NATO’nun Stratejik konseptleri, ittifakın yetmiş yıllık tarihinde pek çok kez güncellendi. Tehditlere ve yeni güvenlik koşullarına göre belirlenen bu güncelleme, ittifaka esneklik ve kendini yenileyebilme yeteneği kazandırıyor.
Madrid’deki NATO Zirvesi’nde kabul edilen 2022 Stratejik Konsepti, ittifakın önceliklerini ve hedeflerini kapsıyor.
2022 Stratejik Konsepti’nde Çin ilk kez ele alınırken Rusya “barış ve istikrara yönelik en önemli ve doğrudan tehdit” olarak yer aldı.
Konseptin Avrupa'nın 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana gördüğü en kötü dönemde kabul edildiğini vurgulayan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Rusya, Avrupa'da barışı yıktı. NATO olarak doğu kanadımızdaki mevcudiyetimizi güçlendireceğiz ve birliklerimizi önceden belirlenmiş birimler ve yeni kapasitelere dönüştüreceğiz. NATO, Soğuk Savaş döneminden bu yana ilk defa bu tip bir plan kabul ediyor. Bu, güvenlik açısından bir dönüm noktasıdır. 2010'da Lizbon'da kabul edilen stratejik konseptten çok daha farklı" dedi.
“NATO’nun tehdit algısı kökünden değişti"
Neden yeni bir stratejik konseptte ihtiyaç duyuldu ve neden şimdi?
SETA Dış Politika Araştırmacısı Bilgehan Öztürk TRT Haber’e cevapladı.
“Aşağı yukarı her on yılda bir bu konseptler yenilenir ve güncellenir. Bu ittifakın veya herhangi bir aktörün güvenlik tehditlerini ve stratejik ortamı yeniden değerlendirmesini gerektirecek bir uzunluk aslında. Bu aynı zamanda da 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük konvansiyonel savaşla ( Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali) aynı döneme denk geldi. Dolayısıyla bu 10 yıl doldurulmasaydı bile stratejik konsept yayınlanmış olacaktı. Yani Rusya’nın Ukrayna’yı işgali kesinlikle en büyük itici kuvvet yeni stratejik konseptin kabul edilmesinde.
İsviçre gibi çok uzun yıllardır tarafsızlığı ile meşhur bir ülkenin Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılması. Finlandiya ve İsveç gibi soğuk savaş döneminde bile tarafsızlığını muhafaza etmiş ülkelerin NATO ittifakına katılmak istemesi aslında Avrupa güvenliğinin veya NATO’nun tehdit algısının kökünden değiştiğini gösteren şeyler. Dolayısıyla Rusya’nın yaptığı “Artık konvansiyonel savaş olmaz, artık savaş yoluyla sınırlar değişmez” ezberlerinin bozulduğu bir durum oldu. Rusya’nın Ukrayna’ya girdiği gibi Finlandiya’ya girmeyeceğini nerden bileceğiz? Bunun garantisini kim verecek? Bu jeopolitik olarak çok büyük bir anksiyete yarattı. Stratejik konseptin bugün ortaya çıkmasındaki en büyük belki de tek sebep Rusya’nın Ukrayna’yı işgali diyebiliriz. ”
2022'yi bir önceki konseptten ayıran en önemli nokta: Rusya Federasyonu
Güvenlik Stratejileri bugüne kadar çeşitli dönüşümlerden geçerek NATO’nun güvenlik anlayışı ve buna bağlı olarak geliştirdiği güvenlik stratejileri de dönüşüme sebep oluyor. Peki, 2022 NATO Stratejik Konsepti’nin bir öncekilerden farkı ne?
