SETA > Yorum |
Çözüm Süreci'ne Ne Zaman Geri Dönülür

'Çözüm Süreci'ne Ne Zaman Geri Dönülür?

Çözüm sürecine ne zaman sahiden geri dönülür? Öcalan'ın 2013 Nevruz'unda Diyarbakır'da okunan mektubunun "Türkiyeli" ve "bizim medeniyetimiz" perspektifli muhtevasına samimiyetle dönüldüğü ve oradaki taahhütler yerine getirildiği zaman...

Son dönemde "süreç" kelimesini çok duyar olduk. Barış da savaş da bir süreç... PKK ile mücadelenin bir "süreç" olduğu hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Başbakan Davutoğlu tarafından vurgulandı.

Erdoğan, Çin-Endonezya resmi gezisine çıkarken, PKK'nın silahlı güçlerinin ülkeyi terk etmediği durumda "çözüm süreci"nin devam etmesinin "zor" olduğunu belirtti. Parti kapatmaya karşı olduğunu söyleyen Erdoğan, terörle ilişkilenen milletvekillerinin (HDP'li vekilleri kastederek) dokunulmazlığının kaldırılmasından bahsetti. İşte bu noktada "çözüm süreci fiilen bitti," "krizde" ya da "durgunluğa girdi" gibi hüküm cümlelerini duyuyoruz. Bu cümlelerin işaret ettiği bir gerçeklik var. Artık "iki sürecimiz" var; birisi "terörle mücadele," diğeri "çözüm süreci"...

İkisi birbirine zıt olan bu süreçler hangisinin bittiğinin adı konmadan bir süre birlikte devam edecek. Türkiye devleti her modern devlet gibi "cebir" tekelinin elinde olduğunu, güneydoğuda paralel bir yapılanmaya müsaade etmeyeceğini gösterecek. PKK da hem eylem yapma kapasitesini hem de bölgesel bir aktör olduğunu sergileyecek. Bu iki tavır da çözüm sürecinin "yoğun bakım"a alınması demek... Kanaatimce çözüm süreci "bu ülke"nin evlatlarının nihayet barışı ve birlikte yaşamayı başarma projesi olduğu için eninde sonunda hayata geçecektir... Lakin içinden geçtiğimiz günler de aktörlerin muhasebe zamanı...

***

Devletin çözüm süreci muhasebesini uzun süredir yaptığını ve Erdoğan'ın "ortada masa kalmadığı" mesajı ile yeni bir evreye girildiğini biliyoruz. Bu yeni evreye hızlıca geçilmedi... AK Parti Hükümeti kendi başlattığı Çözüm sürecine olan bağlılığı sebebiyle şartları sonuna kadar zorladı. PKK-HDP çizgisinin Suriye'deki savaşı ve iç siyasetteki krizleri (Gezi ve 17 Aralık) fırsat bilerek çekilme sözünü tutmadığı, aksine yeni militanlar devşirerek savaşma kapasitesini yükselttiği iyice netleşince "krizin" adı konuldu.

Bakmayın yapılan hiddetli açıklamalara... PKK ve HDP de rasyonel bir muhasebeye yönelecek... Son dönemde PKK'nın "içine kapalı, ideolojik örgütçülük" yüzünden "irrasyonel" olduğu yönündeki analizlere katılmıyorum. Pan-Kürdist emellerinin hırsı ile stratejik aklını susturduğunu söylemek daha doğru olacak. Geçici hükümetin bu kadar kapsamlı bir operasyon yapmasını beklemiyordu. Türkiye ile ABD'nin DAİŞ konusunda bu kadar hızlı yol alabileceğini ummuyordu.

***

Yine de PKK-HDP çizgisinin adaptasyon kabiliyetinin yüksek olduğu da hatırda tutulmalı. Çözüm sürecinin bitmesi ile kalıcı hale gelecek çatışmadan kaybedeceklerinin farkında... PKK, Kuzey Suriye'deki kazanımlarını tahkim etmek için orta ve uzun vadede barışa ihtiyaç duymakta... Çatışma ortamı daha şimdiden HDP'nin moral üstünlüğünü ciddi anlamda örseledi. Obama'nın PKK'nın "terör örgütü" olduğunu yinelemesi de örgütün, PYD üzerinden kendisini meşrulaşma çabasına ağır bir darbe vurdu.

PKK-HDP çizgisinin ilk onulmaz hatası Türkiye'deki kutuplaşmış siyasetin çekiciliğine kanarak Erdoğan'ı hedef almasıydı. Erdoğan'ı ve AK Parti'yi zayıflatmanın çözüm sürecinin arkasındaki başlıca iradeyi yaralamak olduğunu görmezden geldi. Dahası, Türkiye ve ABD'nin Suriye politikalarındaki ayrışmayı da fırsat bilerek Kuzey Suriye'de kantonları birleştirmeyi önceledi. Halbuki ABD'nin Kürt milliyetçilerine deste