SETA > Yorum |
Sisli Yolda 4 Hız

Sisli Yolda %4 Hız

Türkiye ekonomisi, dün açıklanan TÜİK verilerine göre, 2015 3. çeyrekte beklentilerin üzerinde bir performans sergileyerek, geçen yılın aynı dönemine göre %4 büyüdü.

Türkiye ekonomisi, dün açıklanan TÜİK verilerine göre, 2015 3. çeyrekte beklentilerin üzerinde bir performans sergileyerek, geçen yılın aynı dönemine göre %4 büyüdü. 1. ve 2. çeyreklerde sırasıyla %2,5 ve %3,8 yıllık GSYH artışı kaydeden ekonomimiz, böylelikle hızlanmaya devam ederken, köşemizin de klasik büyüme değerlendirmesi yapma zamanı gelmiş oldu. O halde, nasıl oldu da hız kazandık, madde madde inceleyelim.

ÖZEL TÜKETİMDEN GÜÇ ALDIK

3. çeyrekte tüketimdeki hareketlilik (beklendiği üzere) tempo kaybetmekle birlikte, ekonomiye en büyük destek yine bu harcama kaleminden geldi. Özel tüketim yıllık bazda %3,4 artış kaydederek, Türkiye ekonomisinin GSYH gelişimine 2,2 puanlık bir katkı verdi.

KAMU TÜKETİMİDE DESTEK ÇIKTI

Bu dönemde devlet tüketim harcamaları da, büyümeye katkı vermeye devam etti. 2014 3. çeyreğe göre %7,8 artış gerçekleştiren kamu tüketimi, bu dönemdeki ekonomik gelişim hızımızı 0,8 puan olumlu etkiledi. Öte yandan kamu yatırımları ise, yok denecek kadar küçük bir artı iz bıraktı.

YATIRIMLAR ÜZDÜ

Özel yatırımlar ise, yılın ilk yarısındaki toparlanmanın ardından, yeniden düşüşe geçti. Nitekim özel sektör yatırımları, geçen yılın aynı dönemine göre %0,7 azalma kaydederek; hızımıza destek vermek yerine 0,1 puan köstek oldu. Dolayısıyla, ilk yarıda yaşadığımız yatırım sevinci, Ç3'te birden kursağımızda kaldı. Bununla birlikte, tam bu dönemde artan siyasi belirsizliklerin, yatırımların düşüşünde rol oynadığını ve ayrıca dışarıdan bulaşan ekonomik ve jeopolitik risklerin de buna tuz biber olduğunu tahmin edebiliriz. Malum, ekonomi açısından oldukça sisli bir dönemdi. Bu bağlamda, 3. çeyrekte güven kanalından gelen desteğin oldukça zayıfladığını da hatırlayalım.

DIŞ TALEBİN NEGATİF BASKISI ORTADAN KALKTI

Yılın ilk yarısında keyif kaçıran net ihracatın, aşağı yönlü baskısının ortadan kalkması da, Ç3 tablosunu olumlu etkileyen bir gelişme oldu. İhracat bu dönemde %0,6 gerilemiş olmakla birlikte, ithalatın %1 oranında düşmesi sonucu, net ihracatın büyümeye katkısı pozitife dönmüş oldu. Onu da hesaplayalım: 0,1 puan. Dış talepten büyümeye gelen etkinin, ilk 2 çeyrekte sırasıyla, -1,3 ve -0,9 yüzde puan olduğunu da hatırlayalım.

STOOK DEĞİŞİMİ 1 PUAN KATKI VERDİ

O halde; özel tüketimden 2,2, kamu harcamalarından 0,8, özel yatırımlardan -0,1 ve net ihracattan 0,1 puanlık katkıların gelmesiyle birlikte, toplam %3'lük bir büyümeye ulaşmış oluyoruz. Son olarak, bizi %4'e taşıyan farkın da, stok değişiklikleri verisinde yattığını ekleyeyim. Zira bu dönemde stokların, gelişimimize 1 puanlık destek sağladığını anlıyoruz.

FİNANS LOKOMOTİF OLDU

Olaya harcamalar tarafından baktık. Şimdi bir de sektörler cephesinden bakıp resmi bütünleştirelim. Nitekim Ç3 büyümesinde, sektörel dinamikler açısından da bazı noktalar dikkat çekiyor. Tabii birçok sektör bu döneme irili ufaklı etkiler bıraktı ancak ben göze çarpanları kısaca yazacak olursam, öncelikle finansla başlamam gerek. Zira finans sektörü, Ç3 yıllık gelişim hızımıza, %13,8'lik büyümesiyle 1,7 puan katkı yaparak lider konuma oturdu. Bu kapsamda, bir alt grup olarak finansın da içinde bulunduğu “hizmetler” sektörünün, bu döneme 2,8 puanla en büyük hizmeti sunduğunu söylemeden geçmeyeyim.

TARIM VE SANAAYİ ROLLERİ DEĞİŞTİ

Ç3'te yaşanan ekstra sevincin merkezi olarak tanımladığım tarım sektörü ise, geçen yılın aynı çeyreğine göre %11,1 büyüyerek GSYH artışına tam 1,6 puanlık bir destek verdi. Öte yandan 2. çeyreğin lokomotif gücü sanayi, 3. çeyrekte temposunu %1,5'e düşürerek beklentiler dâhilinde zayıflayan bir katkı sundu: 0,5 puan…

SON ÇEYREĞE DAİR

3. çeyrekte yaşananlar bu şekilde tescillenmekle birlikte, bundan böyle, sonuna yaklaştığımız Ç4 ve yıl genelini konuşuyor olacağız. Açıklanan mevcut göstergelere şöyle bir uzanırsak, Ekim sanayi üretimi verisinin bu kanatta bir toparlanma umudu verdiğini söyleyebiliriz. Kapasite kullanım oranının da, olumlu sinyaller verdiğini ekleyeyim. Ayrıca ekonomik güven endeksinde özellikle Kasım ayında yaşanan gözle görülür iyileşmeler de, şüphesiz olumlu bir tablo çizdi. Bununla birlikte, son haftalarda tırmanan risklerin, bu görünümü zedeleme ihtimalini de hesaba katmak gerekir.

Net ihracatın katkısı ise, mevcut bilgilerimiz dâhilinde son çeyrekte de toparlanma yönünde hareket ediyor. Tabii bunu, enerji fiyatlarından müthiş destek alan ithalattaki sert inişe borçlu olduğumuzu hatırlayalım. Yoksa ihracat tarafında halen sıkıntılar var.
Sonuç olarak ise, henüz kısıtlı göstergelerle bakabiliyor olsak da, son çeyreği de olumlu bir görünümle kapatmayı beklemek hayalcilik olmaz. Bu durumda, 2015 yılını %3,5-4 arası bir büyümeyle geride bırakmak bile mümkün olabilir. Yılın neredeyse tamamını seçim stresiyle geçirmiş ve terör başta çeşitli risklere maruz kalmış bir Türkiye için, hiç de fena bir netice değil…

[Yeni Şafak, 11 Aralık 2015]