Bu yazı Suriyelilerin ruh halleri yani psikolojilerini üzerine olacak. Ülkemize gelen Suriyelilerin farklı sorunları var. Geçimleri, barınmaları, eÄŸitimleri, toplumsal hayata katılımları gibi. Hesaba ruh hallerini, psikolojilerini de katmak lazım. Ruh halinin iyiliÄŸi, sadece zengine veya hali vakti yerinde olana lazım deÄŸil. SaÄŸlık; bedenen, psikolojik olarak ve sosyal olarak iyi olmak demek.
Dilimizde “halden anlamak” diye bir tabir var. KiÅŸilerin yaÅŸadıkları ruh hallerini, davranışlarını, bulundukları ÅŸartları da dikkate alarak anlamayı anlatmak için kullanılır. Suriye’den ülkemize zorunlu olarak gelenlere tam da dilimizin bu kavramı uygun düÅŸer. Suriyelilerin halinden anlamak lazım. Çünkü; Türkiye’ye zorunlu olarak geldiler. Yakınlarını kaybederek, mal ve mülklerini bırakarak geldiler. Düzenleri iç savaÅŸla bozularak geldiler. Zulümden kaçarak geldiler. Bize sığındılar.
GÖÇÜN RUH SAÄžLIÄžINA ETKÄ°SÄ°
Göç etmenin ruh saÄŸlığını büyüten ve geliÅŸtiren bir tarafı olmakla birlikte bozan tarafı daha baskındır. Özellikle istemli göç yerine zorunlu göç olursa, ruhsal psikopatoloji daha yüksek oranda oluÅŸuyor. SavaÅŸ ortamından gelmiÅŸ, çok sayıda dramatik ve acılı yaÅŸantıya maruz kalmış kiÅŸilerde psikolojik bozukluklar daha sık görülüyor. Travma sonrası stres bozukluÄŸu, depresyon, anksiyete, somatizasyon, uyku bozuklukları gibi ruhsal durumların zorunlu göç yaÅŸayanlarda daha sık gözüktüÄŸü bir çok bilimsel çalışma tarafından gösterildi.
Zorunlu göç yaÅŸayanlar aynı zamanda aile içi iliÅŸkilerde, eÅŸ iliÅŸkilerinde, toplumla iliÅŸkilerinde de zorluklar yaÅŸadıkları biliniyor. YaÅŸam düzenlerinin bozulması, alışıldık sosyal rollerin artık yerine getirilmemesi aile dinamiklerini bozuyor. Alışık olmadıkları bir toplulukta yaÅŸamak sürecinde uyum sorunları oluyor. ÖrneÄŸin çalışan ve eve ekmek getiren bir babanın yardımla beslenen bir duruma düÅŸmesi babalık algısının bozulmasına neden oluyor. Çocuklarının, özellikle de kızlarının güvenliÄŸi konusunda endiÅŸeli bir baba aşırı denetleyici ve kısıtlayıcı bir hale gelebiliyor. Başına bir ÅŸey gelmesin diye kızlar erkenden evlendirilmeye çalışılıyor. Zorunlu göçten en fazla en fakirler, en az eÄŸitimliler, çocuklar ve yaÅŸlılar, kadınlar görece daha fazla olumsuz etkileniyorlar.
Bu arada Suriyelilerin halleri çeÅŸit çeÅŸit. Farklı Suriyeliler var. Ä°ÅŸ yerini kurmuÅŸ, ticari hayatımızın bir parçası olmaya baÅŸlamış Suriyeliler var. DüÅŸük ücretle iÅŸçi olarak çalışanları da var. Sokakta dilenenleri de var. Bu anlaşılır bir ÅŸey. Her toplulukta toplumsal katmanlar, farklı özellik ve tutumda insanlar vardır. Suriyelilerin insan gücünün bu çeÅŸitliliÄŸine beraberce bakmak lazım. Sadece tek bir toplumsal kesimine bakmak bizi yanıltabilir.
EV SAHÄ°BÄ° GÖÇ EDENÄ°N RUH SAÄžLIÄžINI ETKÄ°LÄ°YOR
Göçmenlerin psikolojik hallerini belirleyen en önemli unsurlardan biri de, ev sahibi kiÅŸilerin yani bizlerin onlara karşı tutumu. Hem devlet olarak hem de millet olarak göçmenlerin ruh haline etki etme potansiyelini taşıyoruz. EÄŸer ev sahibi ülke hem devlet hem de halk olarak göçmene sıcak ve kucaklayıcı davranırsa, göçmenin ruhundaki yaralar sarılıyor. Aksi durumda ruhlarındaki yaralar derinleÅŸiyor. Yani bizler, Suriyelilerin ruh hallerini bozma veya iyileÅŸtirme gücüne sahibiz.
Hükümetin savaÅŸ ve zulümden kaçan Suriyelileri kabul eden “açık kapı politikası” hayırlı bir siyaset oldu. Ä°nsani yardım sektörü alanındaki sivil toplum örgütlerimiz de iyi iÅŸler yaptılar. Halkımızda da “Suriyelilerle ekmeÄŸimizi paylaÅŸabiliriz” en yaygın tutum oldu. Her birinde sorunlar olsa dahi, Türkiye’ye “aferin” demek yerinde olur. Erken dönem sınavını geçtik.
Åžimdilerde esas soru ÅŸu: Ä°ki milyona yakın insanı orta ve uzun vadede ne yapacağız? Bu soru üzerine düÅŸünüp, yazmaya devam edeceÄŸim.
[Star, 14 Mart 2015]