Virüsün Batılı ülkelere yayılması paniği arttırdı. Borsalar tepe taklak oldu. Tahvil faizleri çakıldı. ABD Merkez Bankası (Fed) olağanüstü toplanarak faizi 50 baz puan indirdi. Fed, acil kodlu faiz indirimini son 25 yılda 7 kez yapmıştı. Hepsi de büyük finansal çalkantı ve kriz dönemlerinde olmuştu. Fed belli açılardan doğru bir karar vermiş olabilir. Ancak, kararın zamanlaması yanlış. Bu indirimi martın ortasındaki olağan toplantısında yapabilirdi. Acele indirim piyasanın aklına 'Acaba virüsle ilgili bilmediğimiz ciddi gelişmeler mi var?' sorusunu getirdi. Kuşku, piyasaları iyice dalgalandırdı. Virüsten kaynaklı olarak küresel tedarik zinciri belli noktalardan kırıldığı için arz şoku yaşanıyor. Belirsizlik ve korku havası, beklentiler kanalını bozduğundan talebin daralma riski var. Piyasalardaki dalgalanmalar finansal varlıkların değerini düşürdüğü için negatif servet etkisi görülebilir. Mevcut koşullarda para politikaları ile ne arz ne de talep şokunun önüne geçmeniz mümkün. Fed son faiz indirimi ile finansal varlıkların erimesini önlemeye, bir nevi finansal elitlerin gönlünü ferahlatmaya çalıştı.
HANGİ POLİTIKALAR DAHA ETKİN?
G20 ülkelerinin maliyetleri düşürücü ve talebi canlı tutucu maliye politikalarına yönelmeleri gerekiyor. Örneğin;
- Çin'den alınamayan ara mallarının alternatif üreticilerden tedarik edildiğinde oluşabilecek maliyet artışları için doğrudan şirketlere finansman desteği sağlamak,
- Arz sıkıntısı yaşanabilecek alanlarda üretimin arttırılması için KOBİ'lere teşvik verilmesi,
- Kamu sağlık harcamalarının arttırılması,
- Sağlık ve hijyen gibi temel ihtiyaç alanlarında vergi indirimi yapılması.
OECD, virüsten dolayı küresel ekonominin önceki tahminlerden 0.5 puan daha düşük seyrederek yüzde 2.4 büyüyeceğini öngörüyor. Küresel ekonominin yüzde 2.5'in altında büyümesi durgunluk anlamına gelir. Çin için büyüme beklentisi yüzde 5'in altına inmiş. İtalya için tahmin yüzde 0. OECD, Türkiye'nin virüsten dünya ortalamasının altında etkileneceğini hesaplıyor. Türkiye için büyüme tahminini 0.3 puan aşağıya çekerek 2.7'ye indirmiş. Virüsün ekonomiyi belli kanallardan negatif etkileme ihtimali olsa da bu tahminden daha yüksek büyüyeceğimizi düşünüyorum. Kaldı ki bazı gelişmeler Türkiye ekonomisi için pozitif haneye yazılabilir. Karmaşık ekonomik yapı ve küresel entegrasyondan dolayı bazı zıt etkilerin ortaya çıkmaması muhtemel. Mesela;
- Virüsten dolayı yatırımcılar ilk etapta altın ve dolar gibi güvenli limanlara yönelince TL değer kaybetmişti. Ancak, Fed'in son faiz indirimi gelişmekte olan ülkelere yaradı. Bu karar, TL'nin değer kazanmasına ve bizde de faizlerin düşmesini neden olabilir.
- Avrupa, Çin'den temin edemediği bazı ürünleri Türkiye'den ithal edebilir. Virüsün AB'de büyümeyi yavaşlatması ise Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerin Türkiye'den ithal ettikleri bazı ürünlere taleplerini düşürebilir.
- Petrol fiyatlarının düşmesi maliyetleri aşağıya çekiyor. Öte yandan Türkiye'deki şirketlerin ara malı tedarikinde Çin'den alternatif ülkelere yönelmeleri üretim maliyetlerini yukarıya taşıyor. Günün sonunda virüsün Türkiye ekonomisini nette nasıl etkileyeceği hangi etkilerin daha baskın olacağına bağlı olacak.
UZUN DÖNEMDE NELER DEĞİŞEBİLİR?
Virüs, küresel ekonominin geleceğine yönelik ciddi kırılmalara neden olabilir. Salgın hastalıkların veya öngörülemeyen çevre olaylarının ekonomiye etkilerini azaltmak ve riski dağıtmak için şu tarz değişiklikler yaşanabilir:
- Hizmetler sektöründe esnek çalışma saatleri ve evden çalışma daha fazla yaygınlık kazanabilir,
- Mavi yakalı çalışanlara olan ihtiyacın azalması için akıllı robotların fabrikalarda kullanımı daha hızlı yaygınlaşabilir,
- Küresel tedarik zincirleri Doğu Asya'dan diğer bölgelere doğru kayabilir.