SETA > Yorum |
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kriterimiz Yerlilik Ve Millilik Olmalı

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Kriterimiz Yerlilik Ve Millilik Olmalı”

Eğer tam bağımsız olmak istiyorsanız, “yerliliği ve milliliği” her alanda hayata geçirmek zorundasınız. Türkiye’nin siyasi tarihi de aslında yerli ve milli olanlar ile kendi ülkesine ve milletine yabancılaşmış olanların mücadelesiyle geçmiştir.

 

TÜRKÄ°YE, SÄ°YASETTEN EKONOMÄ°YE HER ALANDA DÄ°NAMÄ°K BÄ°R ÜLKE. 10 YIL SONRA TÜRKÄ°YE’YÄ° NEREDE GÖRÜYORSUNUZ?

Öncelikle Türkiye’nin son 14 yılda her alanda büyük ilerlemeler kaydettiÄŸi tespitini yapmamız lazım. Ancak ülkemizin potansiyeli ve gücü göz önünde bulundurulduÄŸunda bunu yeterli görmüyoruz. 2023 yılı için ekonomi, eÄŸitim, dış politika, çevre, yargı, kültür ve daha birçok alanda önemli hedefler belirledik. Dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri haline gelmek, milli gelirimizi 2 trilyon dolara, kiÅŸi başına milli gelirimizi de 25 bin dolara çıkarmak, savunma sanayiinde dışa bağımlılıktan kurtulmak, ihracatımızı 500 milyar dolara, turizm gelirimizi 50 milyar dolara yükseltmek, kendi uçağımızı, uydumuzu, yüksek teknolojiye dayalı ürünlerimizi üretmek gibi hedefler ilan ettik.

Ülkemizin toplumsal, ekonomik ve siyasi standartlarının yükseltilmesine yönelik bu hedeflere ulaÅŸmak için gayretle çalışıyoruz. Sadece kendi çocuklarımıza deÄŸil, dünyanın bütün çocuklarına daha güvenli ve müreffeh bir dünya hazırlamak istiyoruz. Türkiye, bölgesel ve küresel sorunların ve adaletsizliklerin giderilmesinde öncülük yapmak ve mazlumların sesi olup onlara ulaÅŸmak için güçlü olmalı. Niye “Dünya 5’ten büyüktür” dedik? Çünkü daha adil bir dünyayı tesis etmek için mücadele ediyoruz. 2023 hedeflerimize ulaÅŸmak için istikrarlı bir ÅŸekilde yolumuza devam edeceÄŸiz. Allah’ın izniyle bu hedeflerin hepsine ulaÅŸacağız.

Son dönemde “yerli ve milli” kavramını sık sık kullanıyorsunuz. Türkiye’nin atlattığı badireleri göz önüne aldığımızda, bu kavram tam olarak ne anlama geliyor?

EÄŸer tam bağımsız olmak istiyorsanız, “yerliliÄŸi ve milliliÄŸi” her alanda hayata geçirmek zorundasınız. Türkiye’nin siyasi tarihi de aslında yerli ve milli olanlar ile kendi ülkesine ve milletine yabancılaÅŸmış olanların mücadelesiyle geçmiÅŸtir. Burada kriter bellidir; kazanmak için her yolu mubah gören iÅŸbirlikçi anlayış milli olamaz. Anadolu’da bir sözü var; “Gavurun ekmeÄŸini yiyen gavurun kılıcını çalar” diye… Türkiye’nin Suriye’deki Türkmenlere yardım götüren tırlarının önünü keserek, bunun görüntülerini ahlaksız bir iftirayla dünyaya servis edenler, iÅŸte bu zihniyette olanlardır.

