İsrail yönetimi Arap ülkeler nezdinde diplomatik görüşmeleri sıklaştırdı. Bu anlamda Körfez ülkeleri ile kurduğu ilişki dikkat çekici.
Başbakan Benjamin Netanyahu geçen hafta oldukça üst düzey bir güvenlik heyeti ile Umman'a sessiz sedasız bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret gizli tutuldu ve tamamlandıktan sonra ziyarete ilişkin fotoğraflar paylaşıldı. Bu durum ziyaretin başarılı geçtiğine ilişkin yorumlara neden oldu.
Aslında aynı günlerde İsrail'den birçok Arap ülkesine çeşitli düzeylerde seyahatler gerçekleştirildiğini görüyoruz. İsrail Milli takımının Katar'a, spor bakanının da BAE'ye gitmiş olması bu açıdan önemli. Abu Dabi'de İsrailli judocunun madalya alması dolayısıyla İsrail milli marşı da okutuldu.
Ancak Umman ziyareti doğrudan siyasi düzlemde gerçekleşti.
Bu anlamda dikkat çekici bir başka nokta birkaç gün öncesinde Mahmut Abbas'ın da Umman'ı ziyaret etmiş olmasıydı.
Ziyaret İsrail'in Arap ülkeleri ile ilişkileri açısından oldukça önemli. İsrail uzunca bir süredir Arap ülkeleri ile ilişkilerini geliştirme ve Filistin'i bu ilişkilerin önünde bir engel olmaktan çıkarma peşindeydi.
Bu yaklaşım Filistin'i Arap ülkeleri nezdinde yalnızlaştırma stratejisinin önemli bir parçası.
Son yıllara bakıldığında bu stratejinin de başarılı olduğunu söylemek mümkün.
Mısır 1978'de imzaladığı anlaşma ile Arap blokundan kopmuştu. Diğer Arap ülkeleri Mısır'a karşı tavır koymuş ve Arap Birliğinden ihraç etmişlerdi. Ancak 2011'den bugüne baktığımızda BAE ve Suudi Arabistan'ın da Mısır'ın peşine takıldığını söylemek mümkün. İsrail Başbakanı Netanyahu da bu duruma işaret ederek "Arap dünyası ile ilişkilerinin çok iyi bir noktaya geldiğini" ifade etmişti.
Körfez ülkelerinin tümünün İsrail'e aynı düzlemde ilişki kurduğunu söyleyemeyiz. Ancak Suud, BAE ve Mısır'ın İsrail'e yakın bir blok oluşturmaya doğru gittiğini iddia etmek zor değil. Bunlara Umman eklenecek mi, göreceğiz.
Umman ziyaretinden yansıyan fotoğraflar, bu ülkenin İsrail'i sorunsallaştırmadığını gösteriyor. Zaten diplomatik ilişkileri kesilmemişti ancak görüşmelerin bu kadar alenileştirilmesi de söz konusu olmamıştı. Umman'ın Körfez İşbirliği Konseyi üyesi olması, bu ziyaretin Suudi Arabistan'dan habersiz gerçekleşmeyeceğine dair önemli bir işaret.
Dahası, İsrail ile diğer Arap ülkeleri arasında bir köprü işlevi görüp görmeyeceği dahi tartışılıyor.
Ortadoğu bölgesindeki gerilimlere pek müdahil olmayan ve özellikle İran ile Suudi Arabistan arasında tarafsız bir görüntü vermeye çalışan Umman'ın bu konudaki tavrının ülke siyasetine nasıl etki edeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. 1990'lar boyunca İsrail yönetimleri ile ilişki kurmaktan çekinmediği düşünüldüğünde bu sürecin Umman açısından anlaşılması zor değil. Ancak İsrail söz konusu olduğunda açık bir tavır takınması durumunda İran'la arasındaki dengeyi koruması zor görünüyor.
Çünkü İsrail lehine bir görüntü vermesi aynı zamanda, İran'a karşı yaptırımlar konusunda nasıl bir tavır takınacağının da işareti olacak.
Bazı yorumcular ziyareti İran bağlamında ele alıyor. Ancak Trump yönetiminin İsrail'in lehine davranması ve yakında açıklanması beklenen 'Barış Planı' dikkate alındığında ziyaretin Filistin'le ilgili olması daha muhtemel hale geliyor.
Bir başka deyişle Arap dünyasının yeni dönem için hazırlandığını söylemek mümkün.
Nitekim ABD, İsrail'in bölgede BAE, Mısır ve Suud'la oluşturduğu blokun genişletilmesine yönelik ciddi çabalar sarf ediyor.
[Fikriyat, 30 Ekim 2018].