Ermenistan’da 2018’de gerçekleştirdiği renkli devrimle koltuğa oturan ve kısa sürede uluslararası medyanın odağı haline gelen Nikol Paşinyan’ın Dağlık Karabağ çatışmalarında yaşanan kayıplar neticesinde iç ve dış kamuoyunda imajı ciddi yara aldı. İşgal altındaki Karabağ’ın Azerbaycan tarafından tamamen ya da kısmen özgürleştirilmesinin Paşinyan için büyük bir siyasi maliyeti ve krizi beraberinde getireceği her geçen gün daha fazla konuşuluyor. Bu durum ise “Sokakların gücüyle iktidar olan Paşinyan’ın gidişi de sokakların eliyle mi olacak?” sorusunu akıllara getiriyor.
Gazetecilik Geçmişi
1 Haziran 1975’te Ermenistan’ın Tavush bölgesinde dünyaya gelen Paşinyan on iki yaşında annesini kaybedince üvey annesi tarafından yetiştirildi. İki abisi askerlik yaptığı için yasa gereği kendisi askerlikten muaf oldu. 1988’deki Karabağ hareketi döneminde öğrenci olarak eylemler, protesto gösterileri ve yürüyüşler organize etti. Erivan devlet üniversitesinde 1991-1995 arasında gazetecilik okuyan Paşinyan karıştığı siyasi gösteriler sebebiyle okulundan uzaklaştırılan bir öğrenci oldu. Fakat gazetecilikten vazgeçmeyerek Haykakan Zhamanak (Armenian Times) adlı tirajı yüksek liberal gazetenin en uzun süreli editörlüğünü yaptı. Üniversite yıllarında tanıştığı Anna Hakobyan ile resmi ya da dini bir evlilik seremonisini yerine getirmese de üç kız ve bir erkek çocuk sahibi oldu. Günümüzde de resmi evlilik konusundaki eksikliğe dikkat çekerek bir gün kilisede seremoni gerçekleştirme hayali olduğunu beyan ediyor. Haykakan Zhamanak yayınlarında özellikle Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan hükümetlerine yönelik oldukça eleştirel bir tutum sergilediği biliniyor. Fakat söz konusu gazetede yürüttüğü muhalefet sebebiyle karalama ve iftira suçlarından mahkum edildi. ABD Ermenistan Büyükelçisi John Evans’ın WikiLeaks ile ortaya çıkan raporuna bu gazetenin “gizlenen gerçekleri ortaya çıkardığını” yazması o dönem basına da yansıyan bir husus oldu.[caption id="attachment_74626" align="aligncenter" width="1024"] 27 Nisan 2018 | Ermenistan geçici Başbakanı Karen Karapetyan’ın muhalif hareketin lideri milletvekili Nikol Paşinyan’ın görüşme talebini reddettiği bildirildi. Paşinyan, Yarevan'daki bir otelde gazetecilere üzerinde askeri kamuflaj tişörtü ve askeri pantolonla açıklamalarda bulundu. (Foto: Vahram Baghdasaryan / AA)[/caption]
Paşinyan’ın gazetecilik yılları sonradan girişeceği siyasi mücadeleye dair önemli mesajlar barındırıyor. Zira yapmış olduğu haberler ve yazdığı yazılarla müesses nizam karşıtı bir çizgiyi izleyerek ses getiren işler yapmıştı. 2004’te zengin bir oligarka yönelik yaptığı haberler sonucu arabasında patlama meydana gelmiş fakat o esnada arabasında olmadığı için hayatı kurtulmuştu. Olayın ardından rant ilişkilerini ortaya çıkardığı için Gagik Tsarukyan’ın kendisine suikast girişimi düzenlediğini iddia etse de polis soruşturmasında teknik nedenlerle arabanın patladığı, akabinde yangın çıktığı ve herhangi bir kişinin suikast girişimi olmadığı ifade edildi.