YaÅŸadığı toprağın insanıyla, geçmiÅŸiyle, kültürüyle bağı kalmamış olanlara ÅŸahitlik edebiliyoruz maalesef. Bunlar bazen siyasetçi, bazen akademisyen, bazen medya mensubu, bazen iÅŸadamı, bazen sanatçı, bazen yazar, bazen de baÅŸka sıfatlarla karşımıza çıkıyor. Bunlar, ülkenin ve milletin hayrına olan ne varsa karşı çıkıyorlar. Köprü, yol, havalimanı, külliye, baraj, nükleer santral… Bütün projelerimizde, hepsini birden karşımızda buluyoruz. Biz yapmak için çalışıyoruz, bunlar yıkmak için uÄŸraşıyor. Türkiye’nin vizyon projelerini daha ilk aÅŸamasından itibaren sabote etmeye çalıştılar.

Aynı tavrın siyasette ve dış politikada da örneklerini gördük. Bir milletvekili, bu milletin askerini ve polisini ÅŸehit eden, halkı göç etmeye zorlayan, ÅŸehirleri yaÅŸanmaz hale çeviren teröristlere destek veren, çanak tutan açıklamalar nasıl yapabilir? Bir devletin buna sessiz kalması mümkün olabilir mi? Bu anlamda teröre destek veren milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını da yine bu milli tutumun gereÄŸi olarak görüyorum. Yerlilik ve millilik, siyasetten iÅŸ dünyasına, medyadan eÄŸitime, akademiden sanata, istihbarattan savunmaya kadar her alanda kriter olmalı

HALKIN YARISINDAN FAZLASININ OYU Ä°LE CUMHURBAÅžKANI SEÇÄ°LDÄ°NÄ°Z. ÇOK FARKLI KESÄ°MLERDEN OY ALDINIZ. BU GRUPLARIN TALEPLERÄ°NÄ° NASIL DENGELÄ°YORSUNUZ?

40 yıllık siyasi hayatım boyunca türlü badireler atlattık. Ama bir gün bile “millete hizmet” düÅŸüncesinden ve hakikat mücadelesinden vazgeçmedik. Milletimize en iyi hizmeti sunabilmeyi ÅŸiar edindik. Ä°nsanımızı eÄŸitimden saÄŸlığa, ulaşımdan tarıma kadar her alanda en güzel imkanlara ulaÅŸtırmak için çalıştık. Hiçbir dönemde görülmeyen atılımları gerçekleÅŸtirdik. Merhum NeÅŸet ErtaÅŸ’ın “Rızasız bahçenin gülü derilmez” dediÄŸi gibi, her zaman Hakk’ın ve halkın rızasını gözettik, bunun hilafına hiçbir adım atmadık. Bizim bu samimi gayretlerimiz de hamdolsun milletimiz tarafından karşılıksız kalmadı.

Milletimizin layık gördüÄŸü her görevde olduÄŸu gibi, Türkiye’nin doÄŸrudan milletin oyuyla göreve gelmiÅŸ ilk CumhurbaÅŸkanı olarak da her zaman “daha fazla hizmet etme” anlayışıyla görevimi yürütüyorum. Hangi görevde olursak olalım, bizden desteÄŸini ve duasını eksik etmeyen milletimizle irtibatımızı hiçbir zaman koparmadık. Sırtını millete deÄŸil vesayet odaklarına dayayanlar, siyaset ve toplum mühendisliÄŸine giriÅŸenler ya da terör örgütlerinden güç alanlar, bizim bu topraklar ile olan gönül bağımızı anlayamaz, bu duyguyu hissedemezler. Biz milletimizle bir olmaya, birlikte olmaya devam edeceÄŸiz. Milletimizle kurduÄŸumuz iÅŸte bu hasbi münasebet sayesinde, siyasi hayatımızda her kesimden insanımızın desteÄŸini almayı baÅŸardık.

TÜRKÄ°YE, GEZÄ° EYLEMLERÄ°, 17-25 ARALIK DARBE GÄ°RİŞİMÄ° GÄ°BÄ° KRÄ°TÄ°K DÖNEMLER YAÅžADI. BU SÜREÇLER NASIL ATLATILDI?

