PKK/PYD’nin Afrin’de 2012 yılında 2 bin olan silahlı terörist sayısı 2018 başlarında 8 bine çıkarmış olmasının nedenini DEAŞ ile mücadele kapsa-mında değerlendirmek bir Türk vatandaşının yapmak isteyeceği son şey olsa gerek. Zira, yabancı yardım şemsiyesi altında örgütsel büyümesine gü-venli bir şekilde devam eden PKK/PYD’nin Hatay, Osmaniye, Kilis ve Gaziantep’in Islahiye ilçesindeki saldırıları bu ülkenin vatandaşlarından daha fazla kimsenin canını acıtmadı. Sınır ötesinde terörle mücadele kapsamında gerçekleştirilen Zeytin Dalı Harekâtı, Türkiye’nin sınırları ötesinde PKK ve türevi olan örgütlerle mücadelesi bakımından Türkiye için arzu edilen sonuçlar vermeye başladı ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında da bir memnuniyet yarattı. Türkiye bu aşamaya gelinceye kadar iki temel sorunla karşılaştı; birincisi DEAŞ’la mücadele adı altında PKK/PYD ile ittifak ilişkisine giren ABD’nin tavrı, ikincisi Rusya’nın Afrin’de PKK ile girdiği angajman. Türkiye Suriye’deki jeopolitik risk-fırsatları sağlıklı bir şekilde değerlendirip inisiyatif alarak bu sorunlardan ikincisinin üstesinden gelmiş durumda. Ancak, Suriye’de giderek askeri tahakküm altına giren ABD’nin Suriye politikası, Türkiye’nin ABD ile ortak bir zemin geliştirmesinin önünde hep engel oldu. ABD’ye rağmen gerçekleştirilen Zeytin Dalı Harekâtı, Türkiye’nin milli güvenlik tehditlerini sınırlarının ötesinde karşılayan meşru ve fiili bir durumdur.
Harekâtın askeri boyutu
Zeytin Dalı Harekâtı geldiği aşama itibariyle birinci safhası olan kırsal harekâtı bir virgül koyarak geride bıraktı ve ikinci safhası olan Afrin ilçe merkezindeki meskûn mahal muharebeleri için hazırlanmaya başladı. 20 Ocak 2018’ten itibaren Afrin kırsalının genelinde dört farklı cephede yürütü-len askeri harekât öncelikli olarak PKK/PYD’nin buralardaki varlığını ortadan kaldırmayı hedefledi. Bu hedefini büyük oranda gerçekleştirdi. Zira, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusundan (ÖSO) meydana gelen harekat unsurları Afrin genelindeki teröristlerin yüzde 50’sini etkisiz hale getirip Afrin kırsalının yüzde 70’ni de terör örgütünden kurtardı.
Kırsal alandaki harekâta doğrudan olumsuz etkisi gözlemlenen arazi ve hava şartlarına rağmen harekât birliklerinin temposunu, azmini ve başa-rısını etkileyen dönüm noktaları yaşandı. Bu önemli olayları harekât süresince Afrin’in kuzey, doğu ve batı sektöründe PKK/PYD’nin savunma azmini de kırmıştır.
Kara harekatının çoklu cepheden başlatılması: Harekatın kuzey ve batı sektöründen aynı anda yedi farklı noktadan ileri harekatla başlanması PKK/PYD terör örgütü üzerinde endişe yaratıp sektörler arasında bir savunma önceliği yapamamasına neden oldu.
Öncelikli taktik hedeflerin ele geçirilmesi: 21-24 Ocak 2018 (harekatın üçüncü günü) Afrin kırsalına girilen alanlardan bazıları ele geçirildi. Ku-zey doğu cephesinde; Burseya Dağı etekleri, kuzey cephesinde Hay Oğlu, Şeyh Obası, Mersava, Şeyh Horoz ve Mahmud Uşağı köyleri, batı cephe-sinde Adamanlı, Harmanlık ve Hamam köyleri ele geçirilerek ileri harekat için mevziler kazanıldı.
Bursaya Dağının ele geçirilmesi: 28 Ocak 2018 tarihinde harekatın kuzeydoğu sektöründe yer alan stratejik Burseya Dağı PKK/PYD’den alındı. Böylelikle hem harekatın bu cephedeki derinliği genişletildi hem de Kilis Öncüpınar ve Kilis kent merkezine bu noktadan yapılan saldırı mevzileri ele geçirildi.
Kurni tepesinin ele geçirilmesi: 31 Ocak 2018’de Kuzey sektörünün hakim arazisi Kurnik Dağı ele geçirilerek çevresindeki Zehran, Bali Köy, Kurni, Hay Oğlu, Heftar, Ursa ve Bak Ubasi köylerinin PKK/PYD unsurlarından temizlenmesi sağlanmış ve kuzey cephesindeki harekat alanı derin-leştirilerek harekat birliklerinin ilerleme mihverleri genişletildi.
Darmık Dağı ve Bülbül Köyünün ele geçirilmesi: 1-2 Şubat 2018’de Bülbül Beldesi ve Darmık Dağı ele geçirilerek kuzey sektördeki en kritik te-rör hedefleri temizlendi. Böylelikle harekatın cephesi genişletilip Kilis’in Gülbaba Köyü karşındaki harekat alanları birleştirilerek kuzey sektöründeki sınır güvenliğine önemli bir katkı sağlandı.
Racu Beldesinin ele geçirilmesi: 3 Mart 2018’de kritik bir öneme sahip Racu beldesi ve çevre köyler ele geçirildi. Böylelikle, bu bölgedeki terörist unsurlara azami zayiat verdirdi ve Afrin ilçe merkezinden harekatın kuzey batı sektörüne uzanan hat da kontrol altına alındı.
