SETA > Yorum |
Bir Casusluk Aracı Olarak İHA'lar

Bir Casusluk Aracı Olarak İHA'lar

Savaş uçaklarının hava sahası ihlalleri ile kıyaslandığında daha basit ve kısmen zararsız gibi gözüken İHA olayı, bunların kullanılma amaçları (casusluk, istihbarat, hedef tespit vs.) düşünüldüğünde ülkemize karşı en azından hasmane bir tutumu göstermesi açısından aynı derecede önemlidir.

Suriye sınırında 16 Ekim 2015 günü, kimliği belirsiz bir İHA’nın tespit edildi. TSK, Türkiye’nin hava sahası içerisinde bulunması ve üç defa ikaz edilmesine rağmen uçuşunu sürdürmesi üzerine, sınırda devriye görevi icra eden uçaklar tarafından angajman kuralları çerçevesinde ateş edilerek düşürüldüğünü duyurdu. Mevcut aşamada, basında yer alan haberlere ve fotoğraflara dayalı ve sınırlı teknik veriler ışığında; hadiseyle ilgili ön tahminlerde bulunmaktan öte net bir fotoğraf ortaya koymak ve somut çıkarımlarda bulunmak mümkün değil. Ancak bu hadise üzerinden temas edilmesi ve sorgulanması gereken iki önemli husus var.

Birincisi; istihbarat, keşif, gözetleme, hedef belirleme, lazer işaretleme vb. misyonlar için kullanılan İHA’ların tespiti ve imhasına ilişkindir. Özellikle mikro türde, mesela Rus menşeli Orlan-10 gibi taktik amaçlı yeni tip mini İHA’ların tespiti ve imhası, sanıldığı kadar basit ve kolay değildir. Örneğin Türkiye’nin düşürdüğü mini İHA’nın ne tür bir protokol uygulanarak veyahangi sinyal sistemiyle kontrol merkezi üzerinden ikaz edildiği bir tarafa bırakılacak olursa, bu tip araçların motoru çok küçük olduğundan açığa çıkan ısı miktarı da düşüktür ve bu da tespiti zorlaştıran faktörlerden birisidir. Peki, İHA’yı tespit ettikten sonra nasıl angaje olup, imha edeceksiniz? Silahla donatılmadıkları takdirde, yani sadece istihbarat amaçlı faydalı yük taşıyan İHA’ların ağırlığı daha hafiftir ve bu da -motor gücü ve yakıt tipiyle de alakalı olarak- aracın havada kalış süresini, irtifa seviyesini ve hızını etkilemektedir. Örneğin yüksek çözünürlüklü fotoğraf kamerası, TV kamerası ve IR görüntüleyicisi taşıyan takribi 16 kg ağırlığında, 16,500 feet irtifada, 90-150 km/h hızda ve azami 16 saat uçuş süreci olan bir Orlan-10’un imha edilmesine ilişkin verilecek karar, aynı zamanda sizin teknik kapasitenizle de bağıntılıdır. Bunu havadan havaya ya da yerden havaya kullanılan silah sistemleriyle yapabilirsiniz.

Seçeneklerden biri, füze atışıyla bir İHA’nın vurulmasıdır. Hedefin doğrudan nokta atışıyla imhası mümkün olabileceği gibi; füzeyi attığınız alanda açığa çıkan basınç ve şarapnel parçalarıyla da İHA’yı tahrip edebilir ve böylece sensörlerini, haberleşme rölesini, komuta-kontrol sistemini vs. işlevsiz hale getirebilirsiniz. Rüzgârın şiddeti ve yönü, basınç seviyesi, yoğun sis, toz, duman gibi hava koşullarında; bu kadar hafif ağırlığı olan mini İHA’ların verimlilikleri ve dirençleri zaten oldukça düşüktür. Keza bu araçlar, füze veya roketin (güdümsüz füze) haricinde, uçaktan makinalı top mermi atışıyla etkisiz kılınabilir ya da karadan hava araçlarına karşı kullanılan silah sistemleriyle de düşürülebilirler. Bu noktada, hangi yöntemi tercih ettiğiniz, tabi ki sahip olduğunuz imkânlara ve göze alabileceğiniz maliyete bağlıdır.

