1.Seçimlerden sonra hükümet kurulamadığı için Anayasa gereğince seçimlerin Cumhurbaşkanı tarafından yenilenmesine karar verildi. Bu şekilde bir seçim yenilemesinin Türkiye tarihinde bir örneği yaşanmış mıdır?
TBMM’nin görev süresi dolmadan seçimlerin Cumhurbaşkanınca yenilenmesinin bir örneği Cumhuriyet tarihi boyunca hiç yaşanmamıştır. Zaten 1924 Anayasası Cumhurbaşkanına böyle bir yetki vermemişti. 1961 Anayasasında bu yetki tanınmış, ama neredeyse imkansız denecek kadar zor koşullara bağlanmıştı. 1961 Anayasasının 108. maddesine göre, 18 aylık bir süre içerisinde iki hükümetin güvenoyu ile düşürülmesi ve üçüncüsünün de güvenoyu alamaması durumunda Cumhurbaşkanına seçimleri yenileme yetkisi verilmişti. Özellikle 1973 seçimleri sonrası dönemde Meclis içerisinden bir hükümet çıkmaması ciddi siyasal krizlere sebep olmuş, ancak seçimleri yenileme yetkisi katı kurallara tabi olduğundan halkın hakemliğine başvurma ve bu yolla krizi aşma imkanı olmamıştır. Anayasa tarihimizde 1961 Anayasasındaki bu eksikliğin 12 Eylül Darbesine giden süreci kolaylaştıran sebeplerden birisi olduğu ifade edilmektedir.
1961 Anayasasındaki bu eksikliği dikkate alan 1982 Anayasası, genel olarak bütün siyasi karar mekanizmalarındaki tıkanıklıkları çözmeyi amaçlayan çok sayıda hüküm içermektedir. Bunlardan birisi de seçimlerin yenilenmesine ilişkin 116. maddedir. Bu madde ile, son dönemde sıkça dile getirilen ve bu sayede herkesin haberdar olduğu, TBMM seçiminden sonra 45 günlük süre içerisinde hükümetin kurulamaması halinde seçimlerin yenilenmesi kuralı getirilmiş ve seçimlerin yenilenmesi daha makul ve imkan dahilinde olan koşullarda alınacak bir karar haline gelmiştir. Ancak 1995 seçiminden sonra gündeme gelse de, Meclisten bir hükümet çıkmadığı için Cumhurbaşkanınca seçimlerin yenilenmesi durumu yaşanmamıştır. Yani şu anda alınan seçim yenileme kararı ile Cumhuriyet tarihinde bir ilk gerçekleşmiş olacaktır.
2.Anayasa, Cumhurbaşkanının seçimleri yenileme kararı alması sonrasında hükümetin kurulması konusunu nasıl düzenlemektedir?
Öncelikle belirtmek gerekir ki seçimlerin yenilenmesi, bir partinin ya da kişinin tercihinden ziyade, TBMM’de bir hükümet kurulamamasına karşı Anayasanın öngördüğü çıkış yolunun uygulanmasıdır. Meclis erken seçim kararı almayarak kendi varlığı ile ilgili karar verme yetkisini yürütmeye, yani Cumhurbaşkanına bırakmıştır. Cumhurbaşkanı da Anayasa gereği bu yetkisini kullanmak durumunda kalmıştır. Yani koalisyon ya da azınlık hükümetinden tamamen farklı şekilde anayasal bir zorunluluk olarak seçim hükümeti kurulmaktadır.
Seçimlerin yenilenmesi kararının koşullarını 116. madde, bu süreçteki geçici Bakanlar Kurulunun nasıl kurulacağını ise 114. madde düzenlemektedir. Buna göre, Ulaştırma, Adalet ve İçişleri bakanlıkları bağımsızlardan olmak üzere, Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin oranlarına göre katılacakları bir Bakanlar Kurulu oluşturulacaktır. Siyasi parti gruplarının bakanlık sayılarını TBMM Başkanı belirleyecektir. Bir siyasi parti grubunun, siyasi parti grupları genel toplamı içerisindeki yüzde oranı ile alınacak bakan sayısının çarpımına göre dağıtım işlemi yapılacaktır. Bu hesaplamada başbakanlık ve bağımsız kişilerin atandığı bakanlıklar yer almayacaktır. Meclis komisyonları da benzer bir hesaplama ile oluşturulduğundan bu konuda Meclis geleneğinde yeterli tecrübe ve teamül bulunduğunu, bu hesaplamanın çok tartışmalı olmayacağını söyleyebiliriz. Buna göre, AK Parti 11, CHP 5, MHP ve HDP 3’er bakanlık alacaktır. Ayrıca Anayasa’ya göre geçici Bakanlar Kurulunun seçimlerin yenilenmesi kararından itibaren beş gün içerisinde kurulması gereklidir. Ancak kurulduktan sonra güven oylamasına gerek yoktur.