Siyasi Hayatı
Paşinyan’ın siyasi hayatının da gazetecilik yılları gibi zorlu olduğu; protesto gösterileriyle, toplumsal olaylarla ve sert muhalefetle geçtiği görülüyor. Bu bakımdan siyasi kariyeri boyunca muhalif pozisyonunu sürdürmüş; hükümetlerle ve güvenlik kuvvetleriyle yaşadığı gerginlikler hayatından eksik olmamıştır. Paşinyan’ın Ermenistan’ın ilk cumhurbaşkanı olan Levon Ter-Petrosyan’a oldukça yakın bir çizgi takip ettiği biliniyor. 2008 seçimlerinden sonra yaşanan ve 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan protesto gösterilerinin önde geleni olduğu için yedi yıl hapisle cezalandırılsa da 2011’de çıkan genel aftan yararlanarak serbest kalmıştır. Yürütmeye devam ettiği sert muhalefeti neticesinde ise 2012’de Ter-Petrosyan’ın oluşturduğu geniş koalisyonun kazandığı yedi sandalyenin birine sahip olarak Ermenistan Meclisine girmeye hak kazanmıştır.2008 seçimlerinden sonra yaşanan ve 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan protesto gösterilerinin önde geleni olduğu için Paşinyan yedi yıl hapisle cezalandırılsa da 2011’de çıkan genel aftan yararlanarak serbest kalmıştır.Daha sonra yaşadığı siyasi anlaşmazlıklar sebebiyle Ter-Petrosyan’ın koalisyonundan ayrılarak 2013’te kendi partisini kurdu ve partisinin yanı sıra iki partinin bir araya gelerek oluşturduğu “Way Out Alliance” ile 2017 parlamento seçimlerinde yüzde 8 oy aldı. Kurduğu partinin rejim değiştirmeyi hedeflediğini belirterek diğer siyasi partilerden gelen güç paylaşımı tekliflerini reddetti. Söz konusu ittifakın Batı yanlısı olduğu, Avrupa demokrasi modelini benimsediği, hukukun üstünlüğünü hedeflediği bazı uzmanlar ve medya tarafından sıklıkla iddia edilen bir konu oldu. Fakat bütün bu çıkarımların popülist söylemden öteye gidemeyen bir boyutu olduğu daha sonradan anlaşıldı.
2018’de Serj Sarkisyan’ın yetkilerini arttırmayı hedeflediği yasa tasarısına karşı Ermenistan’da yaşanan ve Sarkisyan hükümetinin istifasına sebep olan protesto gösterilerinin önde gelen siyasi figürü olunca Mayıs 2018’te Ermenistan başbakanı olarak seçildi. Paşinyan başbakan olarak seçilince ise sokaklardaki protesto gösterilerinin sona ermesi için çağrı yapmayı ihmal etmedi. Sokak gösterileriyle elde ettiği iktidarını erken seçimlerle de perçinleyerek oyların yüzde 70 gibi bir çoğunluğunu aldı ve ezici bir galibiyetle hükümeti yeniden kurma hakkı elde etti. Bu seçimlerde özellikle mücadele ettiği Sarkisyan’ın partisinin Meclise girememesi de Paşinyan açısından önemli bir zafer olarak nitelendirildi.
[caption id="attachment_74620" align="aligncenter" width="1024"] 27 Nisan 2018 | Ermenistan'da muhalifler, Serj Sarkisyan'ın başbakanlıktan istifa etmesinden sonra yine meydanlarda toplandı. Muhalif hareketin lideri milletvekili Nikol Paşinyan (solda) da yürüyüşe katıldı. (Foto: Hayk Baghdasaryan / AA)[/caption]
Batılı örgütler tarafından Paşinyan’ın başbakanlığı döneminde Ermenistan’ın demokrasi, ifade özgürlüğü, ekonomi gibi konularda oldukça ilerlediği yönünde bir propaganda yapıldı. Siyasi analistler de siyasi görüşü için “sol ve milliyetçi görüşlerden beslenen bir liberal” tanımlaması yaptı. Her ne kadar Türkiye’deki kimi medya kuruluşları da sözde direnişin büyülü cazibesine kapılarak “Türkiye Dostu Sandıktan Güçlü Çıktı” gibi manşetler atsa da bu beklenti ve ümitler Paşinyan’ın Karabağ ziyareti ve sonrasında yapılan açıklamalarla yerini hayal kırıklığına bıraktı.
