Amerika'nın çekilme kararının ardından en merak ettiğimiz konulardan biri Rusya'nın tavrıydı. İlk tepkiler çok iç açıcı değildi. Putin hemen bunun bir aldatmaca olabileceğini iddia etti. Aslında çok da yanlış bir tutum değil. İlk planda hepimiz şok olduk. Putin'in de böyle bir Amerikan tavrı beklemediği ortada. Bunca zaman kendini Fırat'ın doğusundaki ABD varlığına göre ayarlamıştı. Türkiye ve İran'la kurduğu ilişkisinin temel varsayımlarından biri buydu. ABD yeni bir adım atana kadar bu işbirliğini koruma kararındaydı. Bir gün ABD'nin belli bir gündemle dönebileceğini ve bu dönüş gerçekleştiğinde Türkiye'yi yanında tutmak gerektiğini düşünüyordu. Bu yolda da bir sürü taviz verdi. Aslında tüm diğer aktörler de benzer beklentiler içinde hareket ediyordu. Fakat Erdoğan ve Trump arasındaki görüşme tüm paradigmayı değiştirdi. Trump bırakın Suriye'ye geri dönmeyi Suriye'den tamamen çıkmayı gündeme aldı. Ve bunu Türkiye ile koordineli biçimde yapacağını duyurdu. Uzun süredir bunun tersi beklentilere yatırım yapan Putin'in şaşkınlığa uğramaması beklenemezdi. Muhtemelen aklına gelen ilk sorulardan biri Türkiye'nin ne yapacağı olmuştur. Kendine sormadan edememiştir. Acaba Türkiye bütünüyle ABD tarafına geçer ve bu zamana kadar kat edilen yolu göz ardı eder mi diye düşünmüştür. Rusya gibi Türkiye ile rekabeti yıllara dayanan bir ülkenin devlet başkanı için bu düşünce hiç yabancı değil. Şüphe duymasını gerektiren uzun bir tarih var. Çünkü Rusya genelde Türkiye'nin en öncelikli güvenlik tehdidi olarak görülmüştür. Dolayısıyla ABD Türkiye'nin beklentilerini karşılamaya başlarsa Türkiye'nin direksiyonu ABD'ye doğru kıracağından şüphelenmiş olabilir. Ancak Türkiye böylesi bir acemiliğe düşmeyecek kadar tecrübe kazandı. Aksine hemen Rusya'yla üst düzey diplomatik ilişkiyi kurdu. Üç bakan ve MİT Başkanı Moskova'ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin iyi geçtiği ve karşılıklı güven tesisinde başarılı olduğu görülüyor. Türkiye bu işin her adımında Rusya ile koordineli yürüme gayreti içinde olacaktır. Sanırım Ruslar da bunu anladı. Çok kolay değil. Süreç bir sürü risk barındıracak. Ancak görüşmeler sürdürüldüğü müddetçe pazarlıklar yoluyla uzlaşılar üretilebilecektir. Türkiye için en önemli mesele PYD sorunuydu. Şimdi onun da ötesinde Suriye'nin geleceğini kurgulamada Batı'nın tek aktörü haline dönüştü. Ancak bunu Rusya'yla kavga ederek de yapmayacak. Bugün Suriye'nin en önemli iki aktörü Türkiye ve Rusya. ABD askerleri bölgeyi boşaltacak ancak koalisyon güçlerinin hava sahasını kontrol etmesi hiç de fena olmaz. Hatta ABD ile kurulacak koordinasyonda en dikkat edilmesi gereken husus bu. Böylece hem PYD temizlenir. Hem ABD'nin varlığı korunur. Hem de Rusya dengelenir. Şimdilik görebildiğimiz kadarıyla en iyi tercih bu. Ve son günlerdeki görüşmeler bunun gerçekleşme ihtimalini de yükseltti. Şimdilik her şey beklenenden de iyi gidiyor.
[Sabah, 1 Ocak 2019].