3.Hükümetin kuruluşu sırasında partilere hangi bakanlıkların verileceği ve o partiden kimlerin söz konusu bakanlıklara atanacağı nasıl kararlaştırılacak?
Geçici Bakanlar Kurulunun oluşumu konusunda Anayasada ayrıntılı hükümler olmadığı gibi yasalarda ya da TBMM İçtüzüğünde de herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca tekrar belirtmek gerekir ki, seçimlerin Cumhurbaşkanınca yenilenmesi ve geçici Bakanlar Kurulunun kurulması Cumhuriyet tarihi boyunca ilk defa gerçekleşmektedir. Yani oluşmuş teamüller ya da örnek uygulamalardan söz etmek mümkün değil. Bu durumda Anayasa’daki geçici Bakanlar Kurulunu düzenleyen bazı ifadelerden yararlanabileceğimiz gibi, genel hükümlere bakarak da bazı çıkarımlarda bulunabiliriz. Öncelikle Bakanlar Kurulunun kuruluşuna ilişkin genel hükümlere baktığımızda, 109. maddede; “Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır…” hükmüne rastlamaktayız. Yani bakanların kimler olacağını Başbakan belirlemekte ve Cumhurbaşkanına sunmaktadır. Benzer şekilde 114. maddede de “Teklif edilen bakanlığı kabul etmeyen veya sonradan çekilen partililer yerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsızlar atanır” denilmektedir. Bu hükümden, partililere bakanlıklar önerileceği ya da teklif edileceği anlamını çıkarabiliriz. Bu öneriyi kimin yapacağı açıkça yazılmamış ama hükümetin kuruluşuna ilişkin genel hükümler gereğince bu kişinin Başbakan olarak atanan kişi olduğunda şüphe yoktur. Bu hüküm, görevlendirilecek seçim hükümetinin Başbakanına, partilerden istediği isme öneride bulunma imkanı vermektedir.
4.CHP ve MHP bu hükümete üye vermeyeceklerini, HDP ise vereceğini söyledi. Bu durumda nasıl bir geçici hükümet ile karşılaşacağız?
CHP ve MHP bu hükümete üye vermeyeceklerini açıkladılar. Bu durumda Anayasa gereği onlara düşecek bakanlıklara bağımsız isimler atanacaktır. Yani Meclis Başkanınca bakanlıkların yeniden partilere dağıtılmasına gerek yoktur. Bağımsızlıktan kastedilen ise, Meclis içinden ya da dışından olsun herhangi bir parti üyesi olmayan kişilerdir. Ulaştırma, Adalet ve İçişleri bakanlıklarına seçim dönemlerinde yapılan atamalarda, bağımsız kişiler olarak büyük çoğunlukla o bakanlıkların müsteşarları tercih edilmiştir. Bazı dönemlerde üniversite hocalarının veya bağımsız milletvekillerinin atandığı da olmuştur. Bu örnek uygulamalara partililerin kabul etmediği bakanlıklar için de başvurulabilir. Ama burada bir zorunluluk yok, Başbakan milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olan ve partili olmayan Meclis içinden veya dışından herkesi atayabilir. HDP hükümete katılacağını açıkladığına göre bu partiye düşen bakanlıklara HDP’liler atanacaktır. Sonuç olarak, partilerin mevcut tavırları karşısında geçici Bakanlar Kurulunun AK Partili ve HDP’li milletvekilleri ile bağımsızlardan oluşacağını söyleyebiliriz.
5.HDP’li bakanlar nasıl belirlenecek? Bu konuda süren tartışmalar konusunda görüşünüz nedir?
Mevcut durumda geçici hükümete HDP de katılacaktır. Hükümeti kurmakla görevlendirilen kişi –yani Başbakan– hangi bakanlıklar için hangi HDP’lilere öneride bulunacağını kararlaştıracaktır. Yani burada bakanlıklar ve isim konusundaki kararın Başbakanın yetkisi dahilinde olduğunu söyleyebiliriz. Şüphesiz Bakanlar Kurulunu onaylama yani atama kararını da Cumhurbaşkanı verecektir. HDP’nin bakanlık tercihinde bulunması ya da bakanlıklara isim vermesi söz konusu değildir. Sistem gereği Başbakan kuracağı hükümette uyumlu çalışabileceği kişileri belirleyecektir. Son olarak Anayasada siyasi parti gruplarından üye alınacağının belirtilmesi, parti gruplarını sürecin parçası haline getiriyor izlenimi verse de son kararın Başbakan ve Cumhurbaşkanında olduğunu söylemek gerekir.