Bu süreçlerin sebebini anlamak için, Türkiye’nin son 200 yılına bakmak, özellikle de son 14 yıldaki geliÅŸmeleri çok iyi deÄŸerlendirmek gerekiyor. Eskiden beri bu ülke ne zaman ayaÄŸa kalksa, atılıma kalkışsa mutlaka ayağına bir çelme takılmış, önüne bir engel çıkarılmıştır. Son 3 yıldır yaÅŸanan sorunlar da bundan bağımsız deÄŸildir. Ülkemizin üzerinde oynanan oyunların arkasında, son 14 yıldır, her alanda yaÅŸanan geliÅŸmeden duyulan rahatsızlık vardır. Gezi olayları olsun, 17-25 Aralık darbe giriÅŸimi olsun, son terör eylemleri olsun, hatta bölgemizdeki geliÅŸmeler olsun; hepsi bununla ilgili. Bunlar birbirinden bağımsız gibi görünse de aslında aynı filmin birbirini takip eden sahneleridir. Ama ÅŸu gerçeÄŸin de görülmesi lazım; Türkiye, artık eski Türkiye deÄŸil. Ülkemiz, manipülasyonlarla krizlere sokulamayacak saÄŸlam bir istikrar zeminine kavuÅŸmuÅŸtur. “Yeni Türkiye” yolunda kararlılıkla yürüyoruz. Önümüze çıkarılan son engel ise en aÅŸağılık, en insanlık dışı yöntem olan terörün yeniden hortlatılması oldu. Fakat Allah’ın yardımı ve milletin desteÄŸiyle, bu saldırıların hepsini de boÅŸa çıkardık, çıkaracağız.

PARALEL YAPI Ä°LE MÜCADELEDE SÄ°ZÄ°N KARARLI TUTUMUNUZ OLDUKÇA ETKÄ°LÄ° OLDU. 2013’TEN BU YANA ARTIK TOPLUM DA BU TEHDÄ°DÄ°N FARKINA VARDI. BU MÜCADELE NEREYE KADAR SÜRECEK?

Paralel Yapı ile mücadele benim ÅŸahsi mücadelem deÄŸil, bir devlet politikasıdır. Burada devletimize ve milletimize yönelik bir tehdit söz konusudur. Biliyorsunuz, bu yapı milli güvenliÄŸimizi tehdit eden ve mücadele yürütülmesi gereken bir oluÅŸum olarak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne de girdi. GeçmiÅŸte yaÅŸadığımız birçok sorunlu olayın arkasında, özellikle devletin kritik kurumlarına sızan bu ÅŸer örgütün elemanlarının izine rastlıyoruz. Filmi baÅŸa sarıp, bu yapının milletin arkasından sinsi bir ÅŸekilde çevirdiÄŸi dolaplara tekrar baktığımızda, Türkiye’nin nasıl büyük bir tehlikeden kurtulduÄŸunu daha net görüyoruz. Gizlilik içinde yol alan bu yapı ile ilgili daha önce de bazı çekincelerimiz olmuÅŸtu. Ancak17-25 Aralık darbe giriÅŸiminin ardından kesin ve kapsamlı bir temizlik operasyonuna baÅŸladık. Paralel Yapı, yerleÅŸtiÄŸi bütün kurumlarımızda çok büyük tahribat oluÅŸturdu. Bu tahribatı onarmak için daha yapılacak çok iÅŸ olduÄŸunun farkındayız. Åžu anda devletimizin tüm kurumları ve milletimiz bu yapı ile mücadeleyi sahiplenmiÅŸtir. Ama daha etkin bir mücadele sergilemek durumundayız. Bunların yurt dışında da birçok organizasyonu var. GittiÄŸimiz her yerde muhataplarımıza bunların nasıl tehlike arz ettiklerini belgeleriyle anlatıyoruz. Benim “tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet” diye tarif ettiÄŸim bu yapının gerçek yüzünü görüp uzaklaÅŸan samimi kardeÅŸlerimiz oldu. Artık bu yapı marjinalleÅŸen bir örgüt haline dönüÅŸmüÅŸtür. Milli güvenliÄŸimizi tehdit eden her örgüt gibi, bunlarla da mücadeleye kararlılıkla devam edilecektir.