İHA VURMANIN MALİYETİ

Örneğin geçen sene İsrail’in, Suriye sınırındaki Kuneytra’dan gelen ve Hamas’a ait olduğu iddia edilen küçük bir İHA’yı, Patriot füzesiyle vurması; ‘av tüfeği ile sinek öldürmek’ şeklinde, hem asimetrik mukabele yöntemi hem de maliyeti itibariyle bazı kesimlerin eleştirisine yol açmıştı. Bir Patriot füzesinin birim fiyatının, takribi 2 ila 3 milyon dolar olduğu düşünülürse; silah taşımayan, görüntü ve sinyal istihbaratı toplama yeteneği dahi düşük olabilecek bir İHA’yı vurmanın size ne kadar büyük bir maliyet yüklediği aşikârdır. Yine bu hususa -yöntemi ve maliyeti itibariyle- örnek mahiyetinde; 2014 Mayıs’ında Ukrayna Güvenlik Teşkilatı (SBU)’nın ülkenin doğusunda modifiye edilmiş bir Orlan-10 modelinin vurulduğunu açıkladığı ve 2015 Temmuz’unda da Suriye’de, bir diğer Rus yapımı olan ve sadece askeri istihbarat birimlerinin kullandığı Eleron-3SV model İHA’nın düşürüldüğü hatırlatılabilir. Türkiye’nin ise, üç kilometre sınır hattı içerisine giren İHA’yı tam olarak nasıl ve hangi mesafeden düşürdüğü (basına yansıyan resimlerde, fazlasıyla küçük ebatta olan aracın pek de fazla hasar almadığının görülmesi hasebiyle) ve operasyonun toplam maliyeti bilinmemektedir. Ancak İsrail örneğinde de sunulduğu üzere, İHA’lara karşı devreye sokacağınız füze, lazer silahı vs. herhangi bir savunma sistemini; her zaman ve her koşulda, maliyet-fayda ilişkisi bakımından sorgulamak ve analiz etmek zorundasınızdır. İkinci husus; İHA teknolojisinin üreticileri ve kullanıcıları arasındaki -doğrudan yahut dolaylı yollarla kurulan- ilişkiye dairdir. Öncelikle ve genel itibariyle, silahlı/silahsız farklı tür ve teknolojik kapasitede İHA üretebilecek altyapıya ve donanıma sahip ülkeler bilinmektedir. Bu bakımdan, Türkiye’de bulunan İHA’yı üretme yetkinliğine haiz olan ülkeler ile bu ülkelerin, bu tür araç ve donanımlar da dâhil askeri destek sağladığı ya da stratejik yakınlık içerisinde bulunduğu ülkeler de bellidir. Türkiye’nin İHA’yı düşürmesini müteakiben, kamuoyunda ismi ilk önce telaffuz edilen ülke Rusya olmuştur. Zira en başta düşürülen İHA’nın fotoğraflarına bakıldığında; bu varyantın, Rus menşeli Orlan-10 ile örtüştüğü görülmüştür. Kuşkusuz Rusya’nın, Suriye’deki çatışmalara doğrudan müdahale etme kararı almasının ardından; hava saldırıları düzenlemesi, Suriye’ye ciddi bir hava gücü desteği sağlaması, bölgedeki siyasi rolünü ve askeri varlığını pekiştirecek tarzda söylemler ve faaliyetlerde bulunması, bu tür yorumları haklı kılacak türdendir.

CASUSLUK İHTİMALİ

Ayrıca bu konudaki varsayımların; Moskova’nın Esad rejimine yaklaşımını referans almasının yanı sıra, geçtiğimiz haftalarda Türk hava sahasının ihlali ve uçaklarımızın taciz edilmesi şeklinde cereyan eden gelişmelerle de ilişkilendirilmesi mevzubahistir. Oysaki İHA hadisesinden bir gün önce, Rus Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Tümgeneral Sergei Dronov’un başkanlığındaki askeri heyet; söz konusu sınır ihlallerini araştırmak ve bu tarz ihlallerin tekerrürünü önlemek maksadıyla Genelkurmay Başkanlığı Karargâhına gelerek, bilgi paylaşımı ve istişare ziyareti gerçekleştirmişti. Hoş zaten şu zamana kadar Türk-Rus jetlerinin it dalaşına girmesi, Rus uçaklarının radar kilitlemesi ve hava ihlali yapması ya da en son düşürülen İHA olayına bakıldığında; Moskova’nın tavrı doğrudan sorumluluk üstlenmeme, kasıt ve ilişki kabul etmeme yönünde olmuştur. Rusya’nın bu konudaki samimiyeti, elbette zamanla ortaya çıkacaktır. Meselenin diğer yönü ise; Rus menşeli olması yüksek ihtimal dâhilinde bulunan bu İHA’nın, Türk hava sahasına girip, istihbarat amaçlı keşif ve gözlem uçuşunu kim adına ve hangi maksatla yaptığıdır. Bu durumda “teknolojiyi üretenle-kullanan arasındaki ilişki, aynı zamanda eş değer bir sorumluluk yaratır mı?” sorusuyla karşılaşıyoruz. Kaldı ki, bu İHA’ların doğrudan ikinci taraflara satışı yapıldıktan sonra; istem ya da istem dışı bir şekilde üçüncü taraf ülke ya da devlet dışı grupların eline geçmesi gayet kuvvetli bir ihtimaldir. Bu olayın tam anlamıyla açıklığa kavuşması için fotoğrafın netleşmesi bunun için de teknik incelemelerin tamamlanması ve diplomatik görüşmelerin neticelenmesini beklemek gerekecektir. Fakat her halükarda Türkiye’nin, son yıllarda içinde bulunduğu bölgedeki sıcak gelişmeler dolayısıyla, havadan gelen tehditlere gittikçe artan bir oranda maruz kalmaya başladığı gözlemlenmektedir. Dışarıdan bakıldığında, belki savaş uçaklarının hava sahası ihlalleri veya olası bir seyir/balistik füze tehdidiyle kıyaslandığında daha basit ve kısmen zararsız gibi gözüken bir İHA olayı olsa da; bunların kullanılma amaçları (casusluk, istihbarat, hedef tespit vs.) düşünüldüğünde, ülkemize karşı en azından hasmane bir tutumu göstermesi açısından aynı derecede önemlidir. İHA’nın üretici ya da kullanıcı hatasıyla yahut hava şartları nedeniyle, planlanan rotasının dışına çıkarak Türkiye’nin sınır hattı içerisine girmiş olması gibi farklı ihtimaller de saklı kalmak üzere; Ankara’nın her türlü olasılığı değerlendirmesi ve gerekli tedbirleri almayı ihmal etmeksizin, temkini elden bırakmaması yerinde olacaktır.

[Star Açık Görüş, 24 Ekim 2015]