Tunus, Libya ve Mısır’dan güncel örnekler vererek konuşmasına başlayan Khanfar, Arap Baharıyla birlikte ilk defa bu ülkelerdeki halkların siyasete etkilerinin arttığını ve artmakta olduğunu belirterek bu durumun ümit verici olduğunu söyledi. Bundan kısa bir süre öncesine kadar bu ülkelerde değişim adına yapılan tartışmaların, liderlerin oğullarının başa geçmeleri takdirde yapmaları muhtemel değişimlerden öte gitmediğini ifade eden Khanfar, yaşanan bu önemli değişikliklerde sosyal medyanın önemli bir rol oynadığını vurguladı.
“DEVRİMLERİ SADECE SOSYAL MEDYAYA BAĞLAMAK YANLIŞ”
Khanfar bu bağlamda, Arap halklarının önceleri demokrasiyi “Arapları içeriden bölmek için dış mihrakların kullandığı bir araç” olarak algıladığını fakat internetle birlikte bu algının geçtiğimiz on yıllık zaman zarfında değiştiğini söyledi. Bunlara ek olarak Khanfar, devrimlerin halkların isteğiyle meydana geldiğini, bu devrimleri yalnızca sosyal medyaya bağlamanın doğru olmadığını fakat sosyal medyanın etkiyi arttırıcı bir rol oynadığını belirtti.
“TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR MODEL”
Yeniden inşa edilen Arap devletleri ve bölge ile ilgili de açıklamalarda bulunan Waddah Khanfar, İslam’ın modern devletle ilişkisine dair çok büyük entelektüel tartışmaların yapılması gerektiğini ifade etti. Bu anlamda Türkiye’nin, özellikle dini devletin kontrolü altında tutmayarak halkın eline bırakmasıyla önemli bir model olarak ortaya çıktığını belirten Khanfar, seküler Türkiye’nin bu rolünün zaman içerisinde geçekleştirilecek olan tartışmalarla birlikte artacağını söyledi. Khanfar ayrıca siyasi istikrar, ekonomik refah ve devlet ile halk arasında uzlaşma sağlamış olan Türkiye’nin, kendilerini “İslam devletleri” olarak tanımlayan ülkelerden kesinlikle çok daha önemli bir rol model teşkil ettiğini de sözlerine ekledi.