ÖZELLÄ°KLE ULUSLARARASI MEDYADA TÜRKÄ°YE’NÄ°N DAEÅž’Ä° DESTEKLEDİĞİNE DAÄ°R DEZENFORMASYON YAPILIYOR. ANCAK BUNUN BÖYLE OLMADIÄžI BÄ°LENEN BÄ°R GERÇEK. TÜRKÄ°YE’NÄ°N DAEÅž POLÄ°TÄ°KASI NEDÄ°R?

Bizim için DAEÅž de PKK, PYD-YPG ya da DHKP-C gibi bir terör örgütüdür. Türkiye doÄŸrudan DAEÅž terör örgütünün saldırılarına maruz kalan bir ülke. Åžu anda bu örgüte karşı da kapsamlı bir mücadele yürütüyoruz. Açıkçası bu mücadeleyi Türkiye kadar sonuç alıcı ÅŸekilde gerçekleÅŸtiren baÅŸka bir ülke de yok. Bazı ülkeler DAEÅž’le mücadele bahanesiyle Suriye’de kendi bölgesel projelerini hayata geçirmeye çalışıyor. Türkiye ise doÄŸrudan bu örgütün saldırılarıyla karşı karşıya kalsa da mazlum kardeÅŸlerinin yanında yer almıştır. Bölgemizdeki kardeÅŸlerimizin yanında olurken, terörün karşısında da en etkin ÅŸekilde mücadele etme kararlılığımızı sonuna kadar sürdüreceÄŸiz. Türkiye, DAEÅž’le mücadelede uluslararası koalisyonun bir parçasıdır. Bu açık gerçeklere raÄŸmen DAEÅž’i desteklediÄŸi ÅŸeklindeki asılsız iftiraları Türkiye’ye atanların niyeti farklıdır. Türkiye, yabancı terörist savaÅŸçıların çatışma bölgesine geçiÅŸinin engellenmesi noktasında hiçbir ülkenin göstermediÄŸi çabayı gösteriyor. Sadece bu yılın ilk üç ayında Türkiye genelinde DAEÅž’e yönelik gerçekleÅŸtirilen operasyonlarda yaklaşık 700 ÅŸüpheli gözaltına alındı, 160 kiÅŸi de tutuklandı. Silahlı Kuvvetlerimiz Suriye ve Irak’taki DAEÅž hedeflerine yönelik çok sayıda operasyon gerçekleÅŸtirdi. Biz böylesi bir çaba göstermemize raÄŸmen, bazı ülkelerin bir kısım terör örgütlerine karşı hareketsiz kaldığını görüyoruz. Ülkemizde alçak terör eylemleri gerçekleÅŸtiren PKK veya PYD için Avrupa’da her türlü destek ve propaganda faaliyetlerine sessiz kalınabiliyor. Bu tablo, “terörle mücadelede uluslararası dayanışma” mesajlarına gölge düÅŸüyor. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaÅŸasın” ikiyüzlülüÄŸü ile bu iÅŸ çözülemez. Uluslararası kurumlar ve tüm devletler, ayrım yapmadan bütün terör örgütlerine karşı samimi bir ÅŸekilde ortak tavır almalıdır. Terör, ortak düÅŸmanımızdır ve bütün insanlığı tehdit etmektedir. Tüm insanlık buna karşı birlikte mücadele etmelidir.

PKK Ä°LE MÜCADELE DEVAM EDERKEN, SIKIÅžAN TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DOLAYLI MESAJLAR GÖNDERDİĞİNÄ° GÖRÜYORUZ. BUNLARI NASIL DEÄžERLENDÄ°RÄ°YORSUNUZ?

