SETA > Haber |
Suriye Sorunu SETA'da Tartışıldı

Suriye Sorunu SETA'da Tartışıldı

SETA, uluslararası katılımlı bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Birçok önemli ismin yer aldığı panelde Suriye meselesi çok yönlü olarak ele alındı.

SETA Başkanı Taha Özhan’ın moderatörlüğünü yaptığı “Quo Vadis? Regional Perspectives on the Syrian Crisis” (“Quo Vadis?: Suriye Krizinde Bölgesel Perspektifler”) adlı panele Suriye Ulusal Konseyi üyesi Bessma Kodmani, Moscow State Institute of International Relations direktörü Veniamin Popov, İran’daki Stratejik Araştırmalar Merkezi araştırmacısı Kayhan Barzegar ve El Cezire Araştırma Merkezi araştırmacısı Basheer Nafi katıldı. Panelin ana konusunu 1 Nisan’da yapılan Suriye’nin Dostları İstanbul toplantısı, Suriye Ulusal Konseyi, Rusya ve İran’ın Suriye krizine bakış açısı ile krizin bölgesel etkileri oluşturdu. 

KODMANİ: “SURİYE KONUSUNDA ÖNCELİK İNSANİ YARDIM OLMALI” 

Suriye Ulusal Konseyi üyesi Bessma Kodmani, 1 Nisan’da İstanbul’da ikincisi düzenlenen Suriye’nin Dostları Konferansı için birçok ülkeyle birlikte çalıştıklarını ve Türkiye’nin desteğinin çok büyük olduğunu ifade ederek farklı ideolojilere sahip Suriye muhaliflerinin ortak bir vizyon geliştirmesinde Türkiye’nin katkısı büyüktür dedi. “Yeni Suriye”nin hiçbir ülkeyi ya da ülkeler birliğini ayrıcalıklı ortak olarak görmeyeceğini belirten Kodmani, yeni Suriye’nin Türkiye’deki “sıfır sorun politikası”na benzer olarak “sıfır düşman” politikası uygulayacağını söyledi. Suriye Ulusal Konseyi’nin bir takım örgütsel eşikleri aşması gerektiğini fakat Konseyin farklı fikirlere sahip üyelerinin hepsinin aynı vizyonu paylaştığını ifade eden Kodmani, uluslararası toplumun Suriye Ulusal Konseyini muhatap olarak tanımasını önemli bir adım olarak nitelendirdi. Kodmani ayrıca, Suriye konusunda şu anki önceliğin insani yardım olması gerektiğini, şimdiye dek ulaştırılan yardımların yetersiz kaldığını ve bu durumun Suriye halkında terkedilmişlik hissi yarattığını ifade etti.  

Suriye rejiminin halka ayrılıkçılık yaparak şiddet uyguladığını belirten Kodmani, Özgür Suriye Ordusunun bir çok grubun kullandığı bir isim olduğunu, iyice organize olmuş bir yapıdan söz etmenin mümkün olmadığını ifade etti. Kodmani ayrıca, halk içerisinde militanlaşmanın daha sonradan yeniden yapılandırma aşamasını zorlaştıracağını, dolayısıyla Suriye’de bir an önce geçici hükümetin de kurulabileceği bir güvenlik bölgesinin kurulması gerektiğini dile getirdi.  

Son olarak Suriye Ulusal Konseyi’nin Annan Planına destek verdiğini açıklayan Kodmani, ilk etapta planın ilk dört maddesinin uygulanması gerektiğini, beşinci ve altıncı maddenin bir sonraki aşama olduğunu söyleyerek bu plandaki aşamaların sıralamasının önemli olduğuna vurgu yaptı.   

POPOV: “SURİYE’DEKİ BİR İÇ SAVAŞ TÜM BÖLGE İÇİN BİR TEHDİT” 

Kodmani’den sonra söz alan Moscow State Institute of International Relations direktörü Veniamin Popov 21. Yüzyılda etnik, ayrılıkçı ve dini çatışmaların baskıyla çözülemeyeceğini söyledi. Bu bağlamda ABD’nin Irak ve Afganistan işgali ile en son Libya’ya yapılan operasyonun sonuçlarını olumsuz birer örnek olarak veren Popov, Suriye meselesinde Rusya’nın uluslararası hukuku desteklediğini söyledi. Suriye’nin Annan Planını kabul ettiğini hatırlatan Popov, bundan sonra muhalefetin tavrının belirleyeci olacağını ifade etti. Medvedev’in Annan Planının Suriye konusunda son şans olduğu yönündeki açıklamalarına değinen Popov, “bir savaşı başlatmak çok kolaydır, ama bu savaşı bitirmek ise çok zordur” diyerek görüşmelere alternatifin ancak iç savaş ve trajedi olduğunu söyledi. Suriye’de yaşanacak bir iç savaşın bütün bölge için bir tehdit olduğunu belirten Popov, Türkiye ile Batı ülkelerinin tamamen muhalefetten yana bir tavır sergilemelerinin rejim ile muhalefet arasında yapılacak görüşmelerin başarısızlığa  mahkum olmasına neden olacağını ifade etti. 

BARZEGAR: “İRAN, BATILI ÜLKELERİN MÜDAHALESİNE KARŞI” 

İran’ın Stratejik Araştırmalar Merkezi araştırmacısı Kayhan Barzegar yaptığı konuşmada İran’ın genel itibariyle Arap ülkelerinde yaşanan değişime olan bakış açısı, Suriye’de yaşanan krize olan bakış açısı ile bu süreçte Türkiye-İran ilişkilerinin durumunu ele aldı. Arap ülkelerinde yaşanan değişimin İran açısından anlamlarından birinin bölgedeki İran korkusunun aşılma ihtimalinin doğmuş olması olduğunu söyleyen Barzegar, Suriye meselesinin uluslararası aktörler tarafından İran’a bağlandığının ve “Suriye’nin kaybetmesi, İran’ın kaybetmesine neden olur” gibi yanlış bir bakış açısının bulunduğunu ifade etti. İran’ın Batılı ülkelerin müdahalesine tamamen karşı olduğunu ve bu meselenin bölge içerisinde çözülmesi gerektiğini belirten Barzegar, İran ve Türkiye’nin yakınlaşmasının Suriye meselesinin çözülmesinde önemli bir katkısı olacağını söyledi.  

NAFİ: “ULUSLARARASI TOPLUM ULUSLARARASI HUKUKA İTAAT ETMİYOR” 

Panelde en son söz alan  El Cezire Araştırma Merkezi araştırmacısı Basheer Nafi, Suriye meselesini tartışırken Sünni Arap uyanışını, Rusya ve İran faktörü ile bu meseleye dahil olan bütün partilerin strateji eksikliğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. Arap ülkelerindeki ayaklanmalara yol açan süreci Birinci Dünya Savaşından sonra Arap ülkelerinde siyasi ya da sosyal anlamda azınlık rejimlerinin tesis edilmiş olmasına bağlayan Nafi, Suriye meselesinin Rusya açısından uluslararası konumunu yeniden inşa etmek için bir “hediye” olduğunu ifade etti. Nafi ayrıca, uluslararası toplumun uluslararası hukuka itaat etmediklerini ve uluslararası hukuku kendi istekleri doğrultusunda kullandıklarını söyledi.  

Etkinlik fotoğrafları için tıklayınız.