Kahramanmaraş Depremleri için üzülmeye devam ediyoruz. Kayıplarımıza rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Bu afet hepimize yeni dersler verdi. Çok acı bir dersti ve bazı şeyleri yeniden ve etraflıca düşünmemiz gerektiğini bize öğretiyor. Depremler sonrasında afetler ve afetlerle mücadele bu nedenle temel konularımız arasına tekrar girdi. Çünkü afet yönetiminde yenilikçi yapılara ve yöntemlere yönelik farkındalığımız bizleri güçlendirecek ya da teknik tabirle söylersek dirençliliğimizi arttıracak.
Evet, doğal afetleri mutlak şekilde öngörmek ve kontrol etmek mümkün değil, ancak risklerin yönetilebilmesi adına olası zararları azaltacak yöntemlere ağırlık verilebilir. Önemli olan afet olduğunda mücadele değil, bütünleşik bir afet yönetimi yaklaşımı sunabilmektir.
Hayatın her alanında olduğu gibi afet yönetimi açısından da teknolojik yenilikler, çözüm sunan araçlar olarak öne çıkmaktadır. Örneğin yıllardır kullanılan coğrafi bilgi sistemleri, gelişmiş uydu görüntülemeleriyle afet öncesi olası senaryoları çalışmada ya da afet sırası ve sonrasındaki gelişmeleri izlemede imkânlar sunmaktadır. Tabi her bir yeni teknoloji yeni imkânları ya da kapasite artışını bazen de riskleri beraberinde getirmektedir. Örneğin insansız hava araçlarının, yeryüzünü tarayarak havadan veri topladığı senaryolarda afet sırası ve sonrası için çok daha fazla, kontrol edilebilir ve işlenebilir veri sunulmaktadır. Malum olduğu üzere Kahramanmaraş Depremleri sonrasında da ulusal insansız hava araçlarımız ve sistemlerimiz eliyle toplanan veriler eliyle müdahale ve iyileştirme planları yapılmaktadır.
Nesnelerin interneti teknolojisi bu alanda kullanılan bir diğer araçtır. Kablosuz sensör ağlarıyla (WSN) elde edilen veriler hızlı bir şekilde merkezlere iletilmekte ve analizler yoluyla afet öncesi ve sırası durumlar izlenebilmektedir. Örneğin volkan patlamaları, seller, orman yangınları, heyelanlar, depremler gibi doğal afetlere karşı farklı bölgelere yerleştirilmiş nesnelerin sunduğu veriler; durumu anlayabilmek, duruma yönelik tepkileri planlayabilmek ve durum sonrası olası iyileştirme senaryolarını çalışabilmek adına imkânlar sunabilmektedir. Aynı şekilde, bu sistemlerle bütünleştirilen uçangözler (drone) aracılığıyla çapraz veri akışı sağlanmakta veri kaynakları çeşitlendirilerek daha doğru bilgiye ulaşılmaktadır. Orman Genel Müdürlüğü'nün orman yangınlarına karşı bu teknolojiden faydalanması ve yapay zekâ entegrasyonlarıyla hızlı takip sistemleri oluşturması bu tarz bir kullanıma örnek verilebilir.
Günümüz teknolojisinin en etkileşimli ve en kitlesel boyutu olan sosyal medya da afet yönetimi açısından önemli bir yeniliktir. Yeni etkileşim kanalları olan sosyal medya platformları yukarıdan aşağı veya aşağıdan yukarı iletişimi, tek düzleme çekerek hızlı bir iletişim kanalı yaratmaktadır. Van, Elazığ ve İzmir depremlerinde olduğu gibi Kahramanmaraş depremlerinde de depremzedelerin yetkililere ya da kurtarma ekiplerine ulaşmak için sosyal medyayı kullanması buna örnektir. Aynı şekilde sivil oluşumların bir araya gelmesi, iletişim kurması ve organize olarak afet anında müdahalelere dâhil olmasına da olanak sağlamaktadır. Bu işin bir diğer boyutu kamu kurumlarının, Türkiye açısından afetlerden sorumlu kurumumuz olan AFAD'ın, hızlı bilgi akışını sosyal medya aracılığıyla sağlayabilmesidir. Burada da yine iki yönlü bir bilgi akışından bahsedilebilir. Bunlardan birincisi aynı anda ve hızlı bir biçimde milyonlarca kullanıcısı olan alanlara bilgi verilmesi ve bu bilginin dolaşıma sokulması, krizlerle mücadelenin ilk kuralı olan hızlı ve etkili iletişimi sağlamak adına önemlidir. Bu boyutun iyi işletilmesi dezenformasyonların ve manipülasyonların önlenmesi açısından da gereklidir.
Diğer bir boyut ise televizyon ya da radyo gibi geleneksel haber kaynaklarına erişemeyen afetzedelerin, ceplerinde yer alan sosyal medya uygulamaları aracılığıyla bildirimler almasının sağlanmasıdır. Böylece afetzedelere de bilgi akışının sağlanması, mevcut duruma dair bilgi verilmesi, müdahale planları hakkında bilgilendirmeler yapılması mümkündür.