ABD ve Rusya’ya Karşı Tutumu
Siyasi mahkumiyetleri ve toplumsal gösterilerdeki liderliği sebebiyle Paşinyan’ın uluslararası örgütlerin, insan hakları kuruluşlarının ve ABD’nin takibi altında olduğu rahatlıkla söylenebilir. Avrupa Konseyi’nden ve insan hakları derneklerinden tutuklanmasına ve protestoları organize etme suçlamasıyla ilgili iddialara yönelik eleştiriler yükselmiş ve Paşinyan’a destek açıklamaları gelmiştir.[caption id="attachment_74627" align="aligncenter" width="1024"] 27 Şubat 2019 | İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani (sağda), resmi ziyaret için Tahran'a gelen Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan (solda) ile Sadabat Sarayı'nda bir araya geldi. İkili daha sonra ortak basın toplantısı düzenledi. (Foto: AA)[/caption]
Paşinyan için özellikle Batı destekçisi bir siyasetçi olduğu algısı bulunuyor. Hatta Paşinyan hakkında arama kararı olduğu ve saklandığı dönemde ABD elçiliğinde olduğu şeklinde dedikodular ortaya çıkmış, görevlilerin elçiliği aramak istediği şeklinde medyaya haberler yansımıştır. Fakat 2008’de ABD Ermenistan maslahatgüzarının Paşinyan hakkında “Yapıcı olmayan radikal bir figür olarak gördüğümüz için onunla doğrudan temastan kaçındık, elçilik etkinliklerine davet etmekten imtina ediyoruz” şeklinde ifadeler kullandığı WikiLeaks belgeleri aracılığıyla ortaya çıkmıştır.
Paşinyan, Batı güdümlü bir lider olduğu imajını yıkmak için sürekli özel çaba göstermiştir. 2014’teki “Civil Contract” partisi “hayır-hayır” politikasını ortaya atarak ne AB’ye entegre olmayı ne de Rusya güdümünde bir birliğe girmeyi savunduklarını ilan etmiştir. 2018’de verdiği bir röportajda Batı medyasındaki birçok kesimin kendisini Batı dostu politikacı olarak resmettiğini fakat “ne Batıcı ne Rusya destekçisi ne ABD destekçisi” olduğunu defalarca söylediğini, sadece Ermenistan destekçisi olduğunun altını çizmiştir.
[caption id="attachment_74622" align="aligncenter" width="1024"] 29 Mayıs 2019 | Kazakistan'ın başkenti Nur Sultan'da düzenlenen Avrasya Yüksek Ekonomik Konseyi (AYEK) toplantısına, Kazakistan'ın kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev (ortada), Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev (sol 3), Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (sağ 3), Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov (sağ 2), Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko (sol 2) ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan (solda) katıldı. (Foto: AA)[/caption]
2013’te Ermenistan’ın Rusya öncülüğündeki Avrasya Ekonomik Birliği’ne girmesine karşı olumsuz oy kullanmış ve bunun ülkesinin egemenliğini ve güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü iddia etmiştir. Fakat 2017’de Batı destekli olduğu bilinen politikacıların istediği Ermenistan’ın Rusya eksenli ticaret blokundan ayrılması düşüncesine defalarca karşı çıkmıştır. Rusya’nın Ermenistan’ın güvenliğinin samimi garantörü olamayacağını belirtirken 2018’de başbakan seçildikten sonra Karabağ ziyaretinin ardından ilk ziyaretini Rusya’ya yaparak Putin ile Soçi kentinde bir araya gelmiştir.
Paşinyan Moskova yönetimini çok fazla “kızdırmadan” çok boyutlu bir dış politika izlemenin peşinde olmuş, serbest pazara erişiminin önündeki engelleri kaldırarak ülkesindeki Rusya’ya yakın müesses nizam ile hesaplaşmayı hedeflemiştir.Paşinyan bütün siyasi hayatını Rusya’nın desteklediği bilinen Robert Koçaryan ve Gagik Tsarukyan gibi siyasi aktörleri elimine etmeye çalışmakla geçirmiştir. 2018’deki devrimin akabinde ise Koçaryan 2008’deki eylemleri sert şekilde bastırarak ölümlere sebep olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştır. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ise bu tutuklamanın ardından “Kadife devrimi döneminde geçmiş hükümetlerden hesap sorulmayacaktır söylemi unutulmuşa benziyor” diyerek Erivan yönetimine yönelik tepkisini dile getirmiştir. İki kere serbest bırakılıp yeniden tutuklanan Koçaryan Haziran 2020’de kefaletle serbest bırakılmıştır. Yaşanan bu gelişmeler ise Paşinyan’ın oligarklarla ve müesses nizamla hesaplaşma söylemlerinden Rusya’ya yakın siyasetçileri kastettiği açıkça görülmüştür. Bu sebeple Putin’in 2019’daki Ermenistan ziyareti oldukça gergin geçmiş, Koçaryan’ın eşiyle elçilik binasında bir araya gelerek görüştüğü basına yansımıştır.
