Donald Trump bekleneni yaptı ve İran'la 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan geri çekildiklerini açıkladı. İmzanın mürekkebi henüz kurumamışken İsrail Suriye'de İran ve rejime ait noktalara büyük saldırılar gerçekleştirdi. İran medyasında bu saldırılara karşılık verildiğine dair haberler geldi ama İsrail topraklarında herhangi bir saldırı emaresi yok.
Bu İsrail'in ilk saldırısı değil. Suriye'de ayaklanmalar iç savaşa evrildiğinden beri İsrail bu kadar kapsamlı olmasa da noktasal operasyonlar düzenliyordu. Son birkaç ay içerisinde ise, saldırıların kapsamı genişledi. İsrail Başbakanı Netanyahu sık sık Suriye topraklarında İran'ın mühimmat ve silah üretim tesisleri kurduğunu dile getirdi. Son saldırılarda tam da bu noktaların vurulduğuna dair açıklamalar geldi.
İran gerçekten bu tarz tesisler kurdu mu bilmiyoruz. İsrail bu tesisleri mi vurdu, bunu da bilmiyoruz.
Ancak geldiğimiz noktada İran ve Suriye rejiminin İsrail üzerinden kurduğu söylemin yerle bir olduğunu söylemek hiç zor değil. Daha da önemlisi Suriye artık İsrail için bir tehdit bile değil. İsrail istediği zaman istediği noktaları vuruyor. Hemen her gün rejim komutanları ve bilim adamları bombalı araçlarla öldürülüyor. El Kaide'ye bağlı bazı gruplar ile Hizbullah'ı Kuneytra'da kedi-fare gibi oynatıyor. Aynı şey ABD için de geçerli. İki kere açıktan rejimi vurdu. Suriye'yi bölünme noktasına getirdi. Suriye'de esamesi okunmayan PYD'yi Esed rejiminin alternatifi olabilecek noktaya doğru sürüklüyor.
Suriye rejimi ile İran'ın bunlara cevabı ne oldu? Hiçbir şey.
Halbuki Suriye'de Hizbullah'ı devreye soktuğunda da, Şii milisleri ve Afganistan ile Pakistan'dan İran'a gelen göçmenleri zorla savaştırdığında da İsrail tehdidini öne sürmekteydi. İran'a göre Esed düşerse İsrail, hem kendisi, hem de İslam dünyası için büyük bir tehdit olacaktı. Bu gerekçeyle bütün gücüyle yüklendi ve Esed'i bugüne kadar iktidarda tuttu. Kendisinin ve Hizbullah'ın gücü tükenince de Rusya ile anlaştı. Yüzbinlerce sivilin canı ve malı pahasına Esed'i ve rejimini iktidarda tuttu. Muhalifleri bastırdı. Bütün bir sünni dünyayı irite etti. Yalnızca kendisini düşman belleyen Vahhabi Suud ya da diğer körfez ülkelerini değil, sıradan Müslümanların dahi nefretini kazandı.
Gelelim madalyonun öbür tarafına.
Esed'in iktidarda kalması Suriye'yi bir arada tuttu mu, hayır.
Suriye'de yeniden düzeni kurabildi mi, hayır.
Suriye İsrail için artık bir tehdit mi, hayır.
İsrail Suriye'de rejim ve İran noktalarını vuruyor mu, evet.
İran misilleme dahi yapabiliyor mu, hayır.
ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesi ile İsrail'in eli daha da rahatladı. Artık Suriye'de daha rahat operasyon yapacak. Hatta Lübnan'ı vurması da artık daha olası. Buna karşın İran, Hizbullah ve Esed rejiminin eli kolu bağlı. Misilleme yapmaları durumunda daha büyük saldırıları göze almak durumunda kalacaklar. Suskunlukları ise zaten alan kaybetmeleri anlamına geliyor.
Hasılı, direniş ekseni iflasın eşiğine gelmiş durumda.
[Fikriyat, 10 Mayıs 2018].