Farklı cep telefonu uygulamaları da, ayrıca katkı sunabilmektedir. Örneğin AFAD'ın deprem mobil uygulaması kişinin kendisi hakkında kuruma bilgi vermesi ve kurumun kişiye bilgi vermesi adına bir aracı rolü üstlenmektedir. 112 Acil Durum uygulaması, BİP'in acil durum butonu, acil durumlarda belirli kişilere otomatik mesajlar ya da çağrılar gitmesini sağlayan uygulamalar, yerinizi bildiren yer tespit sağlayıcı uygulamalar, sahada yürütülen faaliyetlere (örneğin toplanma yerleri, aş evleri, sahra hastaneleri, konaklama alanları gibi) dair bilgileri içeren uygulamalar, sahada faaliyet yürüten gönüllülerin koordinasyonunu sağlayan uygulamalar, sesinizi duyurabilmek için yüksek tonlarda ses üreten uygulamalar, internet olmadan bluetooth aracılığıyla haberleşmeyi sağlayan uygulamalar bunlardan bazıları olarak sıralanabilir.
Genel olarak ele alındığında afet yönetiminin tüm süreçleri içinde güvenilir, doğru ve zamanında bilgi, en önemli unsur olarak öne çıkmakta ve Şekil 1'de yer verildiği üzere bir döngü gerçekleşmektedir.[i]
Bu döngü de göstermektedir ki kesintisiz ve doğru bilgi akışı afet yönetiminde önemli bir önceliktir. Sosyal medya bu açıdan önemli bir katkı sunarken diğer taraftan bilgiyi kirleten, bilgiyi manipüle eden, bilgiyi suistimal eden bir yapıya da bürünebilmektedir. Bu nedenle özellikle doğruluğu şüpheli olan ya da kurumsal teyit mekanizmalarından geçmeyen mesajların paylaşımı büyük riskler doğurmaktadır. Kahramanmaraş Depremleri sonrasında Twitter üzerinden atılan mesajlara yönelik araştırmalarda[ii] göçük altında kaldığı iddiasıyla pek çok yanıltıcı paylaşımın yapıldığı ve bu paylaşımların kimi zaman bot hesaplarca etkileşimlerinin arttırıldığı görülmüş. Yine bu süreçte farklı konumlara dair paylaşımlar, yanıltıcı içerik üretimleri ya da farklı kurumsal yapılara yönelik linç hareketleri de sosyal medyanın ucu keskin kullanım kapasitesine örneklerden.
Buna karşın örneğin Hindistan'ın Kerala Eyaleti'nde gerçekleşen sel afeti üzerinden yapılan bir araştırmada; sosyal medya araçlarından izleme, erken uyarı, afet sürecinde ve sonrasında gönüllülerin yönlendirilmesi, mağdurları ve kurtarılanları tespit etme, risk ve kriz iletişimi, yardım toplama, güven oluşturma ve stresi yönetme süreçlerinde faydalanıldığı belirtilmiş.[iii]
O zaman teknolojinin iki uçlu dünyasında yine tekrarlamakta fayda var. Önemli olan teknolojinin ne için, nasıl ve kim tarafından kullanıldığı, ayrıca oluşan verilerin kim tarafından toplandığı ve işlendiği. Sosyal medya araçları faydaları kadar riskler de üretiyorsa burada yapılması gereken sosyal medya araçlarının afet yönetiminde nasıl fayda sağlayacağı üzerinde durulmasıdır.
Bununla birlikte uydu görüntüleri, insansız hava araçları, nesnelerin interneti, sensörler, lazerler, mekânsal veriler, sosyal medya platformları, kitle kaynak uygulamaları, mobil uygulamalar, GPS ve CDR gibi teknolojiler aracılığıyla verilerin toplu bir şekilde ele alınarak işlenmesi ve verinin afet yönetiminin iyileştirilmesinde kullanıma yönelik çabalar geliştirilmesidir. Çünkü bu çabalar; erken teşhis, gerçek zamanlı izleme, hızlı değerlendirme ve iyileştirme aşamalarının her birinde fayda sağlayacaktır. Unutmayalım ki teknoloji bir araçtır ve hangi aşamada nasıl kullanacağımız, bu araçların katma değerini ortaya koyacaktır.
Tekraren ve defaten rahmet ve şifa dileklerimle…
Bu konuya dair ayrıntılı bir inceleme için bknz: Levent Memiş ve Cenay Babaoğlu (2020). "Afet Yönetimi ve Teknoloji", iç. Farklı Boyutlarıyla Afet Yönetimi, (Edt. M. Yaman ve E. Çakır), Ankara: Nobel, s. 163-174.
[i]APCICT (2011) ICT for Disaster Risk Management, https://www.preventionweb.net/files/47520_ictfordisasterriskmanagement.pdf, 23. 02. 2023.
[ii] Ersin Çahmutoğlu, Twitter, 22.02.2023, https://twitter.com/ersincmt/status/1628490678895353864?t=hJzBMT-4zAl0ZhPxYhzFGg&s=08
[Sabah, 25 Şubat 2023]