Genel olarak Paşinyan’ın yaklaşımlarına bakıldığında Rusya ile ilişkileri tamamen koparmadan küçük boyutlu bir otonomi mücadelesi verdiği anlaşılmaktadır. Moskova yönetimini çok fazla “kızdırmadan” çok boyutlu bir dış politika izlemenin peşinde olmuş, serbest pazara erişiminin önündeki engelleri kaldırarak Rusya’ya yakın müesses nizam ile hesaplaşmayı hedeflemiştir. Fakat dile getirdiği bu hedeflerin çoğunun popülist retoriklerden öteye gidemediğin altı çizilmelidir.
[caption id="attachment_74623" align="aligncenter" width="1024"] 14 Eylül 2019 | Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan (sağda) Fransa'nın başkenti Paris'teki Elysee Sarayı'nda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (solda) ile görüştü. (Foto: Mustafa Yalçın / AA)[/caption]
Liberal Popülist Söylemleri
Paşinyan’ın kendisini ideolojiler üstü bir siyasetçi olarak tanımladığı görülüyor. Batılı kaynaklar ise Paşinyan’ı “ilerlemeci ve liberal demokrat” olarak nitelendiriyor. 2018’de Mecliste yaptığı konuşmada kendini liberal olarak değerlendirmediğini, modern dünyada bu tabirlerin geçerliliğini yitirdiğini, insanların mutluluğunun ve özgürlüğünün güvence altına alınmasının önemli olduğunu belirtmiştir. Fakat Paşinyan’ın çoğu zaman popülist retoriklere başvurduğu yadsınamaz bir gerçektir. 2018’deki isyan dalgasında da “yolsuzluğa bulaşmış elitler”, “sosyal adalet” gibi kavramlarla dolu birçok söylem dile getirilmiştir.Paşinyan’ın 2018’de göreve geldikten sonra ilk ziyaretini Karabağ’a yapması ve bugün Azerbaycan’daki sivil yerleşim yerlerine Rus yapımı füzelerle doğrudan saldırma emrini vermesi ulaştığı milliyetçi/radikal çizginin boyutunu göstermektedir.Paşinyan’ın özellikle seçim söylemlerinde popülist unsurların daha fazla ön plana çıktığı görülüyor. Bu retorikler arasında ise müesses nizam karşıtlığı her daim ön planda olmuştur. “Siyasi oligarşi”yi bitirerek ülkenin yönetimini “yerleşik gruplar”ın elinden almak, yolsuzlukla mücadele etmek, ekonomik reformlar yaparak gelir dengesini düzeltmek, siyaseti zengin iş adamlarının etkisinden kurtarmak, Ermenistan’a daha fazla demokrasi ve özgürlük getirmek gibi vaatler ön plana çıkmıştır. Bu söylemlerin yanı sıra milliyetçi konulara da vurgu yaparak halkın desteğini almaya çalışmıştır. Örneğin bu kapsamda Paşinyan’ın oğlu Ashot’un 2018’de gönüllü olarak Karabağ’da askerlik hizmetini yerine getirdiği basına yansımıştır.
[caption id="attachment_74621" align="aligncenter" width="1024"] Başbakan Vekili Nikol Paşinyan Karabağ’da işgal güçleriyle birlikte 4 Kasım 2018'de cephede çekip sosyal medyada paylaştığı fotoğraf.[/caption]
Paşinyan’ın inandırıcılıktan uzak ve liberal soslara bulanmış popülist retoriklere Karabağ sorunu özelinde de başvurduğu görülüyor. Gazetecilik yıllarında Karabağ sorununun Ermeni güçlerinin toprak verebileceği şekilde anlaşmayla çözülebileceğini dile getiren yazılar yayınlayan Paşinyan sokakların desteğini de alabilmek adına gün geçtikçe bu konuda öğrencilik yıllarındaki gibi radikal bir Ermeni milliyetçisine dönüşmüştür. Bu konuda özellikle aynı siyasi çizgiyi takip ettiği Ter-Petrosyan’ın Karabağ konusundaki liberal duruşunu ise sert şekilde eleştirmiştir. Paşinyan 2016’da verdiği bir röportajında “Azerbaycan’a verilecek bir karış toprağımız yok” açıklaması yaparak Karabağ konusundaki sert tutumunu göstermiştir. Zira gerek 2018’de göreve geldikten sonra ilk ziyaretini Karabağ’a yapması gerekse günümüzde Azerbaycan’daki sivil yerleşim yerlerine Rus yapımı füzelerle doğrudan saldırma emrini vermesi geldiği milliyetçi/radikal çizginin boyutunu göstermektedir.
