Türkiye’nin Suriye’ye yönelik bir askeri operasyon yapması yaklaşık dört beÅŸ senedir yani Suriye krizi baÅŸladığından beri konuÅŸulur. Hatta hayali, gündemde olmayan operasyonlar üzerinden Türkiye eleÅŸtirilir. Fakat son zamanlarda CumhurbaÅŸkanı’ndan dışiÅŸleri bakanına kadar bir dizi üst düzey yetkilinin açıklamalarından sonra “kara harekâtı” meselesi ciddiyet kazanmış durumda. Sihirli kelime yetkililer tarafından açıkça telaffuz edilince ister istemez Türkiye’de ilgili çevreleri heyecan bastı.
Ä°lginç olan ise kara harekâtı tartışmalarının baÄŸlamında koparılıp Türkiye’nin günaşırı bir kara harekâtı yapacağı, Türk askerlerinin Suriye’ye gireceÄŸi ÅŸeklinde algının oluÅŸturulması ve buna baÄŸlı tartışmaların baÅŸlaması. Oysa kara harekâtı dediÄŸimiz mesele aylardır Türkiye’nin gündeminde olan ve bu yönde hazırlıkların sürdüÄŸü bir mesele ve harekâtın kara kısmını üstlenecek parti de Türk askeri deÄŸil.
Suruç saldırısı ve sınır karakolunda askerimize ateÅŸ açılmasından sonra Türkiye’nin DAEÅž ile mücadelesinde yeni bir safha baÅŸladı. Türkiye DAEÅž’in Suriye’de peyda olduÄŸu 2013 Ekim’den beri kendi metotlarıyla sürdürdüÄŸü mücadeleyi yeni ve kapsamlı bir stratejiye oturtarak devam ettireceÄŸini açıkladı. Önce DAEÅž’e yönelik top atışları ve hava saldırıları yapıldı ardından ise DAEÅž’le mücadele stratejisinin merkezine güvenli bölge olarak da isminden bahsettiren “DAEÅž’ten arındırılmış bölge” kavramını yerleÅŸtirdi. Fırat’ın batı kıyısından muhaliflerin kontrol ettiÄŸi Azez’e kadar olan bölgedeki DAEÅž varlığını bitirecek, DAEÅž’in bırakmak zorunda kalacağı bölgelere Suriyeli muhalif unsurları yerleÅŸtirecek ve saÄŸladığı korumayla mültecilerin hiç olmazsa bir kısmını barındıracak bir bölge çalışmaları baÅŸlamıştı.
Türkiye’nin kararlılığı karşısında ABD’nin hemen devreye girmesiyle önemli ayrıntıları süreç içerisinde belirlenecek bir planın ana hatları ortaya çıktı. Türkiye ve uluslararası koalisyon bu bölgede DAEÅž’i vuracak, karada ise Suriyeli muhalifler DAEÅž ile savaÅŸacak. DAEÅž’in bu bölgeyi ele geçirmesinden sonra güneye doÄŸru veya Azez civarlarına dağılan Türkmen ve Arap gruplar bir süredir plan dâhilinde DAEÅž’e karşı mücadele için hazırlanıyorlardı. Türkiye ile ABD arasındaki en belirgin ayrılık ki bu sürecin bu kadar uzamasının da en büyük sebebi buydu, karada hangi grupların destekleneceÄŸiydi. ABD her zaman olduÄŸu gibi Suriye’de siyasi ve sosyolojik olarak var olmayan grupların peÅŸine düÅŸtü, Türkiye ise sosyolojiyle barışık bir ÅŸekilde DAEÅž’le etkili bir mücadeleyi önceledi.
Rus müdahalesinin baÅŸlamasıyla birlikte güvenli bölge tartışmalarının kenara itildiÄŸini gözlemledik. Hatta plan yattı yorumları da dolaşıma sokuldu. Oysa Türkiye dönülmeyecek bir yola zaten girmiÅŸ ve sınır hattı boyunca terörist unsurları temizleme kararı vermiÅŸti. Tam da bu sebepten “plan suya düÅŸtü” yorumlarının yapıldığı günlerde Türkiye ve müttefikleri hazırlıklara devam ediyor ve Suriye’de DAEÅž’le karada mücadele edecek grupları teçhiz ve talim ediyordu.
Kara harekâtı tartışmalarının birden baÅŸlamasından anlamamız gereken bu hazırlıkların son safhasına geldiÄŸidir. Yine kara harekâtından anlamamız gereken Türk askerinin Suriye içerine girdiÄŸi bir operasyon deÄŸil taktik ve strateji anlamında Suriyeli gruplara destek verdiÄŸi ve hava saldırılarıyla muhaliflerin önlerini açıp DAEÅž’i zayıflattığı bir operasyon. Türkiye topraklarını doÄŸrudan hedef alan bir saldırı ve Türkiye’nin güvenliÄŸi için acil müdahale edilmesi gereken bir durum olmadıkça Türk askeri Suriye’ye girmeyecektir. Bu harekâtın baÅŸarılı olmasının Suriye krizinin geneli için hayati sonuçları olacaktır; bu da baÅŸka bir yazının konusu olsun.
[Akşam, 13 Kasım 2015]