SETA > Köşe Yazıları |
Amerikan Tehdidi

Amerikan Tehdidi

Gerçek olan Amerikan karşıtlığı değil Türk halkının Amerika'yı tehdit olarak görmesidir.

Arada bir kamuoyu yoklamaları paylaşılıyor. Geçenlerde bir tanesi daha çıktı ortaya. Ankete göre Türkiye'de "Amerikan karşıtlığı" zirve yapmış. Yüzde yetmişler seviyesine ulaşmış.

Bu haberde birkaç sorunlu noktayı düzeltmek lazım. Öncelikle bu bilginin haber değeri yok.

Amerikan karşıtlığı olarak sunulan bu olgu yeni değil.

60 yılı aşkın bir müttefiklik ilişkisi bulunmasına rağmen Türk halkı hiçbir zaman Amerika'ya güvenmedi.

Soğuk Savaş boyunca yoğun Sovyet tehdidi nedeniyle çok hissedilmeyen bu güvensizlik hissi Soğuk Savaş sonrasında çok daha açık biçimde ortaya çıktı.

Doksanlı yıllarda çekiç güç ve PKK ilişkisi Türkiye'de Amerika'ya karşı güvensizliğin kendisine somut bir zemin bulmasını sağladı. Ülke kan gölüne dönmüşken ve her gün şehit cenazeleri gelirken çekiç gücün PKK'ya açtığı alan ve verdiği destek Türk halkının güven hissinde onarılması imkansız hasarlara neden oldu. 2003 Irak Savaşı sonrasında Amerika ile Türkiye arasında yaşanan her türlü gerginlik bu güvensizlik hissini beslemeye devam etti. Çuval hadisesi ve Irak'ın kuzeyinde Kürt devleti yaratma çabaları bunların en başlıca örnekleridir. Suriye iç savaşı esnasında Amerika'nın müttefiklik ilişkisine hiçbir zaman yakışmayacak şekilde Türkiye'yi aldatma ve geçiştirme siyaseti izlemesi son noktayı koydu. Tüm bu zamanlarda yapılan anketlerin her birinde aslında benzer sonuçlar çıkıyordu.

Doksanlı yıllardan bu yana Türkiye'de kamuoyunun Amerika'ya güvensizliği hep yüksekti. Şimdi bunu haber değeri olan bir bilgi gibi vermek doğru değil. Bu durum yaklaşık otuz yıldır üç aşağı beş yukarı aynı. Türk halkı Amerika'ya en az otuz yıldır aynı gözle bakıyor.

Bu haberdeki bir başka sorun ise haberin sunuş dili. Haberde anketin sonuçları Amerikan karşıtlığı olarak veriliyor. Türk halkı Amerikan karşıtı olarak sunuluyor. Sanki ortada hiçbir gerekçe yok ve halkımız Amerika'ya sırf gıcık olduğu için karşıymış gibi.

Sanki bu fiilin faili tek başına Türk halkıymış gibi.

Aslında mesele Amerikan karşıtlığı değil. Aslında vatandaşa en çok hangi ülkeden tehdit hissettiği soruluyor.

Vatandaş da buna en çok Amerika'yı tehdit olarak gördüğünü söylüyor.

Tehdit olarak görmek başka bir şeydir karşıt olmak başka bir şey.

Sorumluluğu da başka taraflara aittir.

Fakat bu bilgiyi alıp Türkiye'ye gol atmak isteyenler Türk halkı Amerikan karşıtı diyerek bir fırtına kopartıyor.

Sonra da soruyor. Neden acaba Türk halkı Amerikan karşıtı diye.

Hâlbuki sorulması gereken doğru soru "neden Türk halkı Amerika'yı tehdit olarak görüyor" sorusudur.

Fakat bu ikinci soru sorumluluğu Amerika'ya yükleyen sonuçlar doğuracağı için tercih edilmiyor.

Bunun yerine sorumluluğu Türk halkına ve onu yönlendirdiği ima edilen Türkiye hükümetine yüklemek için neden Türkiye kamuoyu Amerikan karşıtı diye soruluyor. Fakat aslında bu açık bir çarpıtma. Bu tür çarpıtmalar genelde baskı unsuru haline getirmek için yapılır. Mesela benzer bir çarpıtma 2003 Irak Savaşı sırasında da yapılmıştı. O zaman da Türk halkı "Amerikan karşıtı" iddiası seslendirilerek hükümet üzerinde baskı kurulmak istendi. Böylece hükümetin Irak Savaşı'nda Amerika'ya destek vermesi sağlanmak istenmişti. Bu tür haberler üzerinden Türk hükümetinin suçlu hissetmesi sağlanmaya çalışılmıştı.

Gerçek olan Amerikan karşıtlığı değil Türk halkının Amerika'yı tehdit olarak görmesidir. Ve cevaplanması gereken soru da budur. Cevaplaması gereken de Türk hükümeti değil Amerikan hükümetidir. Ne yaptık da Türk halkı bizi tehdit olarak görüyor demelidir.

[Takvim, 16 Ağustos 2016].


İlgili Yazılar
Hassas Bir Süreç
Yorum
Hassas Bir Süreç

Aralık 2024