ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, ABD ile Türkiye arasında mutabakata varılan Münbiç yol haritasına ilişkin, "Türkiye, ABD istese de istemese de orada büyük bir rol oynayacağına karar verdiği için şu anda Münbiç'te olduğumuz noktadayız." dedi.
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Washington Ofisinin (SETA DC) düzenlediği "Münbiç Anlaşması: Türk Amerikan İlişkilerinin Geleceği" başlıklı panele ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, dış politika analisti Mark Perry, SETA DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat ve People Demand Change adlı kuruluşun direktörü Bassam Barabandi konuşmacı olarak katıldı.
ABD'nin yeni Ulusal Savunma Strateji Belgesinde Çin ve Rusya'yı "öncelikli sınama alanı" olarak tanımladığını hatırlatan Jeffrey, bu strateji belgesi ışığında Washington'un Türkiye gibi güçlü müttefiklere daha çok ihtiyaç duyacağını söyledi.
ABD'nin müttefiklerinin güvenlik önceliklerini dikkate alması gerektiğini vurgulayan Jeffrey, "Türkiye'nin güneyde, Irak ve Suriye'de, güvenliğini sağlaması gerektiğine inanıyoruz ancak Türkiye'nin bunu nasıl yapacağı konusunda rahat değiliz. Müttefikimizin orada daha büyük bir rol oynaması konusunda da isteksiziz ancak Türkiye, ABD istese de istemese de orada büyük bir rol oynayacağına karar verdiği için şu anda Münbiç'te olduğumuz noktadayız." şeklinde konuştu.
Münbiç'in, DEAŞ'ın varlığından dolayı ABD için bir zamanlar önemli olduğunu belirten Jeffrey, ABD ile Türkiye'nin üzerinde anlaştığı Münbiç yol haritasının başarılı olmasını beklediğini söyledi.
Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekatı ve Fırat Kalkanı Operasyonu ile Suriye'deki elini güçlendirdiğine işaret eden Jeffrey, "ABD, artık DEAŞ konusunda daha az kaygılı olduğundan dolayı iki taraf da şimdi Suriye'de ne yapacaklarına; İran, Rusya ve Esed rejimine karşı ne yapılacağına odaklanmalı." dedi.
Jeffrey, ayrıca ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının (CENTCOM) Suriye'deki faaliyetleri ve bunların Türkiye ile ABD ilişkilerine etkisi konusundaki sitemlerini aktarmak için hem askeri hem de sivil yetkililerin kendisini aradığını söyledi.
Yetkililerin sahadaki askerlerin faaliyetlerinden yakındığını belirten Jeffrey, sahadaki askerlerin "DEAŞ'a karşı az maliyetli bir savaş kazanmasından dolayı yönetime direnç gösterdiğini" dile getirdi.
EUCOM Komutanı Scaparrotti'nin CENTOM kaygısı
Dış politika uzmanı ve araştırmacı-yazar Mark Perry de martta kendisini ABD Avrupa Kuvvetleri Komutanlığından (EUCOM) üst düzey bir subayın aradığını ve CENTCOM'un Suriye'deki faaliyetlerinden dolayı sitem ettiğini belirtti.
Avrupa'dan sorumlu bir subayın, Orta Doğu'dan sorumlu CENTCOM hakkında yakınmasını "son derece sıra dışı bir durum" olarak niteleyen Perry, "Ses tonunda, Avrupa Komutanlığının Türkiye ile ilgili görüşlerinin dikkate alınmadığı konusunda kaygı, korku ve hatta öfke vardı." dedi.
Perry, EUCOM içerisinde görüştüğü birçok üst düzey yetkilide, ABD'nin Suriye'de terör örgütü PKK/YPG ile işbirliği yapmasının, Türkiye'nin NATO içerisindeki rolüne mal olduğu konusunda bir kanaat olduğunu söyledi.
EUCOM ve NATO Müttefik Kuvvetler Komutanı Curtis Scaparrotti’nin bu konudaki kaygılarını ABD Savunma Bakanı Jim Mattis'e ilettiğini belirten Perry, "Scaparrotti, Bakan Mattis'in güvence vermesine rağmen bu konuda oldukça kaygılıydı." dedi. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin NATO ittifakı dolayısıyla sağlam bir zemine oturmuş olduğunu hatırlatan Perry, "Münbiç anlaşması iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğini de sembolize ediyor." ifadesini kullandı.
"Afrin operasyonu olmasaydı Münbiç anlaşması olmazdı"
Kılıç Buğra Kanat ise Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin tamamen bozulma aşamasında olduğu bir zamanda Münbiç'te mutabakatın sağlanmasının son derece önemli olduğuna vurgu yaptı.
Türkiye'nin ABD ile sorunlarını diplomatik yolla çözme konusunda umudunu kaybetmek üzere olduğuna dikkati çeken Kanat, "Türkiye'de şu anda Türk-Amerikan ilişkileri konusunda yüksek bir iyimserlik var, çünkü bu anlaşma güven sorununu bir miktar tamir etti ve ABD'nin müttefiklerine bağlı olduğunu gösterdi." şeklinde konuştu.
Kanat, sözlerine şöyle devam etti:
"Karar vericiler arasında Afrin operasyonu olmasaydı bu anlaşma masada olmazdı yönünde bir ortak kanı var. Dolayısıyla Türkiye, askerin sahada olmasının büyük bir fark yarattığını düşünüyor. Askerin sahadaki varlığı sadece YPG tehdidinin bertaraf edilmesi açısından değil, aynı zamanda bu anlaşmanın yapılması ve Türkiye'yi diplomatik olarak Suriye sorunun çözümünde önemli bir aktör haline getirmesi açısından önemli."
Kanat, Münbiç'teki yol haritasının uygulanması ve bu modelin başka bölgelere de taşınması konusunda katedilmesi gereken önemli bir mesafe olduğuna da dikkat çekti.
[AA, 15 Haziran 2018]