Dünyanın yakından takip ettiği seçimler nihayet bitti. Dünyanın diyorum, çünkü dünyada biz Türkiyelilerden daha heyecanlı bir şekilde, oy veremeseler de Türkiye'deki seçmeni etkilemek için bin bir çaba sarf eden çevreler vardı. Seçim sürecinde yazılan yazılar ve o yazılar üzerinden Türkiye'de yürütülen başkanlık sistemi, Beştepe, otoriterlik vs. tartışmaları AK Parti karşısındaki kitlenin konsolide olması için etkin bir şekilde kullanıldı.
Durum maalesef seçimden sonra da değişmedi. Yabancı basındaki yaygın tema "AK Parti'nin hatta Erdoğan'ın kaybettiği" yönündeydi. Bu haberleri Türkiye'yi takip etmeyen birisi okusa AK Parti'nin seçimlerde en az oy alan parti olduğunu düşünür. İlginç olanı ise %41'lik oy oranıyla uzak ara seçimlerden birinci parti olarak çıkan AK Parti'nin son oy oranını bu haberlerin yazıldığı ülkelerde bir parti alsa önemli bir çoğunlukla tek başına hükümet kurabilirdi. Yine aynı haberlere baksanız HDP'nin iktidara geldiğini de sanabilirsiniz. Seçim öncesi üst aklın HDP arkasından estirdiği rüzgâr seçim sonrasında da hız kesmemiş gibi görünüyor. Daha da trajikomiği bazı haberlerde bu seçimlerin sanki Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğu havasının verilmesi ve bunun sonucunda Erdoğan'ın "alaşağı edildiği" argümanları üzerinden senaryolar yazılması. İçeridekilerin ve dışarıdakilerin Erdoğan obsesyonu bakalım daha nice basitlikler yapmalarına sebep olacak.
Bu dışarıdaki tartışmalar ve içerideki yansımaları, biraz da seçimlerin içerde neye işaret ettiğine bakalım.
Ahmet Davutoğlu'nun seçim sürecindeki insan üstü performansıyla AK Parti, oylarını düşürse de seçimden uzak ara birinci parti olarak çıktı. Bu tablo bize şunu da göstermekte: AK Parti'nin kemik oyları bile CHP'nin toplam oylarından daha fazla. Yaklaşık 8-9 puanlık düşüş ise AK Parti'nin muhasebesini de zorunlu kılıyor. Teşkilatlardan seçim kampanyasına, iletişim stratejisinden mitinglere kadar bir dizi konuda AK Parti kurmaylarının düşünmesi gerekiyor. AK Parti bir dava partisi olduğu ölçüde halktan teveccüh alıyor. AK Parti'yi ayakta tutan ana ideolojik omurganın daha ön plana çıkarılması ve bu omurgadan gelen yeni ve yıpranmamış yüzlerin partiye enerji ve heyecan katması elzem. Özellikle çocukluklarından beri sadece AK Parti iktidarı görmüş ve şu an merak içinde tartışmaları seyreden gençlere diyorum ki bu seçimlerdeki kayıp telafi edilebilir; yeter ki teşhis doğru yapılsın ve ivedilikle adımlar atılsın.
CHP yine kayıplarda. HDP'nin barajı aşmasından kendisine zafer çıkarma peşinde. Kimsenin bu çaresizliğe itibar ettiğini düşünmüyorum. MHP İç Anadolu'da AK Parti'den milliyetçi oyları kendisine çekmiş. Bir süredir MHP ne uzuyor ne de kısalıyor. Bu seçimde de birkaç puanlık artışla seçimden avantajlı çıkanlardan. HDP ise geniş bir anti-AK Parti koalisyonu ve kızıl elması %10 rakamını bu seçimde aşabildi. Asıl imtihanı da "garip yol arkadaşlarıyla" kaygan platformlarına rağmen daha ne kadar yola devam edebileceğiyle alakalı olacak. Seçim öncesi yedi düvele kendilerini desteklemeleri karşılığında verdiği bildiğimiz ve bilmediğimiz vaatleri ilerde başlarını ağrıtabilir.
Sonuçlar hayırlara tebdil olur inşallah.
[Akşam, 12 Haziran 2015]