Dünyanın nerdeyse tüm sıcak çatışma bölgeleri ya sınırımızda ya da bizi doğrudan ilgilendiriyor. Durum böyle olunca Türkiye'nin silah kapasitesi de son derece önemli. Son yirmi yılda yapılan stratejik yatırımların karşılığını görüyoruz. Suriye'de defalarca ne tür bir etkinliğe sahip olduğunu gördük.
Özellikle Barış Pınarı Harekatı'nda maksimum fayda alındı. Sekiz gün gibi kısa bir sürede 34 bin PYD'linin bulunduğu geniş bir arazide kusursuza yakın bir askeri operasyon yapıldı. Özellikle İHA/ SİHA'lar teröristlerin bütün hareketliliğini ortadan kaldırdı. Başlarını bile kaldırtmadılar. Sınıra doğru her koşan terörist teker teker etkisiz hale getirildi.
Ama Libya'da yeni bir görüntü daha ortaya çıktı. Bu yeni silah sistemleri sadece terör gruplarına karşı değil Rus silahlarına karşı da ciddi bir üstünlük kurdu. Birçok hava savunma sistemi SİHA'larla imha edildi. Hatta bu hız ve etkinliğe Libya'daki kara güçlerinin dahi yetişemediği ortaya çıktı. İngiliz Savunma Bakan Yardımcısı bu etkinliği bir devrim olarak nitelemek zorunda kaldı. Milyonlarca dolarlık Pantsirler nokta hedef haline gelmişti.
Şimdi son olarak Karabağ'da da benzer görüntüler izliyoruz. Ermenistan'a hibe edilmiş pek çok Rus yapımı silahın hiçbir etkinlik gösteremediği ortaya çıkıyor.
Hassas hedef tespit ve imha silahları kıvrıla kıvrıla hedeflerini buluyor.
Bu başarı şaşkınlığa neden olabilir. Doğrudur. Çok kısa sürede uzun bir yol alındı. Rus silah sistemlerinin prestijini bile çökertecek hale geldi. Nasıl oldu diye merak edenlere kısa bir açıklama yapalım.
Bu başarının arkasındaki en temel faktör çok doğru bir alana yapılan yatırımdır. Yeni tür savaşların en kullanışlı aletleri İHA ve SİHA'lar. Öncelikle Türkiye'nin bu alandaki gelişmeleri çok doğru okuduğu anlaşılıyor. Bazen iyi hesap yaparsınız ama teknik veya ekonomik olarak istediğiniz silah sistemine erişemeyebilirsiniz. Hem uygun hem de erişilebilir olunca işte ortaya böylesi başarı hikayeleri çıkıyor.
Rusya Soğuk Savaş'tan muazzam bir silah teknolojisi devraldı. Ama Soğuk Savaş şartlarında gelişen teknolojinin günümüz küçük savaşlarına uyarı olmadığı anlaşılıyor. Tabii ki Rusya eldeki birikimle bu geçişi sağlayabilir ama o da belli bir zaman alacaktır ve devasa endüstrilerin dönüştürülmesini gerektirecektir.
Öte taraftan Türk mühendislerin son dönemde ürettiği güdümlü füzelerin ince bir mühendisliğe dayandığı da görülüyor. Bütün bunlar bir araya gelince askeri alanda doğan bir devrimin en başarılı kullanıcılarından biri haline geldi. Dikkat ederseniz Rusya bu işi klasik hava güçleriyle dengelemeye gayret ediyor. Fakat aynı şey değil. Türkiye bulduğu bu yeni manevra alanında korkutucu bir rakip haline geldi.
[Sabah, 20 Ekim 2020].