Tarih enstantanele halinde tekerrür etmeye devam ediyor. Yüz yıl öncesinde Filistin topraklarını kurulacak olan İsrail devleti için teslim eden İngiliz ve Fransızların yerini alan ABD, Kudüs ve Golan'ı İsrail'e veriyor. Meşhur deyişle, bir halka ait olan topraklar üçüncü bir taraf eliyle bir başkasına teslim ediliyor. … Esed rejimi kendi halkını öldüredursun, Trump Golan tepelerinin İsrail'e ait olduğunu kabul eden kararı onayladı. Golan tepeleri 1967 yılından beri İsrail'in işgali altında. Malum, 1967 savaşında İsrail Mısır'da Sina yarımadasını, Suriye'de de Golan tepelerini ele geçirecek kadar ilerlemişti. 1973 savaşından sonra Kissenger'ın beş yıl süren diplomatik çabaları sonucunda İsrail ve Mısır bir anlaşmaya varmıştı. Aslında bu görüşmelere Suriye de dahildi. Ancak Suriye yönetiminin Golan tepelerinin geri verilmesi üzerindeki ısrarı karşısında İsrail Kuneytra'dan çekilmekle yetindi ve dolayısıyla iki ülke arasında resmi bir anlaşma imzalanmadı. İsrail 1981 yılında ise Golan tepelerini ilhak ettiğini duyurdu. Bu meselenin artık uluslararası hukuk çerçevesinde çözümleneceğini duyurarak bu bölgeye yerleşti. Bir çok müzakere ve barış girişimlerine rağmen bir sonuca varılamadı. Ve kırk yılı aşkın bir süredir İsrail burayı işgali altında tutmakta. Suriye'deki isyanların silah zoruyla bastırılması sonucunda iç savaşa dönmesi ile İsrail bu süreci fırsata çevirdi. Suriye'de kendisi için tehdit olarak gördüğü noktaları bombalamaktan çekinmezken, adım adım işgal yoluyla genişlettiği topraklarını tahkim etme yoluna gidiyor. Özellikle Trump'ın iktidara gelişi İsrail için önemli fırsatlar sundu. Trump daha önce alınmış fakat uygulanmamış olan "büyükelçiliğin Kudüs'e taşınması kararını" hayata geçirdi. Şimdi de Golan tepelerinin ilhakini tanıdı. Bu adımların zamanlamasının gayet iyi hesaplandığını söylemek mümkün. Her şeyden önce bu durumu mahkum edecek bir güçten söz etmek mümkün değil. Türkiyedışında sahici bir itirazı dile getiren ve meşru imkanları kullanan bir ülke dahi yok. Bu ortam İsrail ve ABD yönetimlerinin pervasızca davranmaları için gayet elverişli bir atmosfer demek. İki ülke iktidarlarının ideolojik yakınlığı bir tarafa Trump ile Netanyahu paslaşarak iktidarlarını koruma yoluna gidiyorlar. Nisan ayı başındaki seçimlere yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları eşliğinde girecek olan Netanyahu, bu adımla bütün cürümlerin üstünü örtme peşinde. Trump'ın imzayı attığı saatlerde Gazze'nin bombalanmaya başlaması da resmi tamamlayan Netanyahu ve Trump için "küçük bir ayrıntı" niteliğinde. Filistinlilerin akan kanı kimin umurunda! ABD 2020 seçimlerine giderken Başbakanlık koltuğunda olması beklenen Netanyahu da Trump'a destek vererek borcunu ödemiş olur. Böylece iki pervasız işgalci iktidarlarını korurken, İsrail'in on yıllardır işgal ettiği bölgeler üzerindeki elini de güçlendirmiş olacak. Buradan yola çıkarak İsrail'in yeni hamlelerinin sürpriz olmayacağını söylemek mümkün. Golan'dan Suriye topraklarının içine doğru bir tampon bölge oluşturmaktan tutun da, Gazze'ye yönelik kapsamlı bir işgal ya da Lübnan'a askeri bir operasyon söz konusu olabilir.
[Fikriyat, 26 Mart 2019].