Geçtiğimiz hafta Berlin'de biri Ruslar diğeri ise SETA-Berlin tarafından düzenlenen iki toplantıya katılma şansım oldu. SETA'nın yuvarlak masa toplantısında oldukça canlı bir tartışma vardı. Rusya, Avrupa ve Türkiye'nin Suriye politikalarını ayrıntılı biçimde konuştuk. Kısaca aktarmak gerekirse, cephelerde pek bir değişim yok. Taraflar Suriye'den çok kendi çekişmelerine odaklı. Avrupalılar modası geçmiş ve kullanım ömrü tükenmiş bir paradigmanın etkisinde. Ruslar daha gerçekçi bir zeminde ancak onlar da yalnızlaşmış halde. Rusların tek derdi elde ettiklerini korumak. Avrupalılar ise ortaya çıkan resmi görmesine rağmen ellerinden gelecek pek başka bir şey olmadığından direnmeyi sürdürüyor. Ruslar sürekli siyasi bir çözüm ve Suriye'nin yeniden yapılandırılması ve inşası konusunu konuşmak isterken, Avrupalılar sürekli konuyu insani yardım meselesine getiriyor. Tabii herkes elindeki araçlara göre hareket ediyor ve o araçları meselenin en önemli boyutu olarak görüyor. Ruslar başta Avrupa olmak üzere tüm Batı'nın durumu kabul etmesini bekliyor. Avrupalılar ise özellikle Amerika'dan emin olamadıkları için pek etkili olmayan ama en iyi bildikleri insani yardım oyununu oynamaya devam ediyor. Kabaca söylemek gerekirse, Rusya "biz bu işi bitirdik. Kabul edin. Parayı gönderin ki, Suriye'yi yeniden inşa edelim. Önemliolan siyasi ve ekonomik inşadır" diyor. Avrupalılar ise "en önemli konu insani yardımdır. Rusya insani yardımların önünü açmak zorunda. Beklentilerimiz karşılanmadığı müddetçe ekonomik yardım yok" diyor. Açıkçası Rusya'nın eli daha güçlü. Somut kazanımları var. Beklemeyi tercih edebilir.Öte taraftan Avrupa ise ekonomik yardımları bir müzakere aracı olarak görüyor. Bu hikâyenin içinde biri siyasi ve askeri gücünü kullanırken diğer taraf ekonomik gücüyle insani yardımlar üzerinden etki yaratmaya çalışıyor. Türkiye'den bir gözlemci içinse durum biraz farklı. Muhtemelen Suriye iç savaşı bizim için çok daha hayati bir öneme sahip olduğu için bu tür bir çekişmeden ziyade meselenin gerçekten ve hızla çözülmesini istiyoruz. Her iki tarafla da ortak noktalarımız var. İnsani yardımı bizim kadar önemseyen başka bir ülke olamaz sanırım. Ülkemizdeki dört milyon mülteci en çok bizi etkiledi. Siyasi çözüm konusunda da Rusya'yla ortak noktalarımız var. Suriye'nin toprak bütünlüğü galiba en çok bizim için önemli. Ancak herkes terörle mücadele derken kimse PYD konusunda taviz vermeye yanaşacak gibi durmuyor. Konuşmaları dinlerken, aklıma hep aynı cümle geldi. Koyun can derdinde kasap et derdinde. İnsani yardım ve siyasi düzen hep bahane. Bu işi nasıl çözeriz diye kafa bile yorulmuyor. Çatışmanın gerçek sebeplerine inen yok. Taraflar birbirini suçlamakla meşgul. Aslında Suriye kimsenin umurunda bile değil.
[Sabah, 14 Nisan 2019].