Bafelyun Dağı’nın ele geçirilmesi: 3-5 Mart’ta Afrin’in kuzey doğusunda bulunan Bafelyun Dağı ve çevresindeki yerleşim alanları ele geçirildi. Harekat Afrin merkezinin kuzeydoğu ile güneydoğusundaki hatta yoğunlaştı.
Cinderesi Beldesinin ele geçirilmesi: 8 Mart 2018’de Harekat birlikleri Hatay’ın Reyhanlı ve Kırıkhan ilçelerine roketli saldırıları önlendi ve Afrin ilçe merkezine güneybatıdan yaklaşma istikametinde önemli bir avantaj kaydedildi.
Afrin İlçe Merkezinin Çevrelenmesi: Bafelyun Tepeleri ve Cinderesi’nin ele geçirilmesinin ardından devam eden operasyonlarda Afrin ilçe merkezi kuzey, doğu ve güney istikametinden çevrelenmiş ve harekat birilikleri ilçe merkezindeki müteakip meskun mahal harekatı için hazırlıklarını yapmaya başladı.
Harekâtın ikinci safhasında Afrin ilçe merkezinde bölge-bölge, mahalle-mahalle, sokak-sokak ve bina-bina ilerlemeyle ve aynı zamanda sivillerin emniyetli bölgelere tahliyesi şeklinde devam edeceği bekleniyor. Afrin büyüklük, mimari ve şehrin vaziyet planı itibariyle Nusyabin’e benzerlik gösteriyor. Nusaybin’deki şehir operasyonları 82 gün sürmüştü. Afrin’deki harekat alanın Nusaybin’den ayrıştıran en önemli fark, Afrin’deki teröristlere ikmal ve takviye sağlayacak yakın bir yerleşim alanının olmamasıdır. Bilindiği gibi Nusaybin’deki PKK’lılar hem yanı başlarındaki Suriye’nin Kamışlı kentinden tünel ve benzeri yollar ile ikmal edilebilmişlerdi.
Harekâtın kazanımları
Afrin ilçe merkezinin ele geçirilmesiyle birlikte birinci safhada virgül konulan yerden devamla Afrin’in kuzeybatısındaki kırsal alanların da kısa zamanda ele geçirilecektir. Harekatın üçüncü safhasının Afrin’in doğusundaki Minak Hava Alanı ve Tel Rıfat hattında gelişeceğini beklemek yanıltıcı olmaz. Bu safha ise Rusya ile ayrı bir istişareyi gerektirebilir.
Coğrafi olarak Afrin karasalından ayrık olsa da, Münbiç’te ABD ile diplomatik bir sonuca varılamaması Afrin harekâtının Münbiç’e sirayet et-mesine neden olabilir. ABD’nin Fırat Nehrin’in doğusundaki PKK/PYD varlığının konsolide halini muhafaza etme önceliğinden vazgeçmeyeceği göz önünde bulundurulduğunda, Münbiç’teki PKK/PYD varlığını sona erdirmesinin bu maksada hizmet edeceğinden söz edilebilir. Öyle ki ABD, Afrin harekatının Fırat’ın doğusunda yarattığı de-konsolidasyon etkisini Türkiye’nin kararlı tavrıyla Münbiç’te gerçekleştireceği yeni bir askeri harekatla tekrar yaşamak istemez. Öyleyse ABD’nin PKK/PYD’yı tamamen Fırat’ın doğusunda tutması için teröristlere sunacağı kuvvetli bir argümanın olması lazım. Bu duruma karşı Türkiye ve bölge ülkelerinin (özellikle Irak) Fırat Nehrin’in doğusunda konsantrasyonu güçlenen PKK/PYD-ABD ortaklığının bundan sonra neye ya da nasıl evrileceğine dair kuvvetli öngörüde bulunmak ve alternatif planlar geliştirmek faydasına olur.
Zeytin Dalı Harekâtı tecrübesi, Türkiye’deki karar verme süreçlerine olumlu katkılar sundu ve duruma dayalı reaksiyonlardan öngörüye dayalı alternatif inisiyatiflerin önemini artırdı. Bu kapsamda harekat daha tamamlanmadan Türkiye lehine sonuçlar yarattı. Bu sonuçları şu şekilde sırala-yabiliriz:
-Sınır güvenliğini sağlayarak Hatay-Osmaniye-Kilis-Islahiye alanındaki PKK/PYD’nin terör saldırılarını önledi,
-PKK/PYD’yi Afrin’de topraksızlaştırarak yeniden tehdit olma ihtimalini azalttı,
-PKK/PYD-ABD arasındaki ittifakın bütünselliğini bozdu, Menbiç’teki PKK varlığını sorunlaştırdı ve bu ittifakın Fırat Nehri’ni doğusunda çatla-masına neden oldu,
-DEAŞ’a karşı muharebe üstünlüğünün kalıcılığının devlet dışı silahlı bir aktör olan PKK/PYD ile değil Türkiye gibi kararlı bir devletin ordusuyla ve Suriye’deki gerçek muhaliflerle yapılabileceğini gösterdi,
-Türkiye’nin Suriye’deki jeopolitik denklemin içinde yerini kuvvetlendirdi.
Zeytin Dalı Harekâtının stratejik etkisinin Türkiye’nin Suriye’deki diğer harekât alanlarıyla birleştirilip istikrar modelinin geliştirilmesinden sonra net bir şekilde görüleceğini söylenebilir. Bu noktada taktik ortaklıkların stratejik hedeflere hizmet etmesinin zemini sürekli olarak aranmalı, gerektiğin-de kuvvet-mekân-zaman arasındaki optimizasyon sağlandıktan sonra fiili durum yaratılmalıdır.
[Star Açık Görüş, 17 Mart 2018].