31 Mart 2019 mahalli seçimlerine yönelik çalışmaların ivme kazandığı şu günlerde hem muhalefet partilerinin kurmayları hem de Cumhur İttifakı'nı oluşturan AK Parti ve MHP liderleri siyasi temaslarını yoğunlaştırdılar. Türkiye'de kendileri açısından ancak bir istikrarsızlık durumunda siyaseten yeni bir alan açılabileceğinin hesabını yapan CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi mahalli seçimlerde ortak bir zeminde buluşma çabası içindeler. Yaz aylarından bu yana dış odaklı müdahalelerle oluşturulmaya çalışılan ekonomik türbülansın kontrol altına alınması da muhalefet partilerinin umutlarını azaltmaktadır. Muhalif partiler özellikle İstanbul ve Ankara'da büyükşehir belediye başkanlıklarını iktidar partisinin elinden alarak bir meşruiyet krizi oluşturabilmenin hesabını yapmaktalar. Ancak AK Parti ve MHP Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin meşruiyetinin yıpratılmaması ve Türkiye'de siyasi ve ekonomik istikrarın muhafaza edilmesi için çaba harcamaktalar. Yerel seçimler için aday belirlenmesi işleminin henüz tamamlanmamış olmasına rağmen, yerel seçimlerle ilgili tartışmalar yerel siyasetin ötesine taşınmış durumdadır. Kemal Kılıçdaroğlu'nun temel projesi CHP ile HDP'yi birbirine yaklaştırarak iktidara karşı daha etkili bir blok ve daha güçlü bir alternatif oluşturmaktı. Bu blok kısmi ve belirli süreli bir mutabakat üzerinden işleyecekti yani AK Parti iktidarı bir şekilde değiştirilebilirse partiler kendi çıkarları doğrultusunda yeni bir yol haritası belirleyeceklerdi. Normal şartlarda muhafazakar seçmenin her zaman çoğunluğu oluşturduğu bir Türkiye manzarası içinde CHP'li bir bloğun iktidar alternatifi oluşturabilecek bir çoğunluğa erişmesi gerçekçi bir seçenek değildi. Türkiye'de resmi ideolojinin taşıyıcısı olan bir parti, bu ideolojinin uygulamaları tarafından mağdur edilmiş ve ötekileştirilmiş başka toplumsal kesim tarafından benimsenmesi ise mümkün görünmüyordu. Dünya görüşü olarak birbirlerinden oldukça farklı çizgilerde olan ve bu ittifaktan rahatsızlık duyan tabanlarını da ittifakın AK Parti'ye karşı geçici bir birliktelik olduğu söylemi üzerinden rahatlatmaya çabaladılar. Çözüm Süreci'nin sona ermesi ve HDP'nin terörle arasında mesafe koymayı başaramaması ve Kandil'in yörüngesinden çıkamaması CHP-HDP ittifakını zora sokmuş ve bir iktidar alternatifi olmaktan çıkarmıştır. CHP ve HDP'yi bir araya getirerek AK Parti iktidarını devirme planının temel fikir babası Kemal Kılıçdaroğlu değil AK Parti iktidarı döneminde Türkiye'de etkinliklerini kaybeden bazı güç odaklarıydı. Bu odaklar aracılığı ile CHP'nin HDP ile ilişkileri canlı tutulmaya çalışılmış, öte yandan CHP'nin sağ cenahtan da ortaklar edinmesine yönelik yoğun çaba harcanmıştır. Muhafazakar kanatta ve AK Parti'de kopmalar olmadan AK Parti'ye gerçekçi bir alternatifin oluşmayacağını fark eden bu kesimler özellikle 15 Temmuz sonrasında yönlerini İYİ Parti ve Saadet Partisi'ne çevirdiler. AK Parti'den bir şekilde ayrılmış olan küskünler de bu odakların hedefinde yer almaktadır. Bu odaklar İYİ Parti'nin kurulmasının ardından CHP ile bu partiyi de bir araya getirebilecekleri formüller üzerinde çalışmalarını sürdürmekteler. Her zaman olduğu gibi muhalefet bloğunun en büyük meydan okuması bölünmüşlüktür. Muhalif aktörlerin taktiksel hamleleri Türk seçmeni açısından ikna edici bir strateji ve iktidar alternatifi oluşturamamaktadır. 2019 mahalli seçimleri muhalefet bloğu için bu formüllerin işlevsel hale getirilmesi açısından önemli bir test alanı olacaktır. Muhalefet bloğunun en önemli sorusu ise tabanları birbirlerine oldukça zıt olan CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nin tabanlarının ne şekilde bir arada tutulacağıdır. Muhalif blok bu nedenle doğrudan bir ittifak görüntüsü vermek yerine parçalı bir ittifak modeli üzerinde çalışmanın daha uygun olacağına karar verdiler. CHP yetkilileri bir yandan HDP ile ittifak görüşmeleri yaparken diğer yandan da İYİ Parti ve Saadet Partisi ile temaslarını sıklaştırdılar. AK Parti içinde dışlandığını düşünen küskün kesimler de bu ittifakın ilgi alanına girmiştir. Muhafazakar seçmenin önceliklerine önem veren söylemler hem CHP'nin bu kesimlerin karşıtlığını kazanmaması hem de İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi'nin tabanlarındaki muhafazakar seçmenleri ikna açısından önem arz etmekteydi. CHP'nin son dönemdeki Türkçe ezan konusundaki tavrı bu yaklaşımı ortaya koymuştur. Yıllar önce ezanı Türkçeleştirmiş bir partinin bu görüşü savunan bir milletvekilini bu gerekçe ile disipline sevk edip partiden ihraç etmesi CHP'nin muhafazakar seçmene göz kırpmasıdır. CHP'nin yakın dönemde benzer taktiksel adımlar atması çok muhtemeldir. Türk toplumu ve muhafazakar kanat CHP'nin bu hamleleri taktiksel yaptığının farkındadır. AK Parti ve MHP özellikle Orta Anadolu ve Türkiye'nin güney kesimlerinde benzer ve geçişken tabana sahipler. Bu nedenle iki partinin yerel seçimlerde bir araya gelmeleri kolay gözükmemekte. Ancak son dönemde Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin meşruiyetini sorgulatır hale getirebilecek ve Türkiye'nin istikrarını hedef alan hamleleri fark eden iki partinin lideri tekrar bir araya gelerek Cumhur İttifakı'nı yerel seçimlerde de işlevsel hale getirmeye çalıştılar. Muhalefetin saflarını sıklaştırmış olması Cumhur İttifakı'nı da yerel seçimler bağlamında yeniden hareketlendirmiştir. Bütün bu hesaplar 31 Mart yerel seçimlerinin genel seçim havasında geçeceğinin habercisidir.
[Sabah, 24 Kasım 2018].