Ermenistan ın Savaş Taktiği Değişmedi Hedef Siviller

Ermenistan’ın Savaş Taktiği Değişmedi: Hedef Siviller

Ermenistan, arkasındaki Rusya, ABD ve Fransa gibi uluslararası sistemin etkili ülkelerinin desteğine ve 1992’deki katliamlarından dolayı hâlen hesaba çekilmediğine güveniyor.

Azerbaycan yetkilileri, insani ateşkes devam ederken Ermenistan tarafından Gence’deki sivil yerleşim yerine atılan füzenin Elbrus füzesi olduğunu açıkladı. Çok büyük tahribata ve ikisi çocuk 11 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan bu orta menzilli füzenin yaklaşık 350 bin nüfusu olan bir şehre atılması açık bir savaş suçu...

Ermenistan tarafı doğrudan sivilleri hedef alarak neyi hedefliyor?

İşlediği bu savaş suçlarından dolayı bir gün hesaba çekileceğinden korkmuyor mu?

Ona bu eylemlerinde destek veren Rusya’nın amacı nedir?

Uluslararası siyasal sistemin en önemli aktörü ABD bu meseleye nasıl bakıyor?

Öncelikle Ermenistan için sivillerin hedef alınmasının yeni bir durum olmadığını hatırlatmakta fayda var... Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ’ı ele geçirmek için bu bölgeye saldıran Ermenistan ordusunun 1992 yılında başta Hocalı Katliamı olmak üzere, sivillere yönelik bütün saldırılarının hedefi bu toprakların Azerbaycan Türklerinden temizlenmesi idi. Yani açık bir etnik temizlik politikasıyla binlerce sivil katledilmiş ve 1 milyon civarında kişi ise evlerini terk edip Azerbaycan içerisinde başka topraklara göç etmek zorunda kamıştı.

O dönemde hedefine ulaşmak için sivilleri katletmeyi politikasının ana unsurlarından biri yapan Ermenistan şimdi de Gence başta olmak üzere Azerbaycan şehirlerinde sivilleri hedef alarak aynı politikayı sürdürüyor.

Erivan’ın o zamanki hedefi Karabağ bölgesini Azerbaycan Türklerinden temizlemekti, şimdiki hedefi ise sivil yerleşim yerlerine tahribat gücü yüksek füzeler atarak Azerbaycan’ın Karabağ’ı geri almak için başlattığı taarruzu sonlandırmak. Zira bugün artık gücü artmış olan Azerbaycan ordusu karşısında Rusya’nın yardımı olmadan Karabağ’daki işgalini sürdüremeyeceğini görüyor.

Moskova yönetimi, Karabağ’ın Ermenistan toprağı olmadığı gerekçesiyle iki ülke arasındaki kolektif güvenlik anlaşmasını devreye sokup bu bölgedeki çatışmalara müdahil olmayacağını açıkladığı için Paşinyan yönetiminin elinde Azerbaycan’ı provoke edip Ermenistan topraklarına saldırmasını sağlamaktan başka çare kalmıyor. Yani Ermenistan ya Karabağ’dan çekilmek ya da Rusya’yı Azerbaycan’a karşı çatışmalara dâhil etmek zorunda.

Bu noktada, Rusya’nın Ermenistan’ın Azerbaycan şehirlerini vurarak masum sivilleri katletmesine seyirci kalmasının ne anlama geldiğine değinmek gerekir. Öncelikle Moskova’nın bu tutumunun açık bir şekilde Ermenistan’ın yanında pozisyon alması anlamına geldiğini ifade etmek gerekir. Zira Azerbaycan şehirlerini vurması, uluslararası hukuka göre Ermenistan’ı saldırgan bir devlet yapıyor ve buna karşılık Azerbaycan’ın Ermenistan topraklarındaki hedeflere saldırması açık bir meşru müdafaa eylemi olacaktır ve bu durumda Rusya’nın Ermenistan’ın yanında çatışmalara katılmayacağını açıklaması gerekir. İşte Moskova bu açıklamayı yapmayarak Ermenistan’ın sivilleri hedef alan politikasına destek veriyor.

Ayrıca savaşta sivillerin hedef alınması konusunda Rusya’nın da çok karanlık bir karnesi olduğunu hatırlamak gerekir. Grozni ve Halep örnekleri Rusya’nın Ermenistan’ın Gence saldırılarından hiç rahatsız olmayacağını söylüyor.

Ermenistan’ın işlediği savaş suçlarından dolayı bir gün hesaba çekilmekten korkup korkmadığını sormuştuk. Öyle görünüyor ki, Erivan yönetiminin böyle bir korkusu yok.

Arkasındaki Rusya, ABD ve Fransa gibi uluslararası sistemin etkili ülkelerinin desteğine ve 1992’deki katliamlarından dolayı hâlen hesaba çekilmediğine güveniyor herhâlde...

İslam dünyası ve özellikle de Türk devletlerinin, topraklarını işgalden kurtarmak isteyen Azerbaycan’ın arkasında kararlı bir şekilde durmaması, buna karşılık Batı ve Rusya’nın işgalci Ermenistan’ı değil de Azerbaycan ve ona destek veren Türkiye’yi suçlaması da bu konudaki cesaretini artırıyor kuşkusuz.

[Türkiye, 14 Ekim 2020].