Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının yüzüncü yılını kutluyoruz.
TBMM’nin yüzüncü yılını kutlasak da bilindiği gibi, parlamento geleneğimiz daha geriye gider ve 1876’da kabul edilen Anayasa (Kanuni Esasi) ile başlar. Meclis-i Umumi olarak adlandırılan bu ilk meclis, Osmanlı döneminde, 19 Mart 1877’de Dolmabahçe’de yapılan bir törenle açılır.
Osmanlı Parlamentosu, 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı’nın ortaya çıkardığı şartlardan dolayı, 14 Şubat 1878’de süresiz tatil edilse de, 17 Aralık 1908’de tekrar açılacaktır.
1908’den 1913’e kadar olan dönemde demokratik ve çoğulcu bir yapıda görev icra eden Osmanlı parlamentosu, aynı zamanda çok partili siyasal hayat tecrübesinin de kurucu bir dönemini yaşayacaktır.
***
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan Mondros Mütarekesi’ne rağmen, işgal kuvvetlerinin ülkenin çeşitli yerlerini işgal etmeye başlamasıyla, Türk milleti yeniden bir direniş mücadelesi başlatacaktır.
Dolayısıyla da Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkması, ardından Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Millî Mücadele hareketinin yol haritası belirlenecektir.
Bu yol haritasına göre, Osmanlı Mebusan Meclisinin seçimleri 1919 sonbaharında yapılır ve bu meclis, 28 Ocak 1920’de yaptığı gizli oturumda Misakımillî’yi kabul eder.
İstanbul’un 16 Mart 1920’de işgal edilmesiyle Meclis’in işgal altında çalışma şartları mümkün olmadığından, Mebusan Meclisi 18 Mart’ta son kez toplanarak süresiz tatil kararı alır.
İstanbul’da söz konusu kararın alınmasından bir gün sonra, Mustafa Kemal Paşa, Heyeti Temsiliye Başkanı olarak Ankara’da olağanüstü yetkili bir Meclis’in toplanacağını duyurur.
Yayınlanan genelgede “dağıtılmış olan mebuslardan Ankara’ya gelebileceklerin de bu Meclise katılmaları” çağrısı yer almaktadır.
Bu bağlamda, 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan Büyük Millet Meclisi, aynı zamanda Osmanlı Mebusan Meclisinin bir devamıdır. Mebusan Meclisinin üyelerinin yanında, yeni seçilen milletvekilleri de olağanüstü şartlardan dolayı, 1919 seçimleri için belirlenen ikinci seçmenler tarafından seçilecektir.
Büyük Millet Meclisi, olağanüstü bir dönemde, olağanüstü şartlarda ve olağanüstü yetkilerle görev yapmıştır. Açılmasının ardından Millî Mücadele döneminde aralıksız toplantı hâlinde, 3 yıl boyunca, 16 Nisan 1923’e kadar görevini sürdürecektir.
Yürütme organı vazifesi ile Millî Mücadeleyi yönetmiştir. Yasama yetkisi ile, vatanın kurtuluşu için gerekli olan yasaları çıkarmıştır. Hatta İstiklal Mahkemeleri yargılamalarında olduğu gibi zaman zaman yargı vazifesini de üstlenmiştir. Bu bağlamda, meclis hükûmeti sistemi ile güçler birliği prensibine göre faaliyetlerini icra edecektir.
Kuşkusuz ilk Meclis, vatanın kurtuluşu konusunda tam bir görüş birliği içerisinde olsa da, bazı iç politika konularında tam demokratik bir tartışmayı sürdürmüştür.
Dünya parlamentoları ile karşılaştırıldığında, TBMM istisnai bir rol ve öneme sahiptir. Gazi bir meclistir. Kurutuluş mücadelesini başarı ile yönetirken, yeni bir yönetim sistemi olan Cumhuriyetin de temellerini atmıştır.
TBMM’nin 23 Nisan 1923’te ilk toplantısını yöneten Sinop mebusu Şerif Bey “Muhterem topluluk!” nidası ile açılış konuşmasına başlamış “Bu yüce meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve ilahî tevfik ile, milletimizin iç ve dış tam bağımsızlığı dâhilinde mukadderatını bizzat ele aldığını ve idare etmeye başladığını bütün cihana ilan ederek Büyük Millet Meclisini açıyorum” sözleri ile yeni bir sürecin başlangıcını ilan etmişti.
Yüzyıllık ömründe TBMM, askerî darbeler başta olmak üzere, birçok badire atlattı. Ülkenin bekası söz konusu olduğunda ilk günkü kuruluş ruhunu korudu. 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminde, kuruluş ruhunun taptaze canlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Havadan bombalamasına rağmen toplantısına ara vermeden devam ederek, ikinci kez gazi unvanını aldı.
Gazi Meclis’in yüzüncü yıl dönümü, zor dönemden geçilen günlere denk geldiği için görkemli törenlerle kutlanamasa da toplum olarak bizler Meclis’in öneminin farkında olmayız. Gazi Meclis’in yüzüncü yılı kutlu olsun.
[Türkiye, 23 Nisan 2020].