SETA > Strateji Araştırmaları |
Suriye de Üç Farklı Senaryo

Suriye’de Üç Farklı Senaryo

Türkiye'nin tercihini belirleyecek olan şey Suriye'nin toprak bütünlüğü olacaktır. Esedsiz ve tek parça bir Suriye en iyi sonuçtur.

Trump geldiğinde Suriye'deki hikâye yeniden yazılacak. Ana hatlarıyla üç farklı senaryodan biri karşımıza çıkacak.

Trump müdahaleci olabilir.

İlgisiz kalabilir. Obama gibi PYD ile beraber yürümeyi tercih edebilir. Bunların gerçekleşme ihtimalleri tabii ki farklıdır. Ama hepsini ele almakta fayda var.

Müdahaleci bir yöntem benimserse, onun da farklı türleri olur. Mesela Amerika merkezli ve tek taraflı bir müdahale olabilir. Şimdilik zayıf da olsa olayların akışına göre bir gün gündeme gelebilir. Öbür taraftan geniş bir uluslararası koalisyona dayalı bir müdahale de gerçekleşebilir. Bu çok daha muhtemeldir. Veya Trump Türkiye ile beraber kuzeyden Rakka'ya giriş yapmayı da isteyebilir. Bush yönetiminin 2003 yılındaki geldiği gibi bir teklifle gelebilir.

Aynı Trump'ın söylemine bakarsanız tamamen ilgisiz de kalabilir. Gerçekten Pasifik'e yönelebilir. Çin ile mücadele etmeyi tercih edebilir. O zaman Türkiye'nin Rusya, İran ve PYD ile baş başa kalacağı bir resim çıkar ortaya.

Veya Trump Obama stratejini sürdürebilir. PYD ile yürüyüp Suriye'yi küçük devletçiklerden oluşan federal bir yapıya sürüklemek isteyebilir. Rusya ile anlaşırsa ve Türkiye'yi göz ardı ederse, Şii, Sünni ve Kürt bölgeleri oluşturmayı planlayabilir.

TÜRKİYE İÇİN SONUÇLARI

Bu senaryolardan en rahatsız edici olanı tabii ki sonuncusu. Suriye'nin parçalanması ve küçük terör devletlerinin kurulması ihtimali Türkiye için son derece tehlikeli bir durum. Rusya ve Amerika'nın aynı tarafta yer alması ve Türkiye'yi dışlaması ile sonuçlanabilir. O zaman Türkiye'nin vereceği reaksiyon da maalesef çok sınırlı olmak zorunda kalır. Bu nedenle Türkiye Astana sürecine dâhil oldu. Devre dışı kalmamak için garantörlük elde etti.

Öte taraftan Trump tamamen ilgisiz kalmayı tercih ederse, Türkiye Rusya, İran ve PYD ile baş başa kalır. Zor bir mücadele olur ama bir önceki senaryo kadar talihsiz ve çıkışsız değildir. Türkiye bu durumda uzun sürecek bir mücadeleye hazırlanır. Rusya ve İran ile anlaşarak PYD ile tek başına mücadele eder.

Son olarak Trump müdahil olmayı seçerse, şayet müdahalenin türüne göre farklı durumlar çıkabilir. Örneğin tek taraflı bir müdahale olursa, Türkiye'nin çok pazarlık şansı kalmaz. Sonunda ne çıkacağını bilemediğimiz bir sürece bağımlı kalabiliriz. Ama Suriye'de Rusya'nın varlığı Amerika'nın tek taraflı hareket etme şansını büyük oranda kısıtlıyor. Bu ihtimal 2012'de vardı ama bugün artık yok denecek kadar az. Bu nedenle Trump uluslararası bir koalisyona dönebilir. Bu aslında masadaki en muhtemel senaryo budur. Putin ile Trump arasında bir anlaşma sonucu İkinci Dünya Savaşı'ndaki Berlin yürüyüşü gibi bir Rakka yürüyüşü olabilir. Türkiye için de fena bir senaryo değildir bu. Çünkü geniş koalisyon müdahalesi hem Rusya'nın hem Amerika'nın sınırlandırılmasını sağlayacaktır. Türkiye de zaten baştan beri BM çatısı altında bir çözüm bekledi.

Böyle bir müdahalenin Suriye toprak bütünlüğünü sağlama ihtimali daha yüksek olduğu için tercih edilir. Son olarak Türkiye ve Amerika müdahalesi gündeme gelebilir. Bu senaryonun Türkiye için iyi mi kötü mü olduğunu operasyon biçimi belirler. Eğer Trump Türkiye'ye kuzey Suriye'de geniş bir hareket alanı verirse, o zaman Türkiye bunu tercih edebilir. Ama operasyonu Türkiye'ye yaptırıp zaferi kendine yazmak isterse, Türkiye o zaman bu işe girmez. Aslında bu senaryoda 1 Mart 2003 benzeri bir durumla karşılaşırız. Türkiye eğer Amerika ile Rakka'ya kadar inecekse, o zaman PYD işgali altındaki bölgenin kimin tarafından kontrol edileceği kesinlik kazanmalı. O zaman bu da Türkiye için tercih edilebilir bir senaryo olur.

En nihayetinde Türkiye'nin tercihini belirleyecek olan şey Suriye'nin toprak bütünlüğü olacaktır. Esedsiz ve tek parça bir Suriye en iyi sonuçtur. Bölünmüş ve kuzeyinde PYD'nin var olduğu bir Suriye en kötü sonuçtur. Hepsine dair ayrıntıların çalışılması gerekir. Türkiye yakın dönemde bu kritik kararları vermek zorunda kalacak.

[Takvim, 19 Ocak 2017].