Bu tip haberleri yazan gazeteler daha yakın bir dönemde “Suriyeliler suç makinesi” diye manşet atıyorlardı.
Türkiye’deki toplam suçların sadece yüzde 1,3’ünün mülteciler tarafından işlendiğini bildikleri hâlde (bu suçların birçoğu da kendi aralarında yaşanıyor), yabancı düşmanlığını körüklemek için böyle yapıyorlardı.
Suriyeli sığınmacılarla ilgili bilerek ya da bilmeyerek yanlış bilgileri yayan sıradan insanları bir tarafa bırakalım. Belki onların birçoğu gerçekten meselenin mahiyetini tam bilemeyebilirler. Kamuoyunda yanlış olarak oluşturulan algıları gerçek sanabilir.
Ancak, koca koca gazetelerde 20 yıldan fazladır köşe yazısı yazan, geçmişte bakanlık ya da milletvekilliği yapmış ya da şu an mevcutta milletvekili olan siyasetçiler, kendini bilim adamı yerine koyan kimseler ve benzeri birçok kesim, uzun süredir Suriyeli mültecilerle ilgili yalan ve üretilmiş söylemler üzerinden olumsuz bir algı oluşturuyorlardı.
Bunu da utanmadan bilinçli yapıyorlardı.
Suriyeliler devletten maaş alıyor dediler. Yalandı. Çünkü, sadece bazı Suriyeliler BM ve AB fonlarından sosyal uyum yardımı alıyorlardı. Sosyal uyum yardımı da her Suriyeliye değil, Kızılay uzmanları tarafından ihtiyaç sahibi oldukları tespit edilenlere veriliyordu.
Suriyelilerin; sağlık hizmetlerinden ayrıcalıklı yararlandıkları, doğalgaz, su, elektrik faturalarının devlet tarafından ödendiği, üniversitelere sınavsız girdiği, burs aldığı ve Suriyelilere TOKİ’den ev yardımı yapıldığına kadar farklı konularda, uzunca bir süredir yalan haberler üzerinden toplum manipüle edildi.
Devletin farklı kurumları bu konularda sürekli açıklama yapmasına rağmen, meselenin doğru tarafı görmezden gelinerek, Suriyelilerle ilgili yanlış içerikler alttan alta sürekli pompalandı.
Batı ülkelerinde giderek yükselen popülist ve ırkçı siyasetçilerin göçmen karşıtlığına yönelik tutumları aynen kopyalandı.
Onların Batı'da yaşayan Türkler başta olmak üzere göçmenlere karşı ayrımcı tutumları, yabancılara yönelik düşmanlaştırıcı ve ötekileştirici yaklaşımları örnek alındı.
Dünyada sol ve sola yakın siyasal duruşların genellikle mülteciler gibi dezavantajlı gruplara toleranslı olduğu varsayılır. Ancak, hem Türkiye’de hem de Batı'da, yabancı olanlar Müslüman ya da Müslüman coğrafyanın içinden geliyorsa, gösterilen tepki mülteci karşıtlığı boyutunu hızla aşarak yabancı düşmanlığına dönüşür.
Türkiye’de kendini sol ve sosyalist olarak tanımlayan çevrelerin Suriyeli karşıtlığı, diğer ideolojik kesimlerden çok daha fazla. Bu kesimlerin, yabancı düşmanlığına varan söylemlerinin içeriğine bakıldığında, “Orta Doğululuk ve Müslümanlık” temasının önde olduğu kolayca anlaşılıyor.
Türkiye’de mülteci karşıtlığını körükleyenlerin önemli bir kısmı, “toplumun mültecilere tepkisi yükselirse iktidarın seçmen desteği birkaç puan düşer” motivasyonu ile hareket ettiler.
Bu çevreler, sosyal medyalarında bir taraftan, ülkesinde binlerce insanını katleden Beşar Esad’ı savunurken; diğer taraftan da hükûmete kendilerince akıl verip, gidip Esad’la görüşerek Türkiye’de bulunan Suriyelileri geri gönderme tavsiyesinde bulundular.
Uzun süredir mülteci karşıtlığı yapan, toplumu Suriyelilere karşı yanlış yönlendiren ve her türlü nefret söylemini yayan kesimler son günlerde, “Suriyeliler geri gönderiliyor” yalanı ile utanmadan sanki mültecileri destekliyorlarmış gibi bir havaya büründüler.
Yapılanın, kayıtsız ya da bulunduğu illerden farklı şehirlerde kayıtlı olanlara yönelik başlatılan bir denetim sürecinin olduğu açıklandığı hâlde yalan söylemeye devam ediyorlar.
Bir “değer” üzerinden meselelere bakmadıkları için de ikiyüzlü davranmak işlerine geliyor.
[Türkiye, 30 Temmuz 2019]