140 yıllık Türk anayasacılık tarihi incelendiğinde neredeyse tüm anayasaların ve 12 Mart 1971’de olduğu gibi bazı anayasa değişikliklerinin tepeden inmeci bir anlayışla ve demokratik meşruiyetten uzak bir şekilde hazırlandığı görülecektir. Bu anayasalar halk iradesine dayanan hükümetleri antidemokratik mekanizmalarla kısıtlamış ve bu durum beraberinde siyasi istikrarsızlık getirmiştir. 27 Mayıs ve 12 Eylül cuntalarının topluma dayattığı 1961 ve 1982 Anayasaları ile parlamenter demokrasi adı altında askeri ve bürokratik vesayetle kuşatılmış bir siyasi düzen kurulmuştur. 1982 Anayasası’nın tahkim ettiği bu vesayetçi düzen sadece anayasada yazılı olarak kalmamış, 28 Şubat süreci, 27 Nisan e-muhtırası, Anayasa Mahkemesinin “367” kararı ve son olarak 2008 yılındaki AK Parti’yi kapatma davasında kendini göstermiştir. Yeni anayasa veya anayasada kapsamlı reform arayışları uzun yıllar Türkiye’nin gündeminde yer alsa da özellikle 12 Haziran 2011 seçimleri sonrasında bu yöndeki adımlar somutlaşmaya başlamıştır. Bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulmuş fakat komisyonun yeni baştan anayasa yapma hedefi maalesef gerçekleşmemiştir.
Bu dönemde siyasi partiler, üniversiteler ve STK’lar çok sayıda anayasa önerisini TBMM Başkanlığına iletirken AK Parti de yeni anayasa önerisini Kasım 2012’de uzlaşma komisyonuna sunmuştu. Öneri hükümet sistemi olarak başkanlığı öngörmekte, bunun yanında yargı ve diğer kurumlar açısından birçok yeni düzenleme getirmekteydi. Metnin kamuoyuyla paylaşılmasından bu yana geçen dört buçuk yıllık sürede hükümet sistemi arayışları başkanlık modeli etrafında yoğunlaşmış ve sunulan bu öneri metni de tartışmaların odağında yer almıştı. Bu süreçte yaşanan Gezi Parkı Şiddet Eylemleri, 17-25 Aralık darbe girişimi, terör saldırıları ve 15 Temmuz darbe teşebbüsü gibi ciddi meydan okumalar Türkiye için etkin bir yürütme organının önemini tekrar ortaya çıkarmıştır. Diğer taraftan 7 Haziran 2015 milletvekili seçim sonuçlarına göre birinci parti olan AK Parti’nin yüzde 41 oy almasına rağmen hükümetin kurulamaması Türkiye’deki hükümet istikrarının uzun vadede tehdit altında kalabileceğini göstermiştir.
Tüm bu ihtiyaçlara cevap vermek için 2016 sonbahar aylarında AK Parti, MHP ile yürütülen görüşmeler sonucu başkanlık sistemini esas alan bir anayasa değişiklik teklifi hazırlamıştır. AK Parti ve MHP uzlaşısı ile 10 Aralık 2016 günü TBMM’ye sunulan ve 20 Ocak’ta Mecliste kabul edilen teklif 1982 Anayasası’nın yaklaşık 70 maddesini değiştirmektedir. Bu sivil siyasetin teşebbüs ettiği en kapsamlı değişikliktir. Bu perspektifte Türkiye’nin hükümet sistemi arayışının bir parçası olan 2012 ve 2016 Anayasa teklifleri karşılaştırmalı olarak incelenecektir..