Ana muhalefet partisi CHP tarafından önce TBMM BaÅŸkanı Çiçek'e, çarÅŸamba günü ise BaÅŸbakan ErdoÄŸan'a sunulan ve Kürt meselesinin çözümüne ve terörün sonlandırılmasına yönelik birlikte çalışma önerisi içeren paket, Türkiye kamuoyunun baÅŸlıca gündem maddesi hâline geldi. Meclis'in çözüm sürecindeki rolüne ve toplumsal mutabakatın önemine vurgu yapan 10 maddelik metin, içeriÄŸinden ve Kürt meselesinin çözümüne yapabileceÄŸi kısa vadeli katkıdan bağımsız olarak, ana muhalefet partisinin yakın geçmiÅŸteki geliÅŸimine ışık tutması ve artık -kısmen de olsa- partinin toplumsal beklentileri doÄŸru ölçebildiÄŸini göstermesi açısından önem taşıyor. AK Parti'den itiraz almayan pakete karşı MHP temsilcileri 'Kürt sorunu' ifadesi baÄŸlamında itiraz ettiler.
CHP'nin proje üreten ve siyaset yapan bir siyasal parti hâline gelme serüvenini 2010'da yaÅŸanan kırılmaya baÄŸlamak mümkün. Bu dönemden itibaren 'yeni' olduÄŸuna hem kendisini, hem de Türkiye seçmenini ikna etmeye çalışan ana muhalefet partisi, eski yönetici elitinin izlerini sildiÄŸi bir dizi kurultay ile yürümek istediÄŸi istikamete itiraz etmeyen yeni bir çekirdek ortaya çıkardı. Kemal KılıçdaroÄŸlu yönetiminde iki yılı deviren CHP, siyaset oyununu oynadığı ve doÄŸru adımlar attığı sürece seçmen nezdinde yaptığı olumsuz çaÄŸrışımları silebilecek. CHP'nin aldığı inisiyatif, bir anlamda 90 yıllık geçmiÅŸine raÄŸmen siyaset acemisi olan CHP'nin zamanlama ve toplumsal talepleri okuma alanında iyi yönde ilerlediÄŸine iÅŸaret ediyor. Toplumun Kürt meselesi baÄŸlamında çözüm umudunu kaybetmeye baÅŸladığı, hükümetin güvenlikçi bir pozisyona savrulduÄŸu eleÅŸtirileriyle karşılaÅŸtığı mevcut siyasal atmosfer, CHP'nin bir dönem AK Parti hâkimiyetinde bulunan reform ve diyalog ajandası üzerine hak iddia etmesi sonucunu doÄŸurdu. Partinin Kürt meselesi konusunda attığı bu adım, ana muhalefetin temsil etmeye çalıştığı siyasal deÄŸerler itibariyle daha verimli bir zemin olarak dikkat çekiyor.
Ülkedeki Kürt seçmenlerden talep görmeyen, adı geçen öneri paketinin mimarlarından Sezgin Tanrıkulu'nu dahi Ä°stanbul'dan Meclis'e sokmak durumunda kalan CHP, paketin açıklanma sürecinde bireysel konumu ve hedefleri doÄŸrultusunda doÄŸru bir strateji izledi. Tavsiyelerini baÅŸlıca Kürt siyasal aktörleri yerine hükümet temsilcilerine götüren parti, kaygan bir zeminde kendi merkez parti pozisyonunu tahkim etti. Bir baÅŸka deyiÅŸle, CHP, Kürt meselesinin birincil muhatabı Kürt seçmeni yerine etkileyebileceÄŸine inandığı ılımlı Türkleri hedefledi. Bu çerçevede, inisiyatifin, çözüme yönelik siyasal öneriler dikte etmek yerine, Meclis çatısı altında partilerin birlikte çalışmasını saÄŸlayacak bir platform fikrini ortaya atması, partiler arası diyalogu kolaylaÅŸtırabilecek bir faktör olarak anlaşılmalı.
Kısacası CHP'nin aldığı inisiyatifi, kısa vadeli veya makro düzeydeki etkileri üzerinden adımı eleÅŸtirmek, Kürt meselesinin bütünü açısından anlamlı olabilmekle birlikte, ana muhalefet partisinin bireysel performansı ve geliÅŸimini açıklamakta yetersiz kalacaktır. Partinin en üst düzeyde yaÅŸadığı 2010 depremi, Türkiye'nin farklı kesimlerinin sıkıntılarına ve memleket meselelerine temas etmek isteyen, tecrübe yoksunu bir parti ortaya çıkarmıştı. Bu baÄŸlamda mevcut inisiyatif, özel olarak CHP'nin kitlesel taleplere tercüman olma iddiasında ilerleme kaydettiÄŸini göstermesi; ülke siyaseti açısından ise, Kürt meselesinin yakın gelecekte biraz daha yumuÅŸak bir iklimde tartışılması umudunu yeÅŸertmesi açısından önemli ve anlamlıdır. Bu sürecin dışında kalmak, ülkenin bir numaralı meselesinde harekete geçen dinamikleri dışarıdan izlemek anlamına gelecektir.