Akar, Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen, BM Libya Misyonu ve BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi Stephanie Williams ile Libya Savunma Bakanı Selahaddin Namroush'un da katıldığı, "Libya" konulu uluslararası konferansta konuştu.
Video konferans yöntemi ile gerçekleştirilen etkinlikteki sözlerine, Türkiye ve Libya'nın 500 yıllık ortak kültürü ve ortak tarihi olduğunu vurgulayarak başlayan Akar, "Öncelikli hedefimiz, Libyalılar tarafından yönetilen, toprak bütünlüğü ve ulusal birliği bozulmadan tüm Libyalıları kucaklayan bağımsız ve egemen bir Libya'dır. Libya'nın BM tarafından tanınan meşru hükümetini Milli Mutabakat Hükümeti'ni destekliyoruz." diye konuştu.
Hafter güçlerinin Trablus'a yönelik saldırılarını yoğunlaştırmasının ardından, Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin ABD, İngiltere, İtalya, Cezayir, Türkiye ve NATO'ya mektup gönderdiğini, buna tek olumlu yanıtın Türkiye'den geldiğini hatırlatan Akar, "Bu davete ve ikili anlaşmamıza istinaden Libya'daki meşru hükümet güçlerine, eğitim, iş birliği ve danışmanlık desteği vermekteyiz." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin desteğinin oyunun kurallarını değiştirdiğini, Trablus çevresinde insani bir trajediyi önlediğini ve sahada bir denge oluşturulmasına yardımcı olduğunu vurgulayan Akar, şunları söyledi:
"İnsani yardımımızın bir parçası olarak, Hafter güçleri tarafından döşenen mayınları ve EYP'leri temizlemenin yanı sıra bir hastane yönetiyoruz. Ekiplerimiz, bazıları masum çocukları öldürecek oyuncakların içine gizlenmiş birçok patlayıcı cihazı etkisiz hale getirdi.
Hafter güçlerinden temizlenen bölgelerde bugüne kadar çok sayıda toplu mezar bulundu ve yüzlerce kişinin kalıntıları ortaya çıkarıldı. Bazı taraflar siyasi bir çözümü desteklediklerini iddia ediyorlar ama ne yazık ki Hafter'e silah ve askeri malzeme sağladılar. Hafter'e verilen bu dış destek, Libya'da barış ve istikrarın önündeki en büyük engel oldu. Lütfen bunu not alın."
"İstikrar ve diplomatik çabalar için büyük bir tehdit"
Akar, Libya'da barış ve istikrarın sağlanması için Hafter'e yapılan tüm dış yardımların bir an önce kesilmesinin şart olduğunu belirterek, "Hafter güçleri ve yabancı paralı askerler, güvenlik, istikrar ve diplomatik çabalar için büyük bir tehdit oluşturuyor." dedi.Herkesin de kabul ettiği gibi, sorunun askeri bir çözümü olmadığına vurgu yapan Akar, iki Libya heyetinin Cenevre'de ateşkes anlaşması imzaladığını, Libya'daki krize siyasi bir çözüm bulmak ve geleceğe yönelik bir yol haritası çizmek amacıyla da geçtiğimiz günlerde Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun Tunus'ta toplandığını anımsattı. Akar, şöyle konuştu:
"Yol Haritası gibi bazı önemli gündem maddeleri tartışılmış olsa da, Forum'un bir Başkanlık Konseyi ve Başbakan atamak için hala zamana ihtiyacı olduğunu anlıyoruz. Umuyoruz ki Libya içi diyalog mekanizmaları kapsamında kazanılan ivmeler somut sonuçlar verecek. Uygulanabilir ve kalıcı bir çözümün yolunu açacaktır. Bu nedenle, birleşik bir hükümet için kilit siyasi figürleri daha fazla çaba göstermeye teşvik ederek BM öncülüğündeki barış sürecini desteklemeye devam edeceğiz. Hafter ve destekçilerinin bu durumdan yararlanmalarına kesinlikle izin verilmemelidir. Bu gelişmeleri memnuniyetle karşılarken, şimdi daha iyi görebiliriz ki Hafter ve destekçileri, Hafter'in kötü niyetli amaçlarına, kaba kuvvet kullanarak ulaşabileceğine inandıkları için Libyalılar en az 1,5 yıl kaybetti."
