Libya tezkeresi 2020'ye tezkere mesaisiyle başlayan TBMM'nin Perşembe günkü olağanüstü oturumunda 184 ret oyuna karşın 325 kabul oyuyla geçti. 2019'u Libya ile deniz yetki alanlarının sınırlanması ve askeri-güvenlik iş birliği anlaşmalarıyla kapatan Meclis böylece yeni yıla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının Libya'ya gönderilmesi konusunda cumhurbaşkanına yetki verilmesine ilişkin tezkerenin kabulüyle başlamış oldu.
Türkiye bugüne kadar pek çok kereler farklı bölgelere farklı görev tanımlarıyla asker göndermiştir. İlk olarak 1950'de BM şemsiyesi altında Güney Kore'ye muharip unsurlar gönderen Türkiye o günden bugüne Bosna Hersek'ten Afganistan'a, Somali'den Katar'a kadar geniş bir coğrafyada askerlerini konuşlandırmıştır.
Türkiye, Libya tezkeresinde de –önceki tezkerelerde olduğu gibi– gerek kendi iç hukuku ve bu hukukun temel metni Anayasa'ya gerekse uluslararası hukuka uygun bir tezkere metnini Meclise taşımıştır. Nitekim tezkere metninin iç hukuka uygunluğu açısından referans gösterdiği Anayasa'nın 92. maddesi de milletlerarası hukuk ve antlaşmalara atıfta bulunmakta, böylece Türkiye'nin iç hukuku ile uluslararası hukuk arasında bir köprü kurmaktadır.
Şimdiye kadar Meclisten geçirilen tezkerelerin hukuka uygunluk kriterinin yanında diğer bir ortak özelliği ise özellikle Türkiye'nin güvenliği açısından öncelikli bölgelerle ilgili tezkere metinlerindeki "Türkiye'nin yüksek menfaatlerine" yapılan referanslardır. Bu açıdan Türkiye'nin özellikle kara sınırı paylaştığı Irak ve Suriye'ye yönelik çıkarılan tezkerelerde Türkiye'ye "yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek", "milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketler" ve "terör tehdidi" gibi risklere karşı tedbir almak ifadeleri geçmiştir. Bu çerçevede Irak ve Suriye'de Türkiye'ye yönelik oluşan tehditlere karşı sınır ötesine defaatle asker gönderilmiş, PKK ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle sınır ötesinde mücadele edilmiştir. Nitekim 25 Mayıs 1983'te başlatılan PKK'ya yönelik ilk sınır ötesi operasyondan bugüne TSK pek çok kereler terörle mücadelesini sınır ötesine taşıyan harekatlar gerçekleştirmiştir. Bununla beraber Türkiye'nin yurt dışındaki askeri varlığı özellikle ortak sınır paylaşmadığı ülkelere Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü misyonlarına destek amaçlı gönderilmiş ve muharip birliklerden çok insani yardım, lojistik destek ve eğitim görevlerinde bulunmuştur.
5 Soru: Türkiye’nin Libya’ya Asker Gönderme Tezkeresi https://t.co/ki6rmoFVYu | @VeyselKurt_ pic.twitter.com/4zo0Ivuu2Z
— SETA (@setavakfi) 2 Ocak 2020
Tarihteki bu öncüllere rağmen Libya tezkeresinin önemli bir ilk barındırdığı söylenebilir. Bu tezkere ile ilk defa sınır güvenliğimiz Akdeniz'deki sınırlarımız da düşünülerek öncelenmiş ve tezkere bu deniz sınırlarını korumak amacıyla Meclise getirilmiştir. Nitekim Türkiye ile Libya arasında 27 Kasım 2019'da imzalanan "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" Türkiye'nin Akdeniz'de Libya ile karşılıklı kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlarını mutabakatın ilk maddesinde net koordinatlarıyla belirlemiş ve iki ülke arasındaki deniz yetki alanlarını kayda geçirmiştir. Mutabakat üzerinde yapılacak değişiklikler ise yine aynı mutabakatın beşinci maddesi uyarınca imzacı iki tarafın mutabakatı şartına bağlanmıştır. Ne var ki hukuki metinler güç ile desteklenmediği durumlarda bağlayıcı olma vasıflarını fiiliyata geçirememekte, bu nedenle uygulanmaları güç ile desteklendiklerinde mümkün olmaktadır.
Dolayısıyla Türkiye nasıl ki şimdiye kadar Irak ve Suriye'de kara sınırlarını korumak üzere asker konuşlandırmış ise Libya'da da bu minvalde bir görevlendirme uygun görmüştür. Türkiye, Libya tezkeresi ile deniz yetki sınırlarını belirleyen mutabakatın Libya nezdindeki imzacısı ve BM nezdinde de ülkenin meşru hükümeti olan Ulusal Mutabakat Hükümetine destek verecek, Akdeniz'deki sınırlarına yönelik Libya'daki iç savaştan doğabilecek tehditlerin önünü almayı amaçlayacaktır. Yine de bu durum Türkiye'nin Irak ve Suriye'de PKK ve DEAŞ'ı hedef aldığı gibi Libya'da da belirli bir hedefe yönelik muharip birlikler gönderme zaruretini doğurmamaktadır. Umulur ki TSK'nın Libya'daki varlığı ülkenin başkentine saldırmakta olan haydut unsurları bir sıcak temas yaşanmasından caydıracak ve böylece Libya'da istikrarın tesis edilmesine ve Türkiye'nin Akdeniz sınır güvenliğine doğrudan katkıda bulunacaktır.
[Sabah, 4 Ocak 2020].