtı. Birçok riski göze alarak Atatürk Havalimanı’na gelebilmesi toplum açısından savaşın kazanılacağının, cuntacılar için savaşın kaybedildiÄŸinin göstergesi olarak algılandı. ErdoÄŸan’ın KurtuluÅŸ ve Kıbrıs Savaşı’nda olduÄŸu gibi ezan ve salayı gece boyunca okutması, bu savaşın topyekûn bir kurtuluÅŸ mücadelesi olarak algılanmasını da beraberinde getirdi. Böylece halk sokaklara çıkarak dünya darbe tarihinde görülmemiÅŸ ÅŸekilde destansı bir direniÅŸle kurtuluÅŸ mücadelesini gerçekleÅŸtirdi. KurtuluÅŸ mücadelesinin azmi ve kararlılığı darbecilerin püskürtülmesine ve “ordu içindeki kararsız ya da izleyici grupların” cunta karşıtı pozisyona geçmesini ya da pasif kalmasını saÄŸlamıştır.

ErdoÄŸan’ın darbe gecesine kadar göstermiÅŸ olduÄŸu siyasi liderlik, gece boyunca sürdürülen mücadelenin alt yapısını oluÅŸturdu. Çünkü, 17-25 Aralık sürecinden hemen sonra FETÖ’cü yapılanmayı bir terör örgütü olarak ilan etmemiÅŸ ve mücadeleye baÅŸlamamış olsaydı, 15 Temmuz savunması çok daha zor olurdu. ÖrneÄŸin Emniyet TeÅŸkilatı’nda FETÖ’cü yapılanmanın önemli bazı ayaklarının temizlenmiÅŸ olması ve binlerce yeni güvenilir kiÅŸinin emniyete alınması bu mücadelenin kazanılmasında önemli etkenlerden biridir. Hukuk içerisinde temizliÄŸin yapılmadığı bir durumda, FETÖ’nün Hava Kuvvetleri imamının salıverilmesi hadisesinde olduÄŸu gibi, tutuklananlar hemen bırakılabilirdi. ErdoÄŸan, birçok itiraza ve yeterli desteÄŸi alamamasına raÄŸmen FETÖ’cü yapılanmanın ekonomik kaynakları ve medya ayağı ile mücadele etmeseydi, darbe giriÅŸimi gecesi ve sonrasında darbe mücadelesini etkisizleÅŸtirecek ve kimlik grupları arasında çatışma çıkarılabilecek manipülatif haberler yapılabilirdi.

ErdoÄŸan ve AK Parti’nin 27 Nisan 2007’deki e-muhtıraya karşı göstermiÅŸ olduÄŸu kararlı tepki ve duruÅŸ darbeler tarihinde bir kırılmayı ifade eder. Bu tarihten itibaren, toplum ve siyaset darbe ile mücadele edilebileceÄŸini görmüÅŸtür. Siyaset kurumu ve AK Parti son 14 yıllık süreçte sürekli krizlerle sınandığı için “siyasal öÄŸrenme” kabiliyetini geliÅŸtirmiÅŸtir. Her krizden kazanarak çıkması ise hem toplumun hem siyasetin özgüvenin artmasını saÄŸlamıştır. Tüm süreçler aynı zamanda sadece AK Parti ve tabanının dönüÅŸmesini deÄŸil, diÄŸer siyasi parti ve tabanlarının da dönüÅŸüme ayak uydurmasını beraberinde getirmiÅŸtir. Bu açıdan bakıldığında FETÖ’cü darbe giriÅŸiminin baÅŸarısızlığa mahkûm edilmesinde tüm siyasi partilerin ve toplumun her kesiminin tepki koyması ve mücadele etmesi hayati bir konumdadır.

DARBECÄ°LERLE HESAPLAÅžMA

Darbe sonrası yeniden yapılanma ve darbecilerle hesaplaÅŸma ayrı bir yazı konusu olsa da bu konuda iki hususun altını çizmek önemlidir. Birincisi, OHAL’in ilan edilerek FETÖ’cü yapılanma ile zaman kaybetmeden mücadele edilmesi doÄŸru bir karardır. FETÖ’cü yapılanmanın devletin içine sızmış tüm yapıları tasfiye edilmelidir. Sadece FETÖ’cülerle deÄŸil bu yapıya hala devlet içinde müsamaha gösterenlerle de ayrıca mücadele edilmelidir. Ä°kinci önemli konu, TSK içindeki temizlik ve yeniden yapılanma,17-25 Aralık darbe giriÅŸimi sonrası emniyetteki mücadeleye ve dönüÅŸüme benzer ÅŸekilde yürütülmelidir. Sadece kiÅŸilerin belirli görevlerden alınması ve yeni atamaların yapılması ile deÄŸil, sistemsel ve kurumsal yeni bir yapılanmanın hiç vakit kaybetmeden hayata geçirilmesi gerekmektedir. “Dere geçilirken at deÄŸiÅŸtirilmez”  ya da “Terörle mücadele zafiyete uÄŸrar” mantığı bir kenara bırakılarak, radikal çözümler için hemen harekete geçilmelidir. Benzer bir dönüÅŸüm sürecinin aynısı MÄ°T için yapılmalıdır.  Ayrıca FETÖ’cü sivil unsurlarla da daha etkin bir mücadele yürütülmelidir. Özellikle devletten uzaklaÅŸtırılan FETÖ mensubu kiÅŸilerin bundan sonraki örgütlenme süreçleri iyi takip edilmeli yeni terör faaliyetlerinin önüne geçilmesi engellenmelidir.

[Star Açık GörüÅŸ, 24 Temmuz 2016]