Biliyorsunuz, bu milletin sırtına yük olan terör sorununu çözmek için, bizim her türlü siyasi riski alarak yürüttüÄŸümüz “demokratik açılım”, “milli birlik ve kardeÅŸlik”, “çözüm süreci” giriÅŸimlerimiz oldu. Esasen, toplumda terör meselesinin kalıcı olarak çözüleceÄŸi konusunda çok ciddi bir beklenti de ortaya çıktı. Ancak özellikle çözüm sürecinin terör örgütü ve yandaÅŸları tarafından istismar edildiÄŸini gördük. Böyle olunca çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık. Åžimdi operasyonlar dönemi. Kimsenin bu milletin huzuruna, birliÄŸine, canına kastetmesine izin vermeyiz. Åžu anda asker, polis, korucu, istihbaratçı, bütün güvenlik güçlerimiz dayanışma içerisinde bunların üzerine gidiyor, fedakarca bir mücadele yürütüyor. Terör örgütü ülkemizden ve bölgeden sökülüp atılana kadar da bu operasyonlar devam edecektir. Etkin operasyonlarla geriletilen terör örgütü, zaten büyük ölçüde çökmüÅŸ vaziyette. Bu operasyonlar karşısında sıkışınca, ÅŸimdi bazı yabancı devletler, aktörler, medya üzerinden “silah bırakma”, “yeniden masaya dönme” gibi çeÅŸitli mesajlar gönderme yolunu deniyorlar. Daha önce de ifade etmiÅŸtim: bu aÅŸamadan sonra çözüm bellidir; terör örgütünü, en küçük bir zerresi kalmayacak ÅŸekilde topraklarımızdan temizledikten sonra birliÄŸimizi ve kardeÅŸliÄŸimizi güçlü ÅŸekilde tesis ettiÄŸimizde gerçek çözümü bulmuÅŸ olacağız.

TÜRKÄ°YE’DE DEVLETÄ°N TERÖRLE MÜCADELE SÜRECÄ°NDE GÜÇLÜ BÄ°R HALK DESTEĞİNE SAHÄ°P OLMASI NE GÄ°BÄ° SONUÇLAR DOÄžURUYOR?

Burada, beni en çok sevindiren ÅŸey, bölge halkının, Kürt kardeÅŸlerimizin terör örgütünün karanlık amacını çok iyi görmesi ve bunların yanında yer almaması oldu. Teröristler ve siyasi destekçileri kendi kendilerine özerklikçilik oynadılar, yalnız kaldılar ve kaybettiler. Hüsranla neticelenen çukur siyasetleriyle milletimizin nefretini kazandılar. Terör eylemlerinin, halkın yararına bir yönünün olmadığı, tam tersine sadece Türkiye’nin ayağına çelme takma teÅŸebbüsü olduÄŸu milletimizin her kesimi tarafından görüldü. Milletimiz, diÄŸer bütün alanlarda yürütülen mücadele gibi, bunu da bir istiklal mücadelesi olarak görüyor. Milletin desteÄŸinin ve duasının elde edildiÄŸi her mücadele gibi, terörle mücadele de baÅŸarıyla sonuçlanacaktır.

KAMUOYUNDA BÄ°R TARAFTAN DA YENÄ° ANAYASA VE BAÅžKANLIK SÄ°STEMÄ° TARTIÅžMALARI YÜRÜTÜLÜYOR. TÜRKÄ°YE Ä°ÇÄ°N BAÅžKANLIK SÄ°STEMÄ°NÄ° NEDEN GEREKLÄ° GÖRÜYORSUNUZ, NASIL BÄ°R BAÅžKANLIK SÄ°STEMÄ° OLMALI?