2018’deki sokak gösterileri esnasında da “Çok yaşa Dağlık Karabağ Cumhuriyeti. Günün birinde Ermenistan’ın ayrılmaz bir parçası olacaksın” ifadelerini kullanarak kitleyi mobilize etmeye çalıştığı görülmüştür. Analistler Paşinyan’ın öğrencilik yıllarında gösteriler düzenlediği aşırı milliyetçi Karabağ Hareketi’nin fikirlerine geri döndüğünü belirtiyor. Bu sebeple diplomatik çözüm konusunda şart koyarak Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ın self determinasyon hakkını kabul etmesi ön şartını getiriyor. Aynı sebebe binaen Dağlık Karabağ’ın bağımsız bir aktör olarak tanınması uluslararası ilişkilerde temel politikasını oluşturuyor. Paşinyan bunları yaparken provokatif adımlar atmaktan çekinmeyerek Ermeni mevzilerini ziyaret etmekte ve milis güçlerle görüşmektedir.
Paşinyan’ın önümüzdeki günlerde ilmek ilmek dokuduğu siyasi hayatını sürdürebilmek için yalnızca Dağlık Karabağ hezimetiyle değil bu hezimetin güç kazandıracağı Koçaryan gibi Rusya’ya yakın muhalif aktörlerin saldırısıyla da baş etmek durumunda kalacağı açıktır.Sonuç olarak siyasi hayatı protestolar, siyasi mahkumiyetler ve güvenlik güçlerine karşı yürüttüğü direnişle geçmiş olan Paşinyan’ın tüm bunlara rağmen hayatının hiçbir diliminde bu kadar sıkıntılı ve krizli bir dönem yaşamadığı belirtilmelidir. Ermenistan siyasi tarihine yürüttüğü sert muhalefet ve kadife devrimiyle adını yazdıran Paşinyan’ın her geçen gün boyutu büyüyen Dağlık Karabağ hezimeti ile aynı tarihten silinişine de şahit olmaktayız. Temmuz’daki Tovuz saldırısıyla, Dağlık Karabağ’da ve Gence gibi Azerbaycan’ın sivil yerleşim yerlerini hedef almasıyla barış söylemleri dilinden düşmeyen Paşinyan’ın kaybetmeye önce kendisinden başladığı ve söylemlerinin birer retorik olmaktan öteye gidemediği açıkça görülmüştür.
[caption id="attachment_74624" align="aligncenter" width="1024"] 10 Aralık 2018 | Ermenistan'da yaşanan siyasi kriz ve toplumsal olayların ardından yapılan erken milletvekili seçimi için halk sandık başına gitti. Ermenistan'da nisan ayındaki gösterilerden sonra başbakanlık koltuğuna oturan Nikol Paşinyan da bir anaokulunda oy kullandı. Paşinyan, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Erken milletvekili seçiminin galibi, oyların yüzde 70,4'ünü alan Geçici Başbakan Nikol Paşinyan önderliğindeki "Benim Adımım" ittifakı oldu. (Foto: Tuğrul Çam / AA)[/caption]
Sokaklardan gelen ve yüz binleri arkasında toplayabilen “sokak devrimcisi”nin günümüzde tüm ülkeleri arayarak ve uluslararası medyada kanal kanal gezerek destek arama çabasına girişmesinin devrim romantizmi yapan kesimleri de hüzne gark ettiği anlaşılıyor. Sokaklarda yüz binlerce kişiyi arkasında toplayabilen bir sokak devrimcisinin çöküşü yakın gibi görünüyor. Paşinyan’ın önümüzdeki günlerde bu çöküşü engelleyebilmek ve ilmek ilmek dokuduğu siyasi hayatını sürdürebilmek için yalnızca Dağlık Karabağ hezimetiyle değil bu hezimetin güç kazandıracağı Koçaryan gibi Rusya’ya yakın muhalif aktörlerin saldırısıyla da baş etmek durumunda kalacağı açıktır..