On binlerce insan mübarek Ramazan ayının sıcak günlerinde, Rabiatul Adaviyye ve Nahda meydanlarında günlerce eylem yaparak direndi.
Verilen onlarca şehide, yaralanan yüzlerce gence ve uluslararası düzeyde defalarca yapılan uzlaşma çabalarına rağmen, Mısır’da düğüm çözülemedi.
Mısır Cumhurbaşkanlığı bir açıklama yaparak, Müslüman Kardeşler ve Muhammed Mursi ile yapılan görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığını, Mısır ve dünya kamuoyuna duyurmaya hazırlanıyor.
Söz konusu açıklamaya; “Rabiatul Adaviyye ve Nahda meydanlarındaki oturma eylemlerinin barışçıl olmadığı” şeklinde bir şerh düşülmesi de bekleniyor. Söz konusu şerh, İçişleri Bakanlığı’na eylemcilere müdahale için “gerekçe” teşkil edecek.
Mısır yönetimi, “faturası ne olursa olsun, çetrefilli ve karmaşık bir hal alan ülkedeki siyasi kaos ortamını bitirmeyi” hedefliyor.
Müdahale esnasında doğabilecek sonuçlardan ise, haliyle “uzlaşmaya yanaşmamakla” suçlanan Müslüman Kardeşler Cemaati sorumlu tutulacak.
Bazı gözlemciler, Mısır yönetiminin Amerikalı senatörler, Avrupa ve Afrika Birliği ülkeleri heyetleri gibi, uluslararası organizasyonların temsilcilerini İhvan’ın ileri gelenleri ile görüştürmekteki maksadının “ortaya çıkabilecek can kayıplarından İhvan’ı sorumlu tutmak” olduğuna dikkat çekiyor.
EYLEMLERİN SÜRMESİ ASKERİ YÖNETİMİ NEDEN ENDİŞELENDİRİYOR?
Mursi’nin iş başına gelişinin birinci yıl dönümü olan 30 Haziran 2013 tarihinde, milyonlarca insanın sokaklara çıkmasının ardından Mısır ordusu, ültimatom vermiş ve taraflara 48 saat süre tanımıştı. 3 Temmuz 2013 tarihinde ise askeri müdahale yaşandı.
Müdahale’ye tepki gösterileri esnasında, 8 ve 27 Temmuz 2013 tarihlerinde yaşanan iki kanlı müdahalenin ardından dengeler önemli oranda değişti.
30 Haziran’da Mursi’ye karşı Tahrir Meydanı’nda toplanan insanların bir kısmı, fikir değiştirerek Rabiatul Adaviyye’ye gitmeye ve Mursi’ye destek vermeye başladı.
Uluslararası aktivistlerden bazıları bile, geçen kısa süre içinde fikirlerini gözden geçirme fırsatı buldu. Yemenli Nobel Barış Ödülü sahibi Tevekkül Karman bunlardan biri.
Karman, 30 Haziran’da Mursi’ye karşı Tahrir Meydanı’nda toplanan göstericilere destek vermişti. Ancak bir ay sonra fikir değiştirerek, Mursi’ye destek için Mısır’a geldi. Ancak Karman, Mısır’a sokulmadı ve havaalanından geri çevrildi.
30 Haziran’da Tahrir’de Mursi’ye karşı yürüyen, sonra Rabiatul Adaviyye’ye gelenlerden birisi de İsa İsam. Henüz 16 yaşında olan İsam, ailesiyle birlikte Tahrir’e giden ve Mursi’nin devrilme sürecine destek veren Mısırlılardan.
Müdahalenin ardından 8 Temmuz’da yaşanan Cumhuriyet Muhafızları Katliamı sonrası İsam buna tepki olarak ailesinden habersiz Rabia’ya gitmeye başlamış.
Resim çizme kabiliyeti olan İsam, Rabiatul Adaviyye’de Hasan el Benna ve Seyyid Kutup gibi İhvan’ın önemli isimlerinin resimlerini çizmiş. Rabia’ya gelişinin dördüncü gününde gerçekleşen “Manassa Katliamı”nda onlarca genç Rabb’ine yürüyor ve o gece şehit edilen isimler arasında İsam da yer alıyor.
Bu isimlerin dışında, Tahrir Meydanı’nda Mursi’ye karşı yürüyenler arasında yer alan futbol kulübü El Ehli’nin tribün grubu da son iki haftadır fikir değiştirip, Rabiatul Adaviyye’yi mesken tutmaya başlayanlar arasında…
İki kanlı müdahaleye rağmen, bir aydan uzun bir süredir devam eden eylemlere katılımcıların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu durum ise askeri yönetimi son derece endişelendiriyor.
Böyle devam ederse, 30 Haziran’da Tahrir’e gidenlerin önemli bir kısmı Rabiatul Adaviyye Meydanı’na taşınacaktır. Bu nedenle iki meydana da müdahale planlanıyor.
Mısır’da bayramdan sonra güvenlik güçlerinin yapacağı tahmin edilen iki meydanı da dağıtma girişiminin, tıkanan sürecin önünü açacağı kuvvetle muhtemel. Ancak olayların hangi yöne doğru evrileceğini kestirmek çok zor.
Cumhuriyet Muhafızları Alayı çevresi ve Manassa’daki gibi kanlı bir müdahale, Mısır için şiddet ve korku dolu, kanlı bir dönemin başlangıcı olabilir.
Kim bilir belki de, bir cuntanın hazin sonu!