Kuzey Suriye’de şimdiye kadar kurulan denklem, Türkiye’nin bu bölgede PKK’ya karşı kapsamlı bir operasyon yapamayacağı düşüncesine dayanıyordu. Türkiye’nin Rusya ve ABD’nin PKK konusundaki kısıtlamalarının Kuzey Suriye denklemini sabitleştireceği ve Türkiye’nin hareket alanının olmadığı düşünülüyordu. Çünkü Rusya Afrin hava sahasını açmazdı; ABD ise Menbiç ve Fırat’ın doğusuna dokundurmazdı. En kötü ihtimalle PKK rejimle anlaşır ve bazı noktaları rejimim kontrolüne bırakıp Türkiye’nin operasyonunu engellerdi. Bu şartlar altında yapılacak bir operasyon zaten PKK gibi “sahanın en efektif örgütü” tarafından püskürtülürdü.
Bütün hesaplamalar ABD, Rusya, rejim (İran) ve PKK dinamikleri hesaba katılarak yapıldı. Fırat Kalkanı’na kadar Suriye’deki caydırıcılığı iyice aşınan Türkiye dinamiği ise ısrarla dikkate alınmadı. Türkiye’nin kararlılığı ve kapasitesi, daha da garibi söz konusu bölgenin Türkiye’den “taş atımı mesafesinde” olması yarım uzmanlar, PKK ve CENTCOM propagandistleri tarafından es geçildi.
Zeytin Dalı Harekatı Kuzey Suriye’ye ilişkin tartışmaların seyrini ve denklemi değiştirdi. Daha önce dikkate alınan Rusya, ABD, rejim (İran) ve PKK dinamiklerine ait varsayımların birer birer geçerliliğini yitirdiği görüldü. Rusya Afrin’den askerlerini çekerek, Kuzey Suriye’de konjonktürün Türkiye’nin karşısında durmamayı gerektirdiğini teyit etmiş oldu. Rejimin kendisinin bile zar zor ayakta durduğu bir zamanda PKK’yı ipten kurtaracak mecalinin olmadığı anlaşıldı. İran’ın milislerini sahaya sürmesinin, PKK karşıtı güçlerin motivasyonunu daha da artırdığı görüldü. Reklam için akıtılan milyon dolarlarla şişirilen “PKK’nın sahadaki en etkin güç olduğu” balonu kısa zamanda patladı. PKK, Türk ordusuna ve ÖSO’ya karşı tel tel döküldü.
En önemlisi ise Zeytin Dalı’nın ABD’nin hesaplamaları üzerinde meydana getirdiği etkiydi. ABD Afrin’de zorunlu bir “aydınlanma” yaşamak zorunda kaldı. Bu “aydınlanmanın” karar alımına ne kadar yansıyacağı hala muğlak; fakat Afrin’de geçtiğimiz 50 gün içerisinde yaşananlar ABD’nin Kuzey Suriye hesaplamalarını altüst etti. Öncelikle PKK’nın Türkiye’nin karşısında hiçbir şansının olmadığı anlaşıldı. Hatta Türkiye destekli ÖSO’nun şimdiye kadar PKK’ya karşı mutlak bir üstünlük kurduğu görüldü. Suriye’nin geleceğinde devlet dışı aktörlerin değil devletlerin belirleyici olacağı ortaya çıktı. PKK’yla YPG arasındaki farklılık iddiası, Bülbül’de buharlaştı. En önemlisi ise Kuzey Suriye’de Türkiye’yi tatmin etmeden bir denklem kurmanın zorluğu birinci elden gözlemlendi.
Eğer Türkiye ile ABD arasında bir mekanizma kuruldu ve Menbiç üzerine “olumlu” seyreden müzakereler yapılıyorsa, sebebi Zeytin Dalı’nda ortaya koyulan kapasite ve kararlılıktır. ABD Afrin’i zihninde kaybetmiş; endişesi Zeytin Dalı sonrasında Türkiye’nin kendi gündemini gerçekleştirmek için Menbiç ve ötesinde ortaya koyacağı kapasite ve kararlılık. Diğer bir deyişle “Türkiye dinamiği” CENTCOM propagandistlerinin iddialarının aksine ABD’nin Kuzey Suriye’de dikkate alması gereken ilk ve en etkin dinamik olacak.
[Akşam, 12 Mart 2018].