Türkiye ekonomisinde planlama fikri, 1930’lu yıllarda hazırlanan sanayi planları ile başlamış olsa da, 5 yıllık süre için yapılan ilk kalkınma planı, 1963-1967 yıllarını kapsayan kalkınma planıdır. Şu ana kadar da 10 kalkınma planı hazırlandı ve uygulandı.
Mevcut durumda yürürlükte olan ve 2014-2018 yıllarını kapsayan 10. Kalkınma Planı’nda ise, yapısal reformlar ana tema olarak belirlendi. Ancak, Türkiye kalkınma planına uygun olarak değişimi ve dönüşümü gerçekleştirirken, ekonomideki sorunların yapısal hale gelmesinde ve kronikleşmesinde rol oynayan içerden ve dışardan birçok müdahaleye ve operasyona maruz kaldı.
Ne zaman Türkiye, finans, savunma, Ar-Ge ve enerji gibi stratejik alanlarda bir hamle gerçekleştirse, hemen akabinde açık veya örtük bir müdahale yaşandı ve yaşanıyor.
Ülke ekonomisinin türbülansa girmesi için sokak hareketlerinden yargı ve emniyet yapılanmasına, döviz manipülasyonlarından yüksek faiz baskısına, kredi derecelendirme kuruluşlarının sürekli aba altından sopa göstermesinden son olarak 15 Temmuz darbe girişimine kadar birçok girişim yaşandı.
Tüm bunlara rağmen, makroekonomik göstergelerdeki duruş bozulmadı. Bu durum, kalkınma planındaki politika, hedef ve stratejilerin kararlılıkla uygulanmasından kaynaklanıyor. Kalkınma planlarının önemi de bu nokta zaten.
- KALKINMA PLANI NEDEN ÖNEMLİ?
Çünkü 11. Kalkınma Planı, Cumhuriyetin 100. yılında, Türkiye’nin belirlediği hedeflere ulaşmasını sağlayacak, ekonomik refahla birlikte sosyal refahı da arttıracak. Üstelik, kalkınma planının kapsadığı ilk yıl olan 2019 yılında Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçecek.
Yani, 2019-2023 yıllarında, Türkiye’nin ekonomideki yapısal sorunlarını çözebilecek siyasi iradenin güçlendiği, çok başlılığın ortadan kalktığı ve vesayetçi odakların ellerindeki araçları kaybettiği bir dönem olacak.
Dolayısıyla, Türkiye’yi ekonomik olarak yüksek gelirli ekonomiler grubuna taşıyacak, siyasi meselelerin düğüm haline getirdiği ekonomik sorunlarını çözecek ve dolayısıyla yapısal reformları hayata geçirecek bir kalkınma planının hazırlık dönemindeyiz.
- KALKINMA PLANI’NDAN BEKLENTİ YÜKSEK
- Kalkınma Planı’ndan bir önceki kalkınma planına göre, beklentiler daha yüksek. Çünkü, hem siyasi ortam hem de ekonomiye duyulan güven, 11. Kalkınma Planı’nda yer alacak politika ve stratejilere yansıyacak.
Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Enerji Arz Güvenliği ve Verimliliği ile Ulaştırma ve Turizm, potansiyeli yüksek alanlar iken; Gelir Dağılımı ve Yoksulluk, Kadının Kalkınmadaki Rolü, Eğitim Sisteminde Kalitenin Arttırılması ve Sosyal Yardım Sisteminde Etkinlik başlıkları, ekonomik büyümeyle birlikte sosyal ve ekonomik refahın önemsendiğini ortaya koyuyor.
32 maddelik “Çalışma Grupları” da, Özel İhtisas Komisyonları’ndaki konu başlıklarını destekleyecek nitelikte. Enerji Teknolojilerinde Yerli Üretim, Hava Araçları Üretim ve Bakım-Onarımı, Kimya, Makine ve Otomotiv Sanayii, ülke ekonomisinin büyümesine ve kalkınmasına kaynaklık edecek sektörler.
Bu sektörlerin yanı sıra, Engelli Hizmetlerinin Geliştirilmesi, Temel ve Mesleki Becerilerin Geliştirilmesi, Sağlıklı Yaşam ve Bağımlılıkla Mücadele başlıkları, kalkınmada toplumun tüm kesimlerini kapsama hedefini işaret ediyor.
PLAN İLE ORTAYA ÇIKAN EYLEMLER TAKİP EDİLMELİ
Zor bir dönemden geçti Türkiye, halen daha da geçmekte. Tüm zorluklara ve engellemelere rağmen, siyasi ve ekonomik istikrarını korumayı başardı. Şimdi ise, önümüzde büyük bir fırsat var.
Türkiye’nin yeni bir ekonomik başarı hikayesi yazabilmesi için ve yüksek gelirli ekonomiler ligine girebilmesi için 11. Kalkınma Planı, ev ödevi niteliğinde. Bu Türkiye’nin hazırladığı ve sadece kendi ajandasına göre hareket edeceği, ülke insanının iradesinin yansıdığı bir ev ödevi.
Bu yüzden, bu ev ödevinin uygulamasını gösteren eylemler mutlaka takip edilmeli ve izlenmeli.
[Yeni Şafak, 31 Temmuz 2017].