Bu sözleri çok duydunuz.
Gezi Kalkışması'nı yüceltme, romantikleştirme, meşrulaştırma sürecinde benzer binlerce cümle kuruldu. Kalkışmaya katılan şakiler 'yapıp ettiklerimizi yıllar sonra çocuklarımıza gururla anlatacağız.
Her sene yıldönümünde Gezi'yi anacağız' diyorlardı. Üzerinden 7 sene geçti. Gururla anıp, çocuklarımıza anlatacağız dedikleri Gezi Kalkışması'nı unuttular, hem de 2. yılında.
Birkaç tane CHP'li siyasetçi dışında yıldönümünde dahi Gezi Kalkışması'ndan bahseden kimseyi bulamazsınız. Vahşeti hatırlayanlar tarafından eleştiriliyor, eleştirenler olunca mecburen sahip çıkmak için bir iki zayıf cümle kuruyorlar. Hani her sene yıldönümünde kutlanacaktı?
Nesilden nesile aktarılacaktı?
Adına şarkılar söylenecek romanlar yazılacaktı? Anneler çocuklarına Gezi ismini verecekti? AK Parti'nin sonu olacaktı?
Kimse eşkıyalığı, vandallığı, hırsızlığı, yakıp yıkmayı, kundakçılığı, tacizi, küfrü, hakareti, cinayeti, saldırganlığı yağmacılığı, kaosu, vahşeti hatırlamak istemez. Gelecek nesillere kalacak olan kaldırım taşlarını sökmek değil taş üstüne taş koymaktır. Hayırla yad edilecek olan yıkanlar değil yapanlardır. Dükkanları yağmalayanlar değil alın teri ile üretenler hatırlanır. Tarihin seyrini eşkıyalar değil gecesini gündüzüne katıp çalışanlar değiştirir.
Gezi Kalkışması diğer haksız, hukuksuz, zalimane girişimlerin yanına yazıldı bile. 60 Darbesi neyse, FETÖ'nün 17-25 Aralık kumpası neyse, 15 Temmuz darbe girişimi neyse Gezi Kalkışması da odur. Zaten aynı marjinal solcu tipler tarafından savunulur. 60 Darbesine ihtilal, 17-25 Aralık'a yolsuzluk operasyonu, 15 Temmuz'a da tiyatro diyen tipler Gezi Kalkışması'nı yüceltmeye çalışıyor. İstedikleri kadar yüceltmeye çalışsınlar çoktan nefret ve kınamayla anılmaya başlandı bile. Bu ülkenin asıl unsuru olan makul, sağduyulu, akil çoğunluk o zaman bu vandallığa geçit vermedi bugün de hayırla yad edilmesine müsaade etmiyor. Esas olan budur, gerisi boş laftır, fasa fisodur, vesselam!
[Takvim, 1 Haziran 2020]