“Farklılıklar önemli olduğu kadar aslında devamlılıklarda önemli stratejik konseptlerde. 2010 stratejik konsepti içinde de terörizm, iklim, enerji gibi benzer vurgular vardı. 2022‘yi bir önceki konseptten ayıran en önemli şey ise Rusya Federasyonu’nu ittifakın en fazla ve en yüksek seviyede tehdit algıladığı aktör konumuna yerleştirmesi. Bu Soğuk Savaş Döneminde ancak Sovyetler Birliği zikredilerek yapılan bir güvenlik tehdidi tanımlamasıydı. Soğuk Savaş sonrasındaki stratejik konseptlerde böyle bir şey görülmüyor ya da bu seviyede görülmüyor. Burada hibrit tehditler, terörizm, iklim değişikliği gibi alışagelmiş temaların üzerinde birinci konuma yerleştirilen şey Rusya Federasyonu. Bu önemli bir fark.”
Türkiye’nin ittifak içerisindeki en önemli dönüm noktalarından biri: İsveç ve Finlandiya
Bir önceki konseptten bu yana Türkiye’nin rolünde inişler çıkışlar oldu. 2010 Stratejik Konsepti'nden bu yana ittifak içerisinde Türkiye'nin rolü nedir?
“Türkiye’nin rolünde inişler çıkışlar olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye her zaman önemli bir üyesi oldu ittifakın. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise Türkiye’nin nispi bir stratejik öneminin azalması durumu oldu. Çünkü Sovyetler Birliği tehdidi ortadan kalktı. Türkiye ittifakın bir üyesi olarak görevlerini yerine getirdi.
NATO ile Türkiye arasında 15 Temmuz’la birlikte çok gerilimli bir dönemden söz edebiliriz. 15 Temmuz sonrası pek çok NATO ülkesinin hızlı bir şekilde reaksiyon gösterip Türkiye’deki meşru hükümetin yanında yer almaması bir gerilim dönemini yaşattı. Türkiye’nin Rusya’dan S400 alması ile birlikte NATO içerisinde Türkiye’ye yönelik eleştirilerin dozu arttı. Ancak Türkiye tutarlı bir şekilde mevcut politikalarını sürdürdü.
2010’dan bu yana Türkiye’nin ittifak içerisindeki en önemli dönüm noktalarından biri de İsveç ve Finlandiya’nın durumu oldu. Burada yine Türkiye’nin ne kadar değerli ve eşit oy hakkına sahip bir üye olduğu ortaya çıktı. NATO’nun Türkiye’nin güvenlik önceliklerini göz önünde bulundurması zorunluluğu bir kere daha göz önüne serildi. Mutabakatın imzalanması ve Türkiye’nin onay vermesi NATO içerisindeki Türkiye’ye yönelik olumsuz havayı dağıtan bir durum oldu.”
Son stratejik konsept bir başarı mı?
Yeni güvelik stratejileri açıklandığı zaman aslında geleceğe dair de bir değerlendirme ortaya konuyor. Mevcut tehditler ve buna karşı geliştirilen önlemler göz önünde bulundurulduğunda 2022 NATO Stratejik Konsepti bir başarı mıdır?
“Özellikle değişen şartlara değişen stratejik çevreye ve değişen stratejik tehditleri göz önünde bulundurduğumuz zaman 2022 Stratejik Konsepti’nin bir başarı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü burada değişen çevreye yönelik net bir adaptasyonu görüyoruz. O da Rusya’nın NATO’nun önünde en büyük tehdit olduğu tespitidir. Diğer tehditlere baktığımız zaman Çin’in önemsenmesi, Hibrit tehditlerin önemsenmesi, terörizmin tehdit olarak varlığını koruması, iklim değişikliği gibi daha ileri ve geleceğin problemleri olabilecek sorunları güvenlik perspektifine oturtması aslında bir vizyon sahibi olunduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bir esneklik, değişen şartlara uyum sağlayabilme, yeni tehditleri fark edebilme ve onu tanımlayabilme becerisi açısından son stratejik konsept özellikle Rusya faktörüyle bu anlamdaki adaptasyon kabiliyetini göstermiş olduğundan bir başarı denebilir."
[TRT Haber, 4 Temmuz 2022, İrem Yavuz].