TBMM, bugünlerde tarihi bir misyon üstleniyor. Milletin kendisine yüklediği emanete sahip çıkıyor. Anayasa değişikliği paketinde yer alan maddelerin oylaması sürüyor. İlk tur tamamlandıktan sonra 48 saatlik bir ara verilecek ve ardından ikinci tur oylamalara geçilecek. Önemli olan da ikinci tur esasında. Görünen manzara anayasa değişikliği paketinin AK Partili ve MHP'li milletvekillerinin desteğiyle referandum sayısını kolaylıkla yakalayabileceği. CHP'nin ve HDP'nin bütün uğraşlarına rağmen Türkiye referanduma gidiyor.
Referandum sürecinin kolay geçmeyeceğini artık hepimiz biliyoruz. Şer odakları kirli araçlar kullanarak Türkiye'nin atacağı bu tarihi adıma engel olmaya çalışıyorlar, çalışmaya da devam edecekler. Ellerinde iki aygıt var.
Birincisi terör saldırıları. PKK, DEAŞ, FETÖ ve diğer taşeron terör örgütleri göze girme yarışı içindeler. Aralarında hem rekabet var, hem de apaçık bir işbirliği.
Şer odaklarının elindeki ikinci araç ise finansal ataklar. Her şey artık o kadar göz önünde olup bitiyor ki. Terör saldırıları, kitlesel kalkışmalar, darbe girişimleri ve siyasi cinayetler eşliğinde yürütülen düşük yoğunluklu savaştan sonuç elde edemediklerini gördüler.
Bir süredir de finansal atakları devreye sokuyor, ekonomiyi döviz fiyatlarıyla oynayarak manipüle etmeye kalkıyorlar. Bu konuda da ellerinde başarılı bir model var. Brezilya! İktidardan düşürülmeye çalışılan Dilma Rousseff birçok siyaset dışı müdahaleye maruz kalmıştı. O süreçte en sonuç alıcı unsurlardan biri de finansal ataklar oldu. Brezilya para birimi real dolar karşısında hızla değer kaybına uğratıldı. Yüzde 60 değer kaybeden real, tamamen uydurma gerekçelerle görevden alınan Rousseff'in yerine Amerikancı bir başkan geçtikten sonra yeniden değerleniverdi!
Evet referanduma kadar finansal ataklar da dahil her tür kirli yöntemi deneyerek sonuç almaya çalışacaklar. Bu süreçte en büyük zenginliğimiz 15 Temmuz'da asaletini ve dirayetini gösteren bu milletin siyasi bilinci; neyin ne olduğunu çok net biçimde görüyor oluşu.
Millet, Türkiye'nin 15 Temmuz sonrasında sahici bir inşa ve mücadele dönemine girdiğini, bu sürecin liderinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu çok iyi biliyor. Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar başarıyla terörle mücadele ediyor. Vesayet odaklarının önünü açan mevcut hükümet modelinin yerine çift başlılığı ortadan kaldıracak, hızlı karar alma imkânı tanıyacak, demokrasinin önünü açacak ve siyasi istikrarı garanti edecek yeni bir hükümet sistemi inşa ediyor.
Kriter dergisinin bu ayki sayısında AK Parti Genel Sekreteri Abdulhamit Gül'le yapılan bir söyleşi var. Önemli bir tespit yapıyor Abdulhamit Gül.
Türkiye'de siyasi istikrar, bugüne dek karizmatik liderlerin varlığına bağlı olarak temin edilebilmiş, karizmatik liderlerin olmadığı dönemlerde ise siyasal istikrarsızlık adeta bu ülkenin kaderine dönüşmüştür.
Türkiye, bütün bu birikimini, gelişmişliğini, zenginliğini siyasi istikrarsızlığın olduğu bir ortamda koruyamaz. Türkiye'nin yakaladığı büyüme çizgisi de, bu ülkenin istiklali de siyasi istikrarın ve güçlü, siyaseten sorumlu bir liderliğin varlığıyla korunabilir. O yüzden ne olursa olsun, nereden gelirse gelsin bu hain saldırılara karşı milletin ve devletin yanında duracak, bu dönüşümü salimen sağlayacağız. Şer odaklarına teslim olduğumuzda, ne istiklalimizin, ne bir vatanımızın olmayacağını çok iyi biliyoruz...
[Sabah, 12 Ocak 2017].