Güvenlik Sektörü Reformu
Milli Mutabakat Hükümeti'nin her zaman çok yapıcı olduğunu, krizi barışçıl yollarla bitirmeye çalıştığını dile getiren Akar, "Her durumda Milli Mutabakat Hükümeti'ne varlığımız ve desteğimiz bir davete ve ikili anlaşmalarımıza dayanmaktadır ve uluslararası hukuka uygundur. Meşru hükümete vermiş olduğumuz desteğin, diplomasi için ülkedeki düşmanlıkları sona erdirme ve çatışmada kalıcı bir siyasi çözüme ulaşma fırsatı sağladığı yaygın olarak kabul edilmektedir. Hafter güçlerinin çekilmesinden sonra ortaya çıkarılan toplu mezarlar ve cesetler ile EYP'ler ve mayınlar, gerçekleşmiş olabilecek başka bir insani trajedinin sağlam bir kanıtıdır." ifadelerini kullandı.Öncelikli konuların arasında, Libya halkının endişelerini ve ihtiyaçlarını dikkate alarak güvenlik sektörünü yeniden inşa etmek geldiğini belirten Akar, "Libya'daki Güvenlik Sektörü Reformu büyük ölçüde halkın desteğine ve siyasi iradeye bağlıdır ve bu olmadan reformlar başarısızlıkla sonuçlanabilir." diye konuştu.
SETA'nın raporunda belirtildiği gibi, Libya halkının güvenliği, refahın bir ön koşulu olarak gördüğünü ifade eden Akar, "Bu bakımdan Libya'nın düzenli bir ordu yapısına ihtiyacı var." dedi.
"Düzensiz silahlı gruplardan düzenli silahlı kuvvetlere geçişin önünü açmak için Libya askeri personelini hem Libya'da hem de Türkiye'de eğitiyoruz." diyen Akar, bu eğitimin, diğer uluslararası çabaları tamamlayarak Libya'da kapasite geliştirmeye önemli bir katkı oluşturacağına yönelik inancını dile getirdi.
Güvenlik Sektörü Reformu'nun, Libya'nın mevcut güvenlik durumunun tüm yönlerini kapsayacak şekilde olmasının önemine işaret eden Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Reform çabaları, Libya toplumunun tüm kesimlerini tatmin etmelidir. Bu çabaların başarıya ulaşması için iç huzur ve sükunet ortamının oluşturulması gerekiyor. Gelecekteki sorunları, olayları ve çatışmaları önlemek için güvenlik kavramları, organizasyonları, yetkileri ve sorumlulukları açıkça tanımlanmalıdır. Reform kapsamında atılacak adımların olumlu karşılanması için şeffaf bir şekilde Libya halkı ile paylaşılması gerekmektedir. Güvenlik Sektörü Reformu, Libya'daki tüm taraflara karşı kapsamlı ve tarafsız olmalıdır ancak böylelikle Libya'da gelecekteki olası krizler önlenebilir. Bu noktaları kapsayan reformların başarılı ve uzun ömürlü olacağına inanıyorum. Türkiye, reformlara desteğini sürdürmeye ve Libya halkına ulusal güvenlik, siyasi istikrar ve temel kamu hizmetlerini sağlamaya kararlıdır. Sonuç olarak Türkiye, istikrarlı, barış içinde ve müreffeh bir Libya'nın kurulmasında kardeşlerimizin, Libya halkının ve Milli Mutabakat Hükümeti'nin yanında yer almakta kararlıdır. Bu hedefe ancak kapsamlı bir güvenlik sektörü, işleyen bir kamu yönetimi ve yeterli ekonomik, politik ve sosyal reformlardan oluşan çok boyutlu bir strateji ile ulaşılabilir."
[AA, 20 Kasım 2020]