SETA > Strateji Araştırmaları |
Türkiye nin Planı Dışındakiler Çalışmaz

Türkiye’nin Planı Dışındakiler Çalışmaz

Çekilme Türkiye ile koordine edilmedikçe ABD'nin bıraktığı boşluk fiilen İran tarafından doldurulur. Ve Ortadoğu da ağırlıklı şekilde Rus nüfuzuna kalır. Tel Aviv dahil bütün müttefik başkentler yönünü giderek Moskova'ya çevirir.

Trump yönetimi, Suriye’den çekilme kararının karmaşasıyla boğuşuyor. Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, kendi Ankara ziyaretini Tel Aviv’deki açıklaması ile baltaladı. Korunmasını talep ettiği YPG’nin, terör örgütü PKK’nın kolu olduğunu gösteren dosyaları eline almaktan başka bir kazanım elde edemedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bolton ile görüşmeyerek referansının Başkan Trump ile vardığı uzlaşma olduğunu vurguladı. Bolton, Dunford-Jeffrey üçlüsünden beklenen Suriye’den çekilmenin Türkiye ile nasıl koordine edileceğini müzakere etmekti. Onların elinde ise herhangi bir plan yoktu. Ankara’nın taleplerini ve YPG’ye yönelik operasyon kararlılığını not etmekle yetindiler.

***

Halbuki Erdoğan, Bolton ziyareti öncesi New York Times’ya yayımlanan makalesinde ABD’nin çekilmesi sonrası Suriye’de uygulanabilecek bir çözüm planı sundu. Bu planda YPG ile bağlantısı olmayan Kürtleri de kapsayan “bir istikrar gücü” kurulması önerisi de var: “Türkiye’nin gözetiminde, şu anda YPG veya DEAŞ terör örgütlerinin kontrolünde olan Suriye toprakları, halk tarafından seçimle belirlenen yerel meclisler tarafından idare edilecektir. Suriye’nin kuzeyinde, nüfusunun çoğunluğu Kürt olarak yerlerde kurulacak yerel meclislerde Kürt toplumunun temsilcileri çoğunluğu oluşturacak. Deneyimli Türk yetkililer, bu meclislere belediye işleri, eğitim, sağlık ve acil durum hizmetleri gibi alanlarda danışmanlık verecektir.” Bu makalede Erdoğan, hem Türkiye’nin Deaş ile mücadele azmini hem de ABD ve Rusya ile eşzamanlı çalışma isteğini ortaya koydu.

***

Erdoğan’ın bu önerisi Türkiye’nin Suriye’de çözüm için elini taşın altına koyduğunu gösteren en iddialı açıklama. İlginç olan 2013’te Obama’nın istediğine benzer bir önerinin bugün Trump’ın adamları tarafından göz ardı edilmesi. Fırat Kalkanı ve Zeytin dalı bölgelerindeki insani uygulaması ile performansını ortaya koyan Türkiye, rahatlıkla YPG’den arındırılan bölgenin istikrarını sağlayabilir. Washington da Ankara ile koordinasyon halinde Suriye’de kalıcı bir çözümün önünü açabilir. Rusya’nın, İran’ın ve Esed rejiminin dengelenmesi de ancak Trump- Erdoğan uzlaşmasını hayata geçirmekle olabilir.

***

Rakka’da Türkiye-ABD koordinasyonunu engelleyenler Obama artığı bürokratlardı. Şimdi de Trump’ın kendi adamları işi yokuşa sürüyor. “YPG’yi koruyalım” kaygısı ve İsrail-Körfez hattındaki “Türkiye güçlenir” korkusu adına çekilme sürecini uzatıyorlar. Başka planları devreye sokma gayretindeler.

***

Çekilmede Türkiye ile koordinasyona karşı çıkanların önerdiği iki seçenek var. İlki, ABD’nin çekildiği yerleri Körfez-Mısır destekli Arap kuvvetlerinin devralması. Bu seçeneği gerçekleştirebilecek bir irade bulunmuyor. Yemen savaşı ve Kaşıkçı cinayeti sebebiyle yıpranan Riyad, paradan başka bir şey sunabilecek durumda değil. Boşluğu da İran ve Esed güçleri doldurur.

***

İkincisi de Rusya ile pazarlık yaparak çekilmek. Moskova’nın sıcak bakacağı bu seçenekte sahadaki boşluğu yine İran milisleri destekli Esed doldurur. Böylece ABD, “geçici ilişki” diyerek silahlandırdığı YPG’yi kendi elleriyle Rusya ve Esed’e verir. Zannedildiğinin aksine Türkiye ve Rusya, YPG’nin kaderi konusunda anlaşabilir. ABD’nin bu kararı da tarihe “unutulmayacak bir düşmanlık” olarak geçer. Bolton-Pompeo-Jeffrey üçlüsünün anlaması gereken önemli bir husus var. Çekilme Türkiye ile koordine edilmedikçe ABD’nin bıraktığı boşluk fiilen İran tarafından doldurulur. Ve Ortadoğu da ağırlıklı şekilde Rus nüfuzuna kalır. Tel Aviv dahil bütün müttefik başkentler yönünü giderek Moskova’ya çevirir.

***

Trump yönetimi Suriye’yi ve Ortadoğu’yu Rus nüfuzuna bırakmayı kendi iç kamuoyuna nasıl anlatır bilemiyorum. Masada Türkiye’nin planından başka çalışacak bir plan bulunmuyor. Başkanın adamlarının inadı yüzünden Türkiye-ABD müzakereleri 3-4 aylık inişli- çıkışlı bir sürece yayılabilir. Her türlü dirence rağmen, Erdoğan ve Trump’ın kararlılığıyla bu plan işleyebilir.

[Sabah, 11 Ocak 2019].