Dün çok başarılı bir fotoğraf paylaşıldı. Türk Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar bir tarafına Rus öbür tarafına Amerikalı meslektaşını almıştı. Uzayıp giden masanın iki tarafında Amerikalı ve Rus diğer yetkililer dizilmişti. Resim ilginç. Toplantıya Orgenaral Akar'ın başkanlık ettiği izlenimini gayet net bir biçimde yansıtıyor. Sanki iki tarafın ordusu arasında Türk ordusu duruyor. Tabii ki abartmamak lazım. Akar Paşa'nın yanındaki iki isim dünyanın en kudretli iki ordusunun komutanı. Amerikan ordusu dünya tarihinin belki de gelmiş geçmiş en büyük savaş makinası. Dünya tarihinde hiçbir ordunun ikinci ile arayı bu kadar açmadığı söylenir. Napolyon büyük bir ordu kurmuştur ve çok önemli askeri zaferlere imzalar atmıştır fakat Napolyon'un ordusu ile Rus ordusu arasında devasa farklar yoktu. Atina ordusu denizlere hakimken Sparta ordusu karagücüyle Atina'yı dengeleyebiliyordu. Roma'nın bile bir Kartaca'sı vardı. Ama Amerikan ordusu kapasite, yatırım, eğitim, teknoloji, yaygınlık, gibi bir sürü kriter açısından bakıldığında diğerleriyle arayı çok fazla açıyor. Bugün Amerika'nın silaha bir yılda ayırdığı bütçeyi kendisinden sonra gelen ilk yirmi ülke ancak ayırabiliyor. Bu durumun yakın vadede değişmesi de beklenmiyor. Tabii bu ordunun her durumda başarılı olduğu ve zafer kazandığı anlamına kesinlikle gelmez. Ama çok yüksek bir potansiyele sahip olduğu tartışılmaz. Diğer tarafta Rus ordusu dünyanın tabii ki ikinci büyük ordusudur. Çin, Hindistan ve benzeri büyüklükteki ülkelerin ordularından bile hala çok daha güçlü, etkili, ve tecrübeli olduğunu kabul etmek gerekir. Soğuk Savaş'tan bu zaman çok şey değişti. Ama bugün Rusya hala belli silah teknolojilerinin yegane üreticisi ve satıcısı olmaya devam ediyor. S-400 gibi füze sistemleri dünya silah pazarının en kıymetli ürünlerinden biri. Rusya nükleer anlamda Amerika ile boy ölçüşebilecek hala tek ülke. Nükleer başlık sayısı diğer ülkelerin hayal dahi edemeyeceği düzeylerde. Rus ordusu sadece son dönemde Çeçenistan, Gürcistan, Ukrayna ve Suriye gibi coğrafyalarda nasıl etkin olabileceğini gösterdi ve savaş tecrübesini hep sıcak tutuyor. Gerasimov doktrini olarak nam salan yeni sistem çerçevesinde hibrit savaş yürütme yeteneğine de kavuştular. Bu iki ordunun temel özelliklerine bakıldığında Genelkurmay Başkanlarının yayımlanan bu fotoğrafının gerçekliği yansıtmadığı ve sadece simgesel bir değeri olduğu iddia edilebilir. Tabii ki arada büyük bir kapasite farkı olduğunu görmezden gelemeyiz. Ama o resmin sadece basit bir gösteri olmadığını da düşünüyorum. Belki arada büyük farklar olabilir ama bugün Suriye özelinde veya bölgesel politikalar söz konusu olduğunda Türk ordusu öyle ya da böyle hesaba katılmak zorunda. Çünkü bazı koşullar farkların sıfırlanmasına neden oluyor. Coğrafi konum, ülkenin asker sayısı veya büyük güçlerin aynı anda başka coğrafyalarla da ilginlemke zorunda oluşları gibi şartlar Türkiye gibi bölgesel aktörlerin denklemde büyük güçlerle eşit konuma yükselmelerine neden olabiliyor. Örneğin Amerikan ordusu ile Rus ordusu arasında da çok büyük bir fark var. Ama bu Amerika'nın Rus ordusunu göz ardı edebileceği anlamına gelmez. Hatta tam tersine Amerika çoğunlukla Rusya'ya eşit statü vermek durumunda kalıyor. Aynı şekilde özellikle Suriye denkleminde bu iki ülke Türkiye'yi öyle basitçe gözden çıkaramazlar. Aksine Türkiye'nin oyun kurucu olmasa bile oyun bozucu bir etkiye sahip olabileceğini çok iyi biliyorlar. Bugünlerde ortalıkta bir karamsar hava var. Herkes Suriye'de Amerika ve Rusya'nın Türkiye aleyhine anlaşması ihtimalinden bahsediyor. Böyle bir anlaşma tabii ki tehlikeli bir durum. Ama gerçekleşme veya en azından sürdürülebilme ihtimali çok düşük. Suriye'de varılacak bir anlaşma Türkiye'nin rızası olmadan sürdürülemez. Bunun farkında oldukları için bu iki ordunun genelkurmay başkanları Türk genelkurmay başkanının iki yanında poz veriyorlar.
[Takvim, 9 Mart 2017].