Türkiye büyüdükçe yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bizim yeni yöntemler bulup hayata geçirmemiz gerekiyor. Yeni anayasa tartışmaları olsun, baÅŸkanlık sistemi tartışmaları olsun iÅŸte bu çerçevede Türkiye’nin gündemine gelen konulardır. Åžunu görmemiz lazım; Türkiye’nin idari yapısındaki elbise, artan imkan ve kabiliyetlerimiz düÅŸünüldüÄŸünde, artık dar geliyor. Bugün G20’nin en büyük ilk 10 ülkesi baÅŸkanlık sistemiyle yönetiliyor. Dünyanın geliÅŸmiÅŸ ülkelerin çoÄŸunun baÅŸarısının arkasında baÅŸkanlık sistemi olduÄŸunu görüyoruz. Çünkü hızlı karar alma ve hızlı icraat ortaya koyma kabiliyetine sahipler. Bizim de hızlı karar alma ve hızlı uygulama mekanizmaları açısından yeni Türkiye için yeni bir anayasaya ve baÅŸkanlık sistemine ihtiyacımız olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Bunu bir teklif olarak gündeme getirirken de başından beri baÅŸkanlık sisteminin milletimiz tarafından tartışılmasını dile getirdim. “Türk tipi baÅŸkanlık sistemi olmaz” diyenler oluyor. Bunlar, milletimizin iyi bir ÅŸey ortaya çıkarabileceÄŸine hiçbir zaman inanmayanlardır. Evrensel standartları kendi tarihimiz ve kültürümüzle sentezlediÄŸimiz bir modelde özgün bir baÅŸkanlık sistemimiz tabii ki olur. Esasen dünyada uygulanmakta olan tek bir baÅŸkanlık sistemi modeli zaten yok. Her biri kendi tarihini, kültürünü, yerel özelliklerini içeriyor. Farklı modelleri inceleyerek kendimize uygun özgün bir baÅŸkanlık sistemi tesis edeceÄŸimizi düÅŸünüyorum.

TÜRKÄ°YE’DE MEDYA-SÄ°YASET Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERÄ°NÄ° NASIL GÖRÜYORSUNUZ? SON DÖNEMDE TÜRKÄ°YE’DE MEDYA ALANINDA YAÅžANAN ÇOK SESLÄ°LÄ°ÄžE RAÄžMEN, ÜLKEDE BASIN ÖZGÜRLÜÄžÜ ALANINDA BÄ°R “GERÄ°LEME” YAÅžANDIÄžI YÖNÜNDEKÄ° ALGININ NEDENÄ° NEDÄ°R?

Türkiye’nin içerden ve dışardan haksız eleÅŸtirilere maruz kaldığı bir alan da basın özgürlüÄŸü konusu. Halbuki bugün, Türkiye’de ifade ve basın özgürlüÄŸünün zemini geçmiÅŸle karşılaÅŸtırıldığında daha saÄŸlamdır. Türkiye’de medya alanı 2002 sonrasında ciddi büyüme göstermiÅŸtir. Ulusal ve bölgesel düzeyde yayın yapan gazete ve dergi sayısı 7 bine, televizyon sayısı 300’e, radyo sayısı ise bine ulaÅŸan bir medya sektörü ile karşı karşıyayız. Ciddi bir çeÅŸitlenme, çok seslilik ve özgürlük söz konusu. Ancak basın özgürlüÄŸü ulusal güvenliÄŸimizi tehdit edecek ÅŸekilde istismar edilemez. Dünyanın hiçbir ülkesi de ulusal güvenliÄŸini tehdit eden bir unsur söz konusuysa tepkisiz kalmaz. Türkiye’de basın özgürdür. Aksini iddia edenlerin basın özgürlüÄŸünden anladıkları, eskisi gibi hükümet kurup hükümet yıkan bir medya gücüne sahip olmaksa, bunun olmayacağı bir Türkiye’de yaşıyoruz. O günler geçti artık. Elbette özgürlükleri daha da geniÅŸleteceÄŸiz. Ama bugün Türkiye’de basın özgürlüÄŸü meselesi, siyasi bir kalkana dönüÅŸmüÅŸ durumdadır. Bunu gündeme getirenlerin aslında medya ile ilgili bir dertleri yoktur. Sadece bu argümanı bir araç olarak kullanıyorlar. Nitekim gücü ellerine geçirdiklerinde, kendilerine muhalif olan medyaya el koyma dahil, çok farklı niyetleri olduÄŸunu da ifade ediyorlar.

ÖZELLÄ°KLE ANA MUHALEFET PARTÄ°SÄ° LÄ°DERÄ°NÄ°N SON GÜNLERDE KULLANDIÄžI ÜSLUP ÇOK ELEÅžTÄ°RÄ°LDÄ°. YOÄžUN GÜNDEMDE SÄ°YASET ÜSLUBU NE OLMALI?

