Washington’un bugünlerdeki ana gündem maddelerinden biri ülkenin borç limitini artırma tartışmaları olarak öne çıkıyor. 31,4 trilyon dolarlık ulusal borç limiti Ocak 2023 itibariyle aşılmış durumda ve Hazine halihazırda ‘olağanüstü tedbirler’ alarak ödemelerini yapıyor. Haziran ayı itibariyle bu ödemelerin yapılamaz hale gelmesi bekleniyor. Hazinenin federal hükümetin masraflarını finanse edebilmesi ve faiz ödemelerini yapmaya devam edebilmesi için Kongre’nin borç limitini artırması gerekiyor. Kongre limiti artırmazsa Amerika tarihinde ilk kez ödemelerini yapamayarak küresel ekonomik krizi tetikleme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Temsilciler Meclisi Sözcüsü Cumhuriyetçi lider Kevin McCarthy, geçen hafta borç limitini artırma pazarlıklarına açık olduklarını açıkladı ancak bütçe harcamalarında ‘reform’ istiyor. Başkan Biden ise mevcut bütçenin Kongre’den geçtiğini dolayısıyla harcama kalemlerinde değişiklik pazarlığına girmeyeceğini açıkladı. Biden ve Demokratlar, Trump zamanında borç limitinin birkaç defa artırılmasını örnek gösteriyor. Amerika’nın borçlarını ödememesinin feci sonuçlarından Cumhuriyetçilerin sorumlu olacağını savunan Demokratlar rest çekmiş durumda. Ancak Kasım’da Temsilciler Meclisi’ni ele geçiren Cumhuriyetçilerin ellerindeki borç limiti kozunu sonuna kadar kullanmaları şaşırtıcı olmayacak.
Borç limiti restleşmesinin son raddede bir şekilde çözüleceğini düşünenler Amerika’nın ekonomik kriz riskini göze alamayacağını söylüyor. Ancak 2011 yılındaki benzer durumda son dakikaya kadar anlaşma sağlanamamış ve Amerika’nın kredi notu tarihinde ilk defa AAA’dan AA+’ya düşürülmüştü. ABD Kongre’nin borç limitini artırmasından birkaç gün sonra notunu düşüren S&P’ye karşı soruşturma başlatmış ve tartışmalı öngörüleri sonrasında S&P’nin CEO’su görevden ayrılmak zorunda kalmıştı. Fitch ve Moody’s Amerika’nın kredi notunu yaşanan uzlaşmazlıklar ve oluşan ekonomik belirsizlikler yüzünden AAA seviyesinde tutmuş ancak ‘negatif görünüme’ çevirmişti. ABD’nin mükemmel kredi skoru ilk kez böyle bir darbe almıştı. Bu senaryonun benzerleri 2013’te ve 2019’da da yaşanmıştı.
Şu aşamada ne Cumhuriyetçiler ne de Demokratlar bu senaryolara dönmek ve siyasi maliyeti yüklenmek niyetinde. Zira Amerika’nın borçlarını ödeyemez duruma gelmesi kredibilitesine darbe vurarak bireylerin ve şirketlerin borçlanma maliyetlerini artırma sonucu yaratıyor. Federal devletin borçlanamaması harcamalarını durdurması ve dolayısıyla milyonlarca vatandaşın sosyal güvenlik ödemelerinin yapılamaması anlamına geliyor. Yaşlıları, hastaları ve emeklileri doğrudan etkileyen böyle bir durumun maliyetinden siyasilerin birbirlerini suçlayarak kurtulması mümkün değil. Bu bağlamda ‘ihalenin’ hangi tarafa kalacağı belli olmasa da halk geçmişte olduğu gibi anlaşamadıkları için hem Biden yönetimini hem de Cumhuriyet-çileri sorumlu tutabilir.
ABD’de yaşanacak muhtemel bir ekonomik kriz doların küresel rezerv para birimi olması itibariyle dünya ekonomisini de krize sürükleme riski taşıyor. Uluslararası yatırımcılar ‘güvenli liman’ olarak gördükleri Amerikan hazine bonolarına yaptıkları yatırımlardan zarar görünce bütün finans piyasaları negatif etkilenecektir. Amerikan dolarının küresel rezerv statüsünün zarar görmesi alternatif rezerv para birimi arayışlarını da güçlendirecektir. Rusya’yla Çin Ukrayna yaptırımlarından beri bu yöndeki çabalarını yoğunlaştırmış durumda zaten. ‘Borcunu ödemeyen sorumsuz bir Amerika’nın finansal kredibilitesine halel gelmesi liberal kapitalizme darbe vurarak Rusya-Çin ekseninin oluşturmaya çalıştığı alternatif modellere iltifatı artıracaktır.
Şu aşamada bu felaket senaryolarının çok yakın olduğunu söylemek mümkün değil ancak geçmişteki örneklere bakıldığında gene son dakikaya kadar anlaşmazlığın devam edeceğini tahmin edebiliriz. McCarthy kabul edilmiş bütçede reform talebinde bulunuyor ancak federal hükümetin iki ana harcama kalemi olan sosyal güvenlik ve savunma harcamalarını kısmak isteyen Cumhuriyetçi sayısı da fazla değil. Geriye Biden’ın çevreci inisiyatifleri ve sosyal harcamalar kalıyor ki bunlardan tasarruf Biden’ın seçmenine verdiği sözlerden taviz vermesi anlamına gelecek. McCarthy, zaman zaman Trump’ı bile dinlemeyen bazı vekillerin oluşturduğu Özgürlük Grubu’nu memnun etmek zorunda olduğu için Biden’ın restine restle karşılık vermekten başka çaresi kalmayabilir. Bu durumda yeni bir federal hükümet kapanması ve kredi notunun düşürülmesi ihtimalleri çok da uzak sayılmaz.
Biden yönetimiyle Kongre’nin anlaşma zemini bulamamaları uluslararası arenada ABD’nin itibarını zedelemekle kalmıyor küresel bir ekonomik kriz ihtimaline yaklaşılmasına neden oluyor. Batı’nın liderliğine soyunan Biden’ın borç limiti krizini çözememesi durumunda küresel liderlik iddiası da darbe alacaktır. Biden’ın olası bir Tayvan krizindeki performansı da negatif etkilenebilir. Dolayısıyla borç limiti restleşmesinin siyasi bir krize dönüşmemesi Biden için kritik önem taşıyor. Kaos görüntüsü oluşursa ekonomik krizin eşiğinden dönülse bile ABD’nin finansal ve siyasi itibarı yara alacaktır. Bu da Batı’nın liderliğine soyunan Biden’ın önümüzdeki topal ördek döneminde ABD’nin Rusya-Çin hattına karşı etkin bir mücadele ortaya koymasını zorlaştıracaktır.
[Yeni Şafak, 26 Nisan 2023].