16 Nisan üzerinden tartışmalar devam ediyor. Referandumdan çıkan sonuçlar yorumlanıyor. Çeşitli araştırmalar yayımlanıyor. Bu araştırmalarda seçmen davranışlarına dair akıl yürütülüyor. Ben bu tartışmaların sonlandırılması gerektiğini düşünüyorum.
Zira olan oldu. Biten bitti.
Kendi şahsına münhasır bu referandumdan anlamsız ve gereksiz sonuçlar çıkarıp geleceğe dair hesaplar yapmak çok akıllıca değil. Artık daha ziyade yeni şartların neler olduğunu ve Türkiye'yi nasıl şekillendireceğini görmek gerek.
Türkiye bir yandan kendisi dönüşüyor. Bir yandan da dönüşen dünyaya ayak uydurmayı deneyecek.
Uzun süredir bazı kritik eşiklerde ortaya çıkacak sonuçları bekliyorduk önümüzü görmek için. Bunun Türkiye ayağı büyük oranda sonuçlandı. Cumhurbaşkanlığı sistem dönüşümü sağlandı. Tam aynı dönemde dünya siyasetinde de önemli dönüşümlerin olduğunu düşünüyoruz. Uzun süredir bir boşluk vardı. Obama siyasetinin bıraktığı bir boşluktu bu. Suriye ve benzeri kriz alanlarında tıkanmalar sürüyordu.
Zaten Obama'nın neredeyse son iki yılı çatışmasız bir miras bırakma çabasıyla geçmişti. Özellikle Ortadoğu serbest salınıma düşmüştü.
Trump seçildiğinde dış politikada nasıl bir pozisyon alacağı bilinmiyordu.
Ayrıca iç siyasetteki karmaşık ortam nedeniyle kısa vadede dış politikaya eğilemeyecek gibi görünüyordu. Sonra birden ortalık hareketlenmeye başladı.
Esed'in kimyasal silah kullanımından sonra Amerika ilk defa Esed yönetimine saldırdı. Esed'in görevden uzaklaştırılmasına dair bağlayıcı ifadeler kullanıldı. O zamana kadar Trump'ın böylesi müdahaleci bir pozisyona geçebileceğine çok az kişi inanıyordu.
Hemen sonrasında Amerika bu kez Kuzey Kore ile bir gerilime başladı.
Amerika'nın dış politika davranış kalıpları da ortaya çıktı. Bu ve benzeri adımlar atılmaya devam ederse Amerika'nın müdahaleci bir yöntem benimseyeceğini öngörebiliriz.
Zaten ortalık hemen hareketlenmeye başladı. Yakın dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önemli diplomatik görüşmelerine tanıklık edeceğiz. Amerika ve Rusya başta olmak üzere Hindistan ve Çin gibi ülke liderleriyle yapılacak temaslarda nabız tutulacak. Fakat bunlardan en önemlisi tabii ki, Amerika ve Rusya ile yapılacak görüşmelerdir.
Ve yine en öncelikli konu başlığı Suriye'dir.
Şimdilik Türkiye'nin Suriye stratejisi "bekle gör" yöntemine dayanıyor.
Amerikan yaklaşımına göre bu da yeniden şekillenecek.
Suriye öyle ya da böyle siyaseten daha fazla önem kazanmaya başlayacaktır. Ortam gergin ve sıcak çatışma devam ediyor. Amerikan uçaklarının keşif operasyonları artıyor.
Hatta Esed'in kendi uçaklarını Rus üslerine kaydırdığı haberleri basına sızıyor.
İşte burası Amerika için sıkıntı verici. Amerika atacağı her adımda Rusya'nın Suriye içerisindeki askeri varlığını dikkate almak zorunda.
Bu da Trump'ın ağır hareket etmesine neden oluyor. Rusya ile ne yapacağını bilmiyor. Esed gidecek demek iddialı bir söylem.
Amerika Rusya'yı buna zorlayabilir ama bunun marjinal faydasının ne olacağı ciddi soru işaretleri barındırıyor. Öte taraftan Rakka operasyonu öncelikli mi olacak yoksa Suriye'ye bütüncül bir yaklaşım mı benimsenecek? Veya Rakka operasyonu öncelikli olursa bunun ortakları kimler olacak? Artık bunları daha net bir biçimde konuşacağız. Şimdilik bakacak olursanız Amerika sadece Rakka temelli bir siyasetten Suriye temelli bir siyasete doğru geçiyor. Belki de şimdiye kadar yaptığımız tartışmaların birçoğu boşa çıkabilir. Amerika PYD ile mi Rakka'ya gidecek sorusu gidebilir.
Yerine Amerika bütün Suriye'de bir geniş koalisyon kurar mı ve Türkiye bunun neresinde olur gibi sorularla karşılaşabiliriz.
[Takvim, 24 Nisan 2017].