Sayın KılıçdaroÄŸlu’nun üslubu asla bir ana muhalefet liderine yakışacak bir üslup deÄŸil. Yanlış yaptığı eleÅŸtirildikten sonra bile o üslubu deÄŸiÅŸmedi. Bu çarpık tarzı artık bir siyaset biçimi haline getirdi. Bu çirkin dile, milletin gönlünü kazanacak siyaset üretemedikleri için baÅŸvurduklarını düÅŸünüyorum. Kendi iç gerilimlerini, acziyetlerini bu yolla gizlemeye çalışıyorlar. Ancak milletimiz bütün bunları gayet iyi görüyor ve herkese notunu veriyor. Biz, bu üslupla siyaset yapanları “yok” saymayı tercih ediyoruz.

SÄ°YASETTE “ERDOÄžAN KARÅžITLIÄžININ” BÄ°R KÄ°MLÄ°K HALÄ°NÄ° ALMASINI NASIL DEÄžERLENDÄ°RÄ°YORSUNUZ?

Bu, ÅŸahsımla ilgili deÄŸil, millete karşı bir tutumdur. Asıl önemli olan, bu karşıtlığın kimleri yan yana getirdiÄŸidir. Bakıyorsunuz terör örgütü PKK destekçileri ile Paralel Yapı üyeleri yan yana. Ya da bugüne kadar birbiriyle kavga edenler kol kola. Bu süreç aynı zamanda maskelerin düÅŸmesini, millete cephe açanların gerçek yüzünün görülmesini de saÄŸladı. Bu açıdan hayırlı da olmuÅŸtur. 

ABD’DE BAÅžKANLIK SEÇÄ°MÄ° YAKLAÅžIYOR. YENÄ° BAÅžKANDAN TERÖRLE MÜCADELE VE SURÄ°YE KONULARINDA HANGÄ° ADIMLARI BEKLÄ°YORSUNUZ? TÜRKÄ°YE-ABD Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERÄ°NÄ° NASIL BÄ°R PERSPEKTÄ°F GÜÇLENDÄ°RÄ°R? 

ABD’de gerçekleÅŸtirilecek seçimler Amerikan halkının tercihini ortaya koyacak. Çıkacak netice Türkiye ile ABD iliÅŸkileri açısından köklü bir deÄŸiÅŸime yol açmayacaktır. Çünkü Türkiye ve ABD iki güçlü müttefik ve ortaktır. Uzun bir geçmiÅŸe ve güçlü temellere sahip olan iki ülke arasındaki iliÅŸkiyi daha önce “stratejik ortaklık” olarak ifade ediyorduk. Sayın Obama’nın Türkiye ziyaretinde bunun çerçevesini “model ortaklık” olarak tanımladık. Türkiye-ABD iliÅŸkisi, ikili konuların yanı sıra, bölgesel ve küresel geliÅŸmeler açısından da önemli. Terörle mücadeleden enerji arz güvenliÄŸine kadar geniÅŸ bir iÅŸbirliÄŸi alanımız bulunuyor. Ortaklığımızın ve iÅŸbirliÄŸimizin özellikle terörle mücadele ve Suriye gibi sıcak konularla ilgili daha iyi bir noktaya taşınması hususunda ayrıca çalışıyoruz.

SON OLARAK KRÄ°TER DERGÄ°SÄ°NÄ°N YAYIN HAYATINA BAÅžLAMASINA Ä°LÄ°ÅžKÄ°N NELER SÖYLERSÄ°NÄ°Z?

DüÅŸünce geleneÄŸinin oluÅŸmasında dergilerin önemli bir yeri var. Kriter’in de bu anlamda kendine önemli bir yer edineceÄŸini düÅŸünüyorum. Bu vesileyle derginizin baÅŸarılı olmasını temenni ediyorum.

[Kriter, 